Canım Öğretmenim!
Bu mektubu yazarken hep seni düşündüm, seni anımsadım!..
Sevgi köprüsü öğretmeim, nefreti yaşamlardan silen öğretmenim!
Eğitimin yollarına sevgi, gül ve güven döşedin. Güven aşılayan bakışların ve sözlerin seni bana beni sana taşıyan rehberim oldu.
Sevgi Köprüsü olmuştun öğrencilerine, beynimden sevgiye sevgiden beynime köprü kurdun öğretmenim!
Kınamayan, tecrit etmeyen, tehdit etmeyen, suçlamayan, zıtlaşmayan, hırçınlaşmayan, küsmeyen-küstürmeyen bir kişilik kazandırdın bana…
Uyumlu olmayı, terbiyeli olmayı, ahlaklı olmayı, anlayışlı olmayı,duygulu olmayı, sabretmeyi, öfkeyi yenmeği, adaletli olmayı, sözü dinlemeyi, sözü anlamayı beynime ve ruhuma yerleştirdin!
Kütüphanenin yolunu yolum yaptın!
Kutsallık emekle olur.
Saçlarını çok süsleyenlere: -Saçınızı süslediğiniz gibi beyninizi de bilgilerle iyiliklerle güzelliklerle süsleyiniz! Dedin! Kırmadan, okşayarak...İnsanca yaklaşarak, severek...
Hoş geldin!
Dedikten sonra, ilk bana yani saçlarıma uzanan ve saçlarıma dokunan parmak uçların her gün yaşamımı güzelleştirerek, yaşamıma heyecan katarak beni yarınlara taşıyor!
Anılarımı süslüyorsun!
Unutamıyorum okuldaki o ilk günümü ve seni öğretmenim!..
Dönüp bir geriye baktım…
İçimi dökecek en birinci dostumsun öğretmenim!
Benim karanlık dünyama ışık taşıyan, beni ışıkların içinde yoğurarak, beni ışık yapan öğretmenim.
Kendimi yitirmemeği kendime yabancılaşmamayı sen öğrettin öğretmenim! Severek yaşatmayı, şefkatin ne demek olduğunu senden öğrendim.
Eğitimi günlük yaşamıma soktun!
Senden şunu öğrendim öğretmenim: Eğitimden verim almak istiyorsak, yaşadığımız gibi eğiteceğiz, yaşamadan gelecek olmaz, gelecek olmadan yaşama yön verilmez.
Öğrenciler bilgiyi öğrenmede, öğrendiği davranışı uygulamada farklılık gösterebilir.
Öğrencilerin farklılıkları gözönüne alınırsa, eğitimde istenen hedefe varılır.
Gururumla oynamadın, küçük düşürmedin, kötü söz söylemedin: Her şeyde öfkeni yendin, en olumsuz davranışlarda kulak çekmedin, dayak atmadın, sinirini yansıtmadın, notu silah olarak kullanmadın...
İnsanı kazandın! ..
Beni kazandın öğretmenim!
Kaygın bizdik.
Olumludan işe başlardın:
İlköğretim birinci sınıf öğrencisine, dört kelimelik bir fiş cümlesi yazdırmıştın, öğrencin bu dört kelimeden birini doğru yazmış, üç kelimeyi yanlış yazmıştı: - ''Aferin bak, şu kelimeyi doğru yazdın, diğerlerini unutmuşsun, beraberce hatırlayalım ve düzeltelim.'' Demiştin.
Öyledir öğretmenim! Dersleri sevdirdin. Namusluca kazanma ahlakı aşıladın! Kaideleri istisnalar bozar diyordun, istisnalarada değer veriyordun. ''İstisnalar çoğalınca yurdumuz-toplumumuz zarar görür; biz de bu zarardan nasibimizi alırız.'' Diyordun!
Sevgiden, hoşgörüden, eğitimden mahrum kalanların yaşamlarına cesetler, ölüm şişleri, ölüm bıçakları, tabancalar, cezaevleri tanıklık eder!..
Eğitilmiş çocuklar, birbirini seven, paylaşmasını bilen, kinden, nefretten, kavgadan uzak, geleceği güven altına alınmış çocuklar dünya barışına daha çok katkıda bulunacaklardır.
Geçmişten geleceğe, kökle gövde arasına sevgi köprüsü kurdun öğretmenim! İnsan geleceğini kanla, nefretle kurmamalı; sevgi yaşatmaktır, öldürmek değil! .. Eğitimin temeli, başarısı sevgidir.
Hoşgörünle, sabrınla, şevkatınla... eğittin beni.
Olumludan işe başladın!
Namusluca kazanmanın yollarını öğrettin!
Karamsarlığa düşmeden, sevgi ışığında, hoşgörüyle eğitimimizi sürdürerek; ülkemizin, toplumumuzun geleceğini oluşturmada aktif rol almalıyız.
Bu yolu sen çizdin bize öğretmenim.
Hiç bir dersinde hiç bir öğrencine:
''-Sus!''
Demedin.
Doğru-yanlış herkesi konuşturdun, herkesin konuşmasını dinledin, demokrasinin varlığını sınıfa taşıdın.
Konuştuklarınla, öğrettiklerinle yaşamın bir bütünlük teşkil ediyordu.
Hiç bir öğrencini hiç bir koşulda dışlamadın, her yönüyle ona sahip çıktın. İnsanların farklı düşünebileceğini, farklı düşüncelerin birbirine saygı duyması yaşamı daha güzelliklere taşıyacağını senden öğrendim.
Öğrencilerini ihmal etmedin, derdini bize taşımadın. Belki maaşın azdı, belki çocuğun hastaydı ama yine kaygın bizdik. Geçmişten geleceğe, kökle gövde arasına sevgi köprüsü olmuştun.
''- Aptal, miskin, tembel!''
Demedin!
''- Akıllı, çalışkan!''
Dedin.
''-İnsan geleceğini kanla, nefretle kurmamalı; sevgi yaşatmaktır, öldürmek değil! Eğitimin temeli, başarısı sevgidir.''
Dedin.
Sevgi Köprüsü Öğretmenim; eşkiyanın saygı duyduğu, o öyküdeki öğretmen ve eşkiya öğrencisi öldü. Şimdi eşkiyalar, öğretmenlerini öldürür oldu!
Kimi der ki:
-İstisnalar kaideyi bozmaz. İstisnalar çoğalınca kaideler bozuluyor.
Sus-pus çekmedin. Hoşgörünle, sabrınla, şevkatınla...her ne kadar güzel sözcük varsa; onlarla bütünleşerek yaşamımızı sevgiye dönüştürdün.
Öğretmen olmuş öğrencilerine:
-Sekiz, on üniteyi bitiripte, öğrenciye yüzseksen iş gününde bir sözcük öğretmeden, o dersten ve o dersin adından nefret ettirme yerine; seviye grubu oluşturarak bir ünite bile öğretsek, o dersi sevdirsek, izlediğimiz yol en güzel yol olur!
Diyerek öğütler verdin.
Velilere:
- En güzel miras iyi bir eğitimdir. Yedi katlı bir bina yapacağı, iyi bir eğitimden geçir çocuğunu.
Dedin.
Daha doğrusu hoşgörüyü senden öğrendim.
İnsanı sevmeyi, arkadaşı sevmeyi, çiçeği sevmeyi senden öğrendim.
Nasıl ki altın yirmi dört ayardır, her insanda yirmi dört ayardır gözüyle bakmayı sen öğrettin.
Sorumluluk taşımayı, sorumlu olmayı ve sorumlu insanın ülkesini dünyasını cennete çevireceğini senden öğrendim.
Paylaşmayı, dostluğu, başkasını eleştirmeden önce kendi öz eleştirimi yapmayı senden öğrendim canım öğretmenim!
Hangi koşulda olursa olsun saygıdan, iyilikten, iyi olmaktan vaz geçmemeyi senden öğrendim.
Her şeye güzel tarafından bakmayı senden öğrendim!
Yüreğime yaşama inancı pompalayan yaşam kaynağı öğretmenim!
Karşıdakinin sevincine sevinmeyide sen öğrettin öğretmenim!
Duygularımı ve şükranlarımı içtenlikle, samimi, yürekten seninle paylaşmak için bu mektubumu yazdım.
İçimde sevgiyi yeşerttin, emeği ve bilgiyi verime dönüştürdün!
Ülkemizin, ulusumuzun geleceğine sevgi köprüsü kurdun!
Tebeşir tozuyla nasırlaşmış ellerinden öpüyorum öğretmenim! //HÜSEYİN GEZER-Şavşat
YORUMLAR:
Saadettin Turan: -Hüseyin Gezer şahsında, tüm bu yazıya layık öğretmenlerimize sevgi ve saygılar.
***
Ülker Demir: -Tebrikler. Öğretmenler günün kutlu olsun.
***
Mehmet Yiğit: -Eski öğretmenler eğitmen, şimdikiler sadece öğretmen, o da olsa bari eğitim yok, bilgi yok sallabaşı al maaşı!
***
Ümit Temur: -Duygusal bir yazı kaleme almışsınız hocam, şimdilerde de böyle sizin öğrencilere beslediğiniz duyguları besleyen öğretmenlerin olduğuna inanıyorum.
***
Fikri Altun: -Sevgili Hüseyin öğretmenim, yazdıklarını büyük bir dikkatle okudum. Çok da benimsedim. Yüreği insan sevgisiyle dolu bir öğretmeni betimlemişsin. İdeallerimiz bunlar. Ama bir de gerçekler var ortada. O halde biz neden buyuz(?) diye sormalıyız. Aslında biz öğretmenlerin oturup bir güzel özeleştiri yapmalıyız. Yaptıklarımız ve yapamadıklarımızı alt alta sıralayıp olanların nedenlerini ve niçinlerini çıkarıp gerçeklerle yüzleşmeliyiz bence. Bu vesile ile şahsınızda tüm öğretmenlerin günlerini kutlarım. Selam ve sevgilerimle.
Kayıt Tarihi : 7.11.2018 15:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
''Geleceğimize kan ve öldürmek sözcüklerini karıştırmamalıyız; insan geleceğini kanla, nefretle kurmamalı! '' Dedin. Sevgisizlikten hoşgörüsüzlükten kaynaklanan ölümleri yaşamlardan sildin! Kınamayan, tecrit etmeyen, suçlamayan, zıtlaşmayan, hırçınlaşmayan, küsmeyen-küstürmeyen bir kişilik kazandırdın bana… Uyumlu, terbiyeli, ahlaklı, anlayışlı, duygulu olmayı; sabretmeyi, öfkeyi yenmeği, sözü dinlemeyi, sözü anlamayı beynime ve ruhuma yerleştirdin! Öğrencilerini azarlamadın, haylaz ve hırçın olarak görmedin, ruhsuz, duygusuz, anlamaz, anlayışsız, söz dinlemez, ödevini yapmayan, mektep kaçkını gibi damgalar vurmadın! Çevresine duvar örmedin, yanına yaklaşılamıyan, zincirlenemeyen, kalıpsız, kalıba sığmayan gözüyle bakmadın. Güven aşılayan bakışların ve sözlerin seni bana beni sana taşıyan rehberim oldu. Seviyeme inerek ben oldun, eğitiminle beni sen yaptın! Hiçbirimizi kendi düşüncene uydurmaya çalışmadın! Emeği ve bilgiyi verime dönüştürdün! Saçlarıma dokunan parmak uçların yaşamımı güzelleştirerek, yaşamıma heyecan katarak beni yarınlara taşıdı. Unutamıyorum okuldaki o ilk günümü ve sen Eğitilmiş çocuklar, birbirini seven, paylaşmasını bilen, kinden, kavgadan uzak, geleceği güven altına alınmış çocuklar dünya barışına daha çok katkıda bulunacaklardır. Eğitilirken maruz kaldığımız olumsuz davranışları, öğrencilerimize uygulamayalım. Not vermek, sınıfa girip çıkmak; öğrenen öğrenir, öğrenmeyenden bana ne felsefesini yaşamlarımızdan sildin! Kuralsız öğrencine insanca yaklaşarak, severek; ülkene, ulusuna iyi vatandaş olarak kazandırdın. : ‘’- Bu zaten adamdır. Kutsallık emekle olur!'' dedin. Gururlarla oynamadın, küçük düşürmedin, kötü söz söylemedin: Her şeyde öfkeni yendin, en olumsuz davranışlarda kulak çekmedin, dayak atmadın, sinirini yansıtmadın, notu silah olarak kullanmadın... İnsanı kazandın, beni kazandın, kaygın bizdik öğretmenim. Yapamazsan, yapmazsan sözcükleri insanı eğitimden ve eğitilmekten koparıyor. Tehdit