Şimdi sende ben gibisin. Bir bedende iki ruh, bir kalpte iki parçasın. Kalabalıklar içinde yalnız, yalnızlık içinde çaresizsin. Yeryüzü dört duvar, gökyüzü tavan olup sarmış hayallerini. Bir adım öteye gidemiyorsun. Elini bana uzatamıyorsun. Sesini duyuramıyorsun. Konuşamıyorsun. Anlatamıyorsun.
Sessiz çığlıklarımla tanıştın sanırım. Kalbinin en ücra köşesindeki gizli dünyanda akşamüstleri vişne rengine büründü değil mi? Duvarları yumruklamak isteyip içten içe ağlıyorsun değil mi? Gözyaşlarının içe akması ne kadar da acı değil mi? Yazamamak ne kadar acı! "Merhaba" diyebilecekken susmak ne kadar acı! Görünmez duvarların varlığını hissetmek ne kadar acı!
Çık, gel bu gece düşlerime, düşlerde buluşalım. Düşlerin sınırı yok. Düşlerin mecburiyeti yok. Düşlerin yasakları, kuralları yok. Bizlerin düşlerden başka mutlu olacağı yer yok. Hiçbir düş, o küçücük asansör kabini kadar mutlu etmez, biliyorum. Hiçbir düş, o kara kış günü kol kola yürüdüğümüz o cadde gibi huzur vermez, biliyorum. Biliyorum ama bedenlerin kavuşmadan da sevebileceğini ben, senden öğrendim. Çık, gel düşlerime.
Kayıt Tarihi : 27.3.2022 22:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!