Canına yandığım dünya
ben seni çok sevmiştim.
Güneşini, ayını, yıldızlarını,
sonra çiçeğini, böceğini,
kirazını, başağını,
toprağını, yağmurunu, karını.
Sonra sılayı, gurbeti
İlkyazı özlemi de.
Kitabı, kalemi
ve aşkı
çok sevmiştim.
Ya kuşlar
en çok da serçe kuşlarını...
Canına yandığım dünya
boğaz tokluğuna da olsan
güzeldin.
Taze gelinler gibiydin
hep umutlu, mağrur ve doğurgan.
Çocuktum, koştum sokaklarında
gençtim, pankartlarla uygun adım…
Koca çınarlarla yürüdüm
eski tüfeklerin izinden.
Mezarlıktan uzak
sonsuzluğa yakın…
Canına yandığım dünya
ben seni çok sevmiştim.
Senden, ne şan ne şöhret
ne para pul beklemedim.
Alnım açık olsundu
sevdiklerim olsundu
hakça paylaştığım ekmeğim.
Anadolum, al bayrağım
türkülerim, sazım, kavalım
hüdaydayım, halayım
bir de hürriyet.
Cigaram bir de
bir de ekmek teknesi ellerim
bana yeterdi.
Canına yandığım dünya
kesmiş seni birileri
paylaşmış meridyenlerinden
götürüyorlar uçuruma.
ABD denen deyyusu ala
kuşatmış coğrafyalarını
top tüfek adına
öldüren ne varsa
alıp gelmişler.
Konuşanı, susanı da vuruyorlar
kendi çıkarlarına.
Dün Bosna’da, Filistin’de
bugün Ortadoğu da Irak’ta.
Sonra Mısırda, Suriyede, Libyada
belki yarın Anadolu’da…
Canına yandığım dünya
ben seni çok sevmiştim.
İhanetler,
hainlikler,
zulümlerin olmasa
bebeler vurulmasa kundaklarında
belki daha kalırdım.
Onurlu yolcuların
kalsınlar sağlıcakla
ve hakkını helal etsin
tarladaki karınca da.
Duru suların serinliğindeyim
ben seni çok sevmiştim.
10 Ocak 2007
Ankara
Kayıt Tarihi : 23.4.2008 17:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)