eğitimden uzaklaştırıyor, bakışlarınla öğrencilerini ezim-büzüm etmedin! Eğitimden uzaklaştıracak sözcükleri yaşamımdan çıkardın! Şablona uymayan, beklenenleri veremeyen damgasıyla damgalamadın! Meyhane yerine kütüphaneye taşıdın bizi, kütüphanenin yolunu yolum yaptın! Hırsızlık yerine namusluca kazanmanın yollarını öğrettin! Doğru-yanlış herkesi konuşturdun, herkesin konuşmasını dinledin, demokrasinin varlığını sınıfa taşıdın. Konuştuklarınla, öğrettiklerinle yaşamın bir bütünlük teşkil ediyordu. Öğrencilerini hiç bir koşulda dışlamadın, her yönüyle onlara sahip çıktın. İnsanların farklı düşünebileceğini, farklı düşüncelerin birbirine saygı duyması yaşamı daha güzelliklere taşıyacağını senden öğrendim. Adalet kavramını bir gömlek gibi sırtımıza-yüreğimize giydirdin! Her insan 24 ayar insandır, gözüyle bakmayı sen öğrettin. Sorumluluk taşımayı, sorumlu olmayı ve sorumlu insanın ülkesini dünyasını cennete çevireceğini senden öğrendim. Paylaşmayı, dostluğu, başkasını eleştirmeden önce kendi öz eleştirimi yapmayı senden öğrendim öğretmenim! Saygıdan, iyilikten, iyi olmaktan vaz geçmemeyi senden öğrendim. Her şeye güzel tarafından bakmayı senden öğrendim! Yüreğime yaşama inancı pompalayan yaşam kaynağı öğretmenim! Birinci sınıfta bizi okuturken, dört kelimelik bir fiş cümlesi yazdırmıştın, ben bu dört kelimeden birini doğru yazmış, üç kelimeyi yanlış yazmıştım: - Aferin bak, şu kelimeyi doğru yazdın, diğerlerini unutmuşsun, beraberce hatırlayalım ve düzeltelim. Demiştin. Öz çocuğunu ihmal etmeyi göze aldın ama, öğrencilerini ihmal etmedin, derdini bize taşımadın. Belki maaşın azdı, belki çocuğun hastaydı ama yine kaygın bizdik. - Aptal, miskin, tembel! Demedin. - Akıllı, çalışkan! Dedin. Alay etmedin, ayrıma tabi tutmadın, başarıya adapte ettin, başarısızlığa değil! -Ben zaten bitmişim, daha büyük günahlar işlesemde sorun değil! .. dedirten olmamalı öğretmen. Velilere: - En güzel miras iyi bir eğitimdir, yedi katlı bir bina yapacağı, iyi bir eğitimden geçir çocuğunu. Dedin. Emeği ve bilgiyi verime dönüştürdün! Eğitimle ilgili düşünmeyi egemen kıldın.(! ?) Öğretmen arkadaşlarınla tartışırken: -Altı kez aynı dersten sınava giren bir öğrenci hep sıfır almıştır, bir ders yılı bitmiştir, öğretmen bu öğrenciye ne kazandırmıştır? Ankarada bir program hazırlanıp, bir reçete gibi elimize sıkıştırılıyor. Ya doğru teşhis konulmamışsa, ya da ilaçlar yan tesir yapıyorsa, hastalık tedavi edilemiyorsa; öğretmen, öğrenci, veli ne yapsın? Eğitimsizliğin yarattığı nefret ve kinler ölüm şişleriyle, ölüm bıçaklarıyla, ölüm tabancalarıyla, cezaevleriyle çöplüklerde yerlerini aldılar!’’ Kaideler istisnalara bozdurulmamalı, istisnalar göz ardı edilmemeli, istisnaları sorun olarak kabul etmeli ve bu sorunlar çözülmeli! İstisnaları görmezden gelirsek yurdumuz-toplumumuz zarar görür; biz de bu zarardan nasibimizi alırız!? dedin. Duygularımı ve şükranlarımı içtenlikle, samimi, yürekten seninle paylaşmak için bu mektubumu yazdım. Veliye, öğrenciye yönelik seminerler verdin, kurslar düzenledin! ‘’Öğretmen eser oluşturmalı, buluş ortaya koymalı, yerel koşullara uygun müzeler oluşturulmalı; okulu