Bir arkadaşım durup dururken bana, 'Visual Studio'nun 6. sürümü çıktı' dedi, 'sana CD’sini getireyim mi? ' Ben de program yazıyorum ama Visual Basic kullanmıyorum, yani hiç ihtiyacım olmaz. Yine de lüzumlu lüzumsuz her şeyi biriktirme huyum olduğundan 'Peki, getir, ne işime yarayacaksa! ' dedim.
İki-üç gün sonra üniversitede gezinirken; tam kafeteryanın kapısına gelmiştim ki, arkamda yürüyen iki kızın konuşması dikkatimi çekti. Birisi, 'bir yerden Visual Studio CD’si bulmam lazım' diyordu. Geriye dönüp 'Bende var, sana getireyim' dedim. Büyük bir sevinçle 'Getirir misin? Harika! Seni nerede bulurum? ' dedi. 'Elektronik mühendisliğinde okuyorum.' dedim. 'Yakınmış yerimiz, ben de Bilgisayar'dayım.'
O CD'nin ne sebeple elime geçtiğini çok zaman sonra düşüne düşüne anladım. Orada bir kıza rastlamış ve onu çok sevmiştim.
O da beni çok sevmişti.
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Geriye dönüp baktığımızda pişmanlık yaşamamayı salık veriyor demek ki aklımız bize.. yüzleşiyoruz..
akıl kadının kendisinden yaşlılığı, bunun yanında erken ekonomik bağımsızlığı nedeniyle başedemeyeceğini, toplumsal yapımızda bunun erkek tarafının hasletleri olması gerektiğini kabul ediyor.. onun verebildiklerini de başkasından alırsa pahalı ödeyeceğini, olmasa bile başkasından istemesinin yanlış olacağını biliyor..
daha güzeli daha tazesi, daha uygun olanına şans tanımak istiyor
aslında hakimiyetin kimde olacağı ya da
özgürlük alanlarının belirlenme savaşı bu..
geleceksen yaşatırım ama benim sözüm geçer
say beni saymayayım seni
ya da
seni o kadar seviyorum ki;
gitmene müsade ediyorum
varsın benim olma ama mutlu ol...
teşekkür ederim demiş
kızımız
bu harika emek ve bakış için kutlarım kardeşimi
KÖYLÜ ŞAİRLER GRUBU adına
İbrhim Çelikli
ANCAK TEBRİK ETMEK DÜŞER BİZE SONER BEY.TAM PUANLA SELAM V E DUA.
Yazıyı başından sonuna kadar dikkatlice okudum. Gerek sevdiğiniz insanı ve gerekse kendinizi, aynı mesafede durarak, ollayları vahimleştirmeden, sulandırmadan, objektif ve o gümkü sıcaklığıyla ve de heyecanıyla nakletmişsiniz. Böylesine önemli kayıplar insanın yaşamında bir iki sefer olur ancak. Yazık siz birini kaçırmışsınız. İnşallah bundan sonrakinde daha isabetli davranır da güzellikleri hep birlikte yaşama imkanını bulursunuz. Anlatım güzel... Zaten öykü yaşamın gerçek kesidi olunca ve bu kadar da güzel anlatılınca, elbette etkili olur. Başarılarınızın ve sevgi dolu günlerin devamını dilerim. Kutluyorum. Tam puan benden
Böyle bir oğul yetiştirdiğim için gurur duyuyorum. Gerçekten de bir melek kadar tertemiz birisidir. Kaybedilmeyecek kadar değerlidir. Benim de hem canım hemde kıymetlimdir. Yüreğinden öpüyorum.
MUSTAFA’M
Elleri bana benzeyen oğlum…
Topaç gibi bir kara bebek
Kucağıma verdiler, alamadılar.
Yanık kahve badem gözleri
Ve fırında kızarmış yanakları
Çocukluğumdaki ben oğlum.
“Kucağıma gel” oğlum…
Kokun cennet bahçelerindeki gül
Adın güle adını veren gülizar.
Yudumladığın her damla sütüm
Her iki alemde de olsun helal.
Yüzümü güldüren oğlum…
İyi huylu demek ne anlatırsa
Marifet dededen damarlarında
Yakışıklı bir yiğit odalarımda
Evimde olmazsan olmayan oğlum.
Hayata bağlayan oğlum…
Dertdaşım, sırdaşım; sıradan değil
Mustafa’m benim can yoldaşım.
Rüyamda görmüştüm bir zamanlar
Ahirette de umarım has arkadaşım.
Mücella Pakdemir
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta