Canyoldaşım Şiiri - Ayşe Akdoğan

Ayşe Akdoğan
101

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Canyoldaşım

“Her yürek, kendinin kaderidir.“Balley

“ Dayanmak, kaderi yenmektir.” Campbell

Ailemden çok uzakta bir şehirde yaşıyordum. İşe gitmek için kalktığımda soğuk hava iliklerime kadar işlemişti. Penceremden dışarı baktığım da, her tarafın bembeyaz karla kaplı olduğunu gördüm. Gece kar yağmıştı yine bu soğuk şehre. Yalnızlığımın verdiği hüzünle içimi buz tuttu birden.
Güneşin keskin ışıkları beyaz karın üzerine nasıl da yansıyıp gözlerimi, kamaştırıyordu.
‘’Sevmiyorum,” dedim bu şehri. Burası neresi? Ben kimim? Bu saçma sapan koşuşturmaca da neyin nesi diye geçirdim içimden.

İsteksiz bir şekilde, bir parça ekmeğin arasına biraz peynir alıp, bir bardak çay içtikten sonra, hazırlanmaya başladım. Hiçbir şey annemin hazırladığı kahvaltıya benzemiyordu. Çünkü,annem ne yapıyorsa içine sevgisini, şefkatini katıp yapıyordu. Tadı galiba ondan farklı oluyordu.

Biraz da olsun yüreğimdeki buzu eritmek için her sabah annemin o sıcak, sevgi dolu sesini duymak için arayıp güne öyle başlıyordum. Yoksa bu hayat çekilmez geliyordu bana.
Her zaman ki gibi aradım. Telefonun zili sadece bir defa çaldı. Annem ikinci zilin çalmasına fırsat vermeden heyecanla kaldırdı ahizeyi;
-Canım, kızım günaydın ben de senin aramanı bekliyordum, dedi.

Belliydi yine telefonun başında oturuyordu.
- Kocaman günaydın canım annem, dedim
Onun o sıcacık “canım kızım” deyişi yüreğimdeki tüm buzları eritmişti birden.

Günler, günleri nasıl da yarış halinde kovalıyordu. Ailemden uzak oluşuma dayanamıyordum artık.

Hayat yine aynı seyrinde devam ederken;

Bir gün işyerine finansman bölümüne yeni bir personel alındı. Onunla koridorda karşılaşıp göz göze geldiğimde kalbim yerinden fırlayacaktı. Garip heyecanlar dolaşmaya başladı damarlarımda.
Yüreğimde garip bir sıcaklık hissetim. Kendi kendime konuşup saçmalamaya başlamıştım.
Aklımdan çıkmaz olmuştu o günden beri. Yüreğim ise pır, pır kanatlanıp uçacak kuş misali gibiydi.
“Galiba ben aşık oluyorum” diye geçirdim içimden. İlk aşkla tanışmam işte böyle olmuştu.

Annem bendeki bu değişimin farkındaydı. Ben iyi olunca, o da kendini iyi hissediyordu.
Yine bir sabah sevinçle yatağımdan fırladım. Yüzümü yıkamaya gittim. Parmağımda ki çok sevdiğim yüzüğün bir anda ikiye bölünmesine bile aldırmamıştım. Çünkü yaşamak güzel, sevmek güzeldi..Sabah annemi sevinçle aradım,
- Seni çok seviyorum anne,dedim.
Her şeyi, tüm insanları yaşamayı, sevmeyi seviyorum, derken,
kendimi birden deli sevdalar ortasında buldum. Her şey o kadar güzel gidiyordu ki ben bile inanamıyordum. Ta ki, Orhan bazı gerçekleri söyleyene kadar.

Ailesinin zoruyla nişanlandırıldığını söylemesiyle dünya tersine dönmüştü. Bunları bana anlatırken çok ağlamıştı. Ben ise çok donuk bir şekilde, acımı da içime akıtarak dinliyordum.
Nişanı atmak istediğinde ailesinin kesin tavırlarıyla karşılaşmıştı. Orhan’ın ağabeyleri çok cahildi. Büyük ağabeyi bıçak çekti. Bıçakla üzerine yürüyüp çenesinden bıçakladı Orhan’ı.

Tehdit, tehdit üzerine geliyordu. Çok savaşım verdi ama yine başaramamıştı.Kendini birden evliliğin ortasın da bulmuştu Orhan.Ben ise yalnızlığımın fırtınalarında buldum kendimi.

Yıkılmıştım.Sevdiğim elimden uçup gidiyordu.Benim elim kolum bağlı bir şekilde izliyordum sadece.Yaşam anlamını o kadar kaybetti ki..Evlendiği gün işyerine bir buket kırmız gül gelmişti Orhan’dan bana….
Bitmek bilmeyen karanlık geceler başlamıştı bundan sonra. Gözyaşlarımı akıtarak çok sevdiğim bir şiiri okumaya başladım. Şair ne güzel yazmış olduğu gibi beni anlatmıştı. Bir gün bu şiiri okurken böyle düşünceler içinde olacağımı hiç düşünmemiştim…

Hüzünlü bir bakışla geldin yüreğime..
Bir fırtına, bir kasırga misali,
Yağmur olup düşerken, buz kestin kirpiklerimde…
Hüzünlü şarkılar bırakıyorsun yüreğime....

Acaba çekip gitsem bu şehirden yaşadıklarımın, sevdamın üstüne bir çizgi çekebilir miydim?
Kış yavaş, yavaş yerini bahara bırakmaya başlamıştı. İçimde bin hüzünlerle karşıladım baharı. Baharın gelmesiyle umutlar da yeşermez miydi? Bu sevgi, yüreğimde umutlarımı da süpürüp gitmişti. İçim bomboştu sanki…
Bir Pazar sabahı, müzikle karışık yağmurla gözlerimi açtım. Uzaklardan Ferhat Göçer’in ‘’Yol bitti çoktan ‘’şarkısı çalıyordu.
Hüzünle penceremden yağmuru izlemeye başladım gözyaşlarımla. Nasıl da yağmur yağıyordu. Simsiyah bir gökyüzü. Doludizgin kara, kara bulutlar kaplamıştı yüreğimi.
Hayata mı kızmalıydım, yoksa kendime mi diye geçirdim içimden.Orhan’ın da benden bir farkı yoktu.Mutsuz yürekler zinciri oluşturulmuştu.
Yalnız, mutsuz,sevgisiz ve hüzün çiziyordum yüreğime.Her yağmur damlası cama değdiğinde.
Penceremin köşesin de “uç, uç böceğini” fark ettim. Hani çocukluğumuzda bir çiçeğin taç yaprağından parmak ucuna aldığımız kırmızı renkli ve siyah benekli böcekti bu. Dudaklarımızdan bir şarkı gibi mırıldandığımız sözcükler düştü aklıma.

-Uç uç böceğimmm, annem sana terlik pabuç alacakkk…

İçim acıdı onu böyle çırpınır görünce. Kanadının biri yaralanmıştı, “tıpkı benim gibi” diye geçirdim içimden. Hemen içeri aldım. Allah’ımın bana göndermiş olduğu bir nimetti bu. Yalnızlığımın sesini duymuş olmalıydı. Hemen adını CANYOLDAŞIM koydum.

Küçük bir kutunun içine pamuklarla döşedim. Uç uç böceğini pamukların üzerin yerleştirdim.
Benim gibi sevgiye muhtaçtı. Ben ona sevgimi verip, sevgimle iyileştirebilirdim. Bunlardan bende fazlasıyla vardı. Bugünden sonra aramızda garip bir bağ oluştu. Onun iyileşmesi için elimden geleni yapıyordum.
Yatağımın yan tarafında ki komodinin üzerine yerleştirdim. Her akşam dert ortağım olmuştu benim.
Can yoldaşıma her şeyimi anlatıyordum o benim sırdaşım olmuştu. Hayatıma bir anlam gelmişti. Artık yalnız değildim. Eve gittiğimde beni bekleyen bir can yoldaşım vardı artık.
Can yoldaşım, günden güne iyileşmeye başlamıştı artık. Çok mutlu oluyordum.Sevginin gücüydü bu.Sonunda beklenen gün gelmişti. Can yoldaşım tamamen iyileşmiş ve kendi doğasına dönme vakti de gelmişti.
Onu doğasından ayrı tutsak etmeye hiç hakkım olmadığını düşündüm. Onu artık ait olduğu yere göndermeliydim. Parmağımla hafifçe dokunarak kanatlarına bir dilek tuttum. Sonra da onu doğaya teslim ettim gözyaşlarımla. Bir gün dileğim gerçekleşecekti. Bundan adım gibi emindim.
Ve dileğim gerçekleşti.
Bir hafta sonra yüreğimi fetheden ve yerinden çıkacakmış gibi “heyecanlı” atışlarına neden olan Orhan çıkagelmişti. Bu bir mucize gibiydi. Sevdiğim adam zorla evlendirildiği eşinden boşanmıştı.
Kader bize sevgi ağlarını ikinci kez atmıştı.

UÇ, UÇ BÖCEĞİM TÜM MUTLULUKLAR SENİN OLSUN,SEVGİ YOLDAŞIN OLSUN….

Ayşe Akdoğan
Kayıt Tarihi : 16.7.2009 08:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ayşe Akdoğan