Bedenim bir uzuvlar kümesi
Her uzvun var bir bilmecesi
Ellerim, ayaklarım, gözlerim
Ve yüreğim bedenin bekçisi
Ellerim kanıyor pansuman ediyorum
Yaram derin olsa da tedavisini biliyorum
Ayaklarım tutmasa baston ile takviye ediyorum
Gözlerim az görüyor gözlük ile hallediyorum
Yüreğim kanıyor çaresizliğim başlıyor
Çaresizliğimin çaresi yok biliyorum
Sen! Var diyorsun, bıyık altından gülerek
Ben yalvaran gözlerle hala sana bakıyorum
Sadece var olduğunu söylemek yetmiyor
Çaresizliğimi gidermeye bilmiyorsun
Nedir yüreğimdeki kanayan yara
Çünkü sen! Çaresizliğimin çaresini söylemiyorsun
Nedir yüreğimde kanayan yaraya deva?
Hiçbir hekimin çaresini bilmediği
Lokman hekimin dahi tedavi etmediği
Senin bildiğin, yarası olan benin bilmediği
Hangi ilaç buna çare?
Söyle ki bilsin yüreği olanlar pare
Hem kanıyor, hem de yanıyor
Dönmüş bir ateşten kor’a
Yüreği kanayanlar gidiyor dönülmez sona
Bedenin bekçisi yaralı uzuvlar ne etsin buna
Yok olmak belki bir çare, amma ecel mani buna
Çaresizliğimin çaresi nedir söyle bana?
Aslında çok basit belki çaresi
Biliyordu bunu tüm hekimler
Dudaktan kalbe inen bir öpücük
İyi olurdu kanayan yürekler
Ama o zaman kara sevdalar olmazdı
Olmazdı mecnunlar aslılar keremler
Ölmeden yaşanırdı yeryüzünde cennetler
Acıyı tanımadan kara toprağa giderdi bedenler
Sen yine söyleme bana
Sus her zaman sustuğun gibi
Bırak yaram kanasın aranayım çaresiz
Bilinmesin çaresizliğin çaresi
Y. tarihi 26-10-04
Salih ÖZALAŞAN
Kayıt Tarihi : 26.10.2004 22:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Var, çaresizliğin çaresi var,
o da kene kendisi....
Tibetlilerin de dediği gibi...
Kutluyorum...
TÜM YORUMLAR (2)