geleceğe hazırlamak için araştırma yapmalı’’ görüşünü vurguladın! Öğrenciyle öğretmen arasına duvar örmedin. Öğrenciyle öğretmen arasına örülen duvarları kaldırdın. Günahlardan uzak durmasını öğrettin. Onurlu yaşama kavramını benimsettin, emeği ve bilgiyi verime dönüştürdün! Eğitimde verilenleri sokağa yansıttın, eğitimin gerçek gündemden ve sokaktan haberi olmasını sağladın, eğitimi yaşamlara soktun. Anılarımı süslüyorsun, içimi dökecek dostum sensin öğretmenim! Yaşamımdan ve öğrenmeye giden yolumdan bütün nefretleri sildin, eğitime giden yola bütün sevgileri döşedin! Sevgi yaşatmaktır, severek yaşatmayı, şefkati senden öğrendim. Yoluma ve eğitimin yollarına: Sevgi, gül ve güven döşedin. İnsanı sevmeyi, arkadaşı sevmeği, çiçeği sevmeyi, hoşgörüyü senden öğrendim. Karamsarlığa düşmeden, sevgi ışığında, hoşgörüyle eğitimimizi sürdürerek; ülkemizin, toplumumuzun geleceğini oluşturmada aktif rol alma yolunu sen çizdin bize öğretmenim. Her ne kadar güzel sözcük varsa; onlarla bütünleşerek yaşamımızı sevgiye dönüştürdün. Dersimizi sevdirdin, sokağı değil okulu tercih ettirdin! Mazaret aramadın; sevdin ve sevdirdin; sevginle yeşerttin insanlığı, bilgiyi ve emeği verime dönüştürdün! Öğrencilerine insanca, şefkatla yaklaştın umut aşıladın, bütün yolları açtın! Beynimden sevgiye sevgiden beynime köprü kurdun! Sevdin ve sevdirdin; severek yaşatmak, eğitmek görevimizdir dedin. *** **** Eğitilemez(!) Neye göre? Niçin? Kıstas ne? İlk derse girdiğinde, öğretmen tarafından Hoş geldin! yerine Yapamazsan, yapmazsan seni pencereden atarım! Tehditle mi eğiteceğiz? Tehdit etmeden mi eğiteceğiz? Öğretmenin bakışlarına baktığı zaman, büyük suçlu gibi, kendini suçlu hisseden öğrenci...Her gün silindir gibi etrafını ezip geçen öğretmenlerin bakışları altında, ezim-büzüm olan öğrenciler! .. Öğretmenin güvensizlik aşılayan bakışları ve sözleri karşısında kendine güvenemeyen öğrenciler! .. Onursuzluk içine itilen, onur eğitiminden uzaklaştırılan öğrenci, onursuzluğu onur bilirse(!) suçlusu kim? Kendini yitirmesi için, kendine yabancılaşması için elimizden geleni yapıyoruz bu öğrenciye. Hep okul ve öğretmen haklı, hep öğrenci suçlu! .. Pekala, adalet denen kavram bunun neresinde? Öğretmen, ondört yaşındaki bir çocuğun yakasına yapışıp, doğruca müdür odasına, müdürün karşısına dikiyor: -İşte müdürüm, küçük terörist bu! Sormak lazım: -Büyük terörist kim? ! Eğitilirken maruz kaldığımız olumsuz davranışları, öğrencilerimiz üzerinde mi deniyoruz? Sadece not vermek, sınıfa girip çıkmak; öğrenen öğrenir, öğrenmeyenden bana ne felsefesi karanlığa gömmez mi ülkemin çocuklarını? Otur, otur! .. Kalk, kalk! .. Sus-pus! ..Bu mu öğrenci eğitimi? Kaç veliye,kaç öğrenciye yönelik(uyum,rehberlik,danışmanlık...) seminerleri verildi? Hangi branşlarda kaç eser verildi? Kaç buluş ortaya kondu? Hangi müzenin temelini atma çalışması yapıldı? Okulu geleceğe hazırlamak için(beş yıllık, on yıllık, yüz yıllık) bir araştırma yapıldı mı? Öğrenciyle öğretmen arasına örülen duvar ne zaman kaldırılacak? Ne zaman baba ve anne şefkatiyle öğrencilere yaklaşılacak? -Hırsızlık yapma! Kimseyi dövme! Sövme! .. Diyoruz. Hırsızlıkta