Saat 6,
Akşam olmuştu.
Hava acımaya başlamıştı.
Kucağındaki inşaatlardan topladığı,
Tahta parçalarını yere bıraktı adam.
Yüzünde bir tedirginlik vardı, yüreğinde isyan.
Gecekondunun kapısını açıp, içeri girmeye çekiniyordu.
Bu günde iş bulamamıştı.
İş bulamadığı her gün,
Karısının ve çoçuklarının yüzüne bakamıyordu.
'Ah., bir bahar gelse' diye mırıldandı.
O zaman işsiz kalmıyordu.
İnşaatlara, bahçe sulamaya, çapaya gidiyor,
Ne iş bulsa çalışıyordu.
Sigortası olmuş olmamış arama lüksü yoktu.
'Ah.. Bir bahar gelse' dedi.
Ama kış yeni başlamıştı.
Daha dört ay vardı bahara.
Nasıl geçireceklerdi bu kışı.
İsyanından mı yoksa öfkesinden mi,
Duvara bir yumruk vurdu.
Eli kanayarak içeri girdi adam.
Çoçuklarının ikiside,
lamba ışığında ders çalışıyordu.
Daha elektrik bağlatamamıştı gecekondusuna.
Karısı, yüzüne bile bakmadan, 'Hoşgeldin' bile demeden,
'Evde ekmek yok, unda bitti,
Bakkal veresiye vermemiş çoçuklara' dedi.
Bir çoçuk gibi utandı, ensesine kadar kızarmıştı.
Hiç sesini çıkarmadan, ayaklarının üzerinde dönüverdi.
Eli hala kanıyordu ama acısını hiç duymuyordu,
Çünkü; Yüreği daha çok acıyordu.
Karısına diyecek sözü yoktu, haklıydı.
Yıllardan beri her sıkıntıya göğüs germişti karısı.
Ne gençliğini yaşamıştı, ne de kadın olmanın onurunu.
Bakkala gitti adam, bakkalda yüzüne bile bakmadan,
'Borcun 50 lira oldu. Borcunu ödemezsen veresiye yok' dedi.
Hiç bir şey diyemedi, İçi öfkeyle doldu adamın.
Kahveye doğru yürüdü, İçinden de dua ediyordu,
'Tanıdık biri olsa bari, Allahım'
Ellerini ovuşturarak girdi kahveye,
Tanıdık birilerini aradı gözleri.
Ama ne yazık ki tanıdık hiç kimse yoktu.
Yüreği sıkıştı, nefes alamadı bir süre.
Cesaretini toplayarak,
Ezile sıkıla, kahveciden bir 20 lira borç istedi.
Gurur mu? Gurur da ne ki.
Kahveci Haydar;
'Yok' dedi, 'Herkes çayı veresiye içiyor zaten,
Olsa veririm valla'
O soğukta ter bastı adamı, soğuk soğuk terliyordu.
Çoçuklar evde açtı.
Çöktü sandalyeye, omuzları kendinden önce çökmüştü.
Otuz yaşındaki koskoca adam,
Ufalmış ufalmış, yok olmuştu.
Sandalyeden kalkamadı adam,
Eve, eve nasıl gidecekti.
Nasıl bakacaktı çoçuklarının yüzüne,
Ya karısına, canından çok sevdiği karısına ne diyecekti.
Onlara daha fazla acı çektirmeye,
Üzmeye hakkı yoktu.
Kader..,
Kader dedikleri acı çekmek mi?
Yoksa kader,
Çaresizliğe mahkum olmak mı?
Anlayamadı....
Hiç ama hiç anlayamadı....
Kemal KÜÇÜKTEKİN
04.12.2007
KARAMAN
Kayıt Tarihi : 5.12.2007 17:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne yazık ki, tok, açın halinden anlamıyor.
Duyarlı yüreğinizi kutlar, saygılar sunarım. Hâlenur Kor
Tam puan
TÜM YORUMLAR (11)