Ay bakır tepemde.
Gecemde karanlığı yarıp, gizemiyle; bir bütün bakar penceremden.
Kurşun savunmasız bedene sesli girer; doğrultusuyla...
Yakar yüreği, derin bir 'Ahh' çıkar sessiz çığlığından;
Ahh, gökyüzündekileri inletir!
Tanrı lanet eder; gizemli saklambacına son verir,
Düşkün de! ..
Aslında sonu yok bu oyunun, sen-ben yaratmaklığında
Güneş de karanlığı aydınlatmıyor mu sanki;
Olmasaydı tüm bunlar alacanın keyfine kim bakardı?
Saklambaç oyunu kalmazdı.
Çocuklar mahrum olurdu oyunlardan;
Oyuncakların dili olmazdı!
Ebelemeceler olmadıkça hayatın ne tadı vardı?
Renksiz, şekilsiz ve isimsiz...
* * *
Büyüyen gözler gibi büyüdük.
Oysa çocuktuk;
Sen de, ben de, onlar da...
Büyütüldük gözlerde, beyinlerde, yüreklerde
... Ve vurulduk derinliklerde; okyanustan sivrilmiş dağ tepelerinde...
Sevda Türküleri, Aşk Şarkıları
Dinlemek ve dinletmek kime, neye?
Sonunda ölümsel ayrılık varken yolculukların durağındaki kavuşmalarında;
Damağında kekre tat bırakan ayrılıklar...
Korkarım! ..
Tanrı şahidim olsun, olursam şayet yaratan;
Ceza yok bu defa.
Sonsuzluk somut olsun, kainattaki hesapta.
Yılan dost, hava öksüz, kul sözsüz olsun! ..
Kayıt Tarihi : 16.6.2008 06:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!