yapıyorlar, kimseleri de dövüyorlar, sövüyorlar... Neden? Eğitimde verilenler sokağa yansıyor mu? Ya da eğitimin sokaktan haberi var mı? Eğitim yaşama ne kadar girmiş? Eğitimden verim almak istiyorsak, yaşadığımız gibi eğiteceğiz, yaşamadan gelecek olmaz, gelecek olmadan yaşama yön verilmez. Hiç evinizde denediniz mi, bir çocuğunuza en iyi yemekleri sunup, diğerini aç bıraktınız mı? Onursuzluk içinde doğan, onur eğitimi almamış kişiler, onursuzluğu onur bilirlerse, sorumlusu kimdir? Kişiler vadedipte yapamadıklarını kamufle etmek için gündemi yapay şeylerle belirlemeye çalışırlarsa; kendileri ve toplum gerçek gündemden uzak kalır... Bazı okullarda, hatta bazı ilköğretim okullarında bile zengin çocuklarıyla, yoksul çocuklarını ayrı ayrı sınıflarda eğitiyorlar; aynı sınıfta okumak zorunda kalırlarsa yoksul çocukları en arka sıralara yerleştiriliyor! .. Dayaktan nasibini yoksul çocukları alıyor! .. Bu ayrıma tabi tutulan yoksul çocukları başarısız olduklarına adapte ediliyorlar, en kısa sürede de okulu terk ediyorlar. Bu durumu yaratanlar, bu sorunu yaratanlar çocukların arkasından: -Bunlar zaten böyledirler! Alay edercesine... -Ben zaten bitmişim! .. Daha büyük günahlar işlesemde sorun değil! .. Dedirten ve cemaatine, cennetin bütün yollarını kapatan bazı imamlar gibi olamaz, olmamalı öğretmen. Sevgi köprüsü öğretmenlerime sesleniyorum, nefreti yaşamlardan silen öğretmenlerime sesleniyorum(! ..) : Öğrenciler bilgiyi öğrenmede, öğrendiği davranışı uygulamada farklılık gösterebilir. Öğrencilerin farklılıkları gözönüne alınırsa, eğitimde istenen hedefe varılır. Eğitimin yollarına: Sevgi, gül ve güven döşeyelim ki; öğrencilerimiz: Ben zaten bitmişim! .. demesinler! . Bunları yazarken hep seni düşündüm, hep seni anımsadım öğretmenim! .. Sevgi Köprüsü olmuştun öğrencilerine. eşkiyanın saygı duyduğu, o öyküdeki öğretmen ve eşkiya öğrencisi öldü. Şimdi eşkiyalar, öğretmenlerini öldürür oldu! Kimi der ki: -İstisnalar kaideyi bozmaz. İstisnalar çoğalınca kaideler bozuluyor. Kural tanımaz öğrencine insanca yaklaşarak, severek; ülkene, ulusuna iyi vatandaş olarak kazandırdın. Öğrencinin gururuyla oynamadın, küçük düşürmedin, kötü söz söylemedin: - Bu adam olur. Demedin. Hoşgörünle, sabrınla, şevkatınla...her ne kadar güzel sözcük varsa; onlarla bütünleşerek yaşamımızı sevgiye dönüştürdün. Burda başka mazaret arayamazsın; sevmek ve sevdirmek zorundasın! Sevgi yeşertir insanlığı, bilgiyi...emeği verime dönüştürür... Bu kez bir öğretmen kaideleri istisnalara bozdurur, yurdumuz-toplumumuz zarar görür; biz de bu zarardan nasibimizi alırız. Sevgiden, hoşgörüden mahrum kalmış olanların kiminin cesetleri çalılıklar arasından toplanır; kimisi de ölüm şişi, bıçağı, tabancasıyla cezaevini boylar. Eğiterek yarattığımız insanlar bunlar mı? Hiç bir dersinde hiç bir öğrencine sus! demedin, doğru-yanlış herkesi konuşturdun, herkesin konuşmasını dinledin, demokrasinin varlığını sınıfa taşıdın. Konuştuklarınla, öğrettiklerinle yaşamın bir bütünlük teşkil ediyordu. Hiç bir öğrencini hiç bir koşulda dışlamadın, her yönüyle ona sahip çıktın.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!