Beni sorma bugün sevgili, kışın ortasında ayazda bir gün ardındaki gecedeyim işte, hani sensizliği tarif ederdim ya, hani yalnızlıktan veya can sıkıntısından, bir de sen yokluğundaki ağrılarımdan bahsederdim ya, o anlattıklarım bir başka şeylermiş, bu gün sensizlik de olsa, biliyor musun canım üşüyor, bir de üstüne üslük gece puslu kara ve yağmur bir salınıyor gök yüzünden toprağa düşerken, hani o ses var ya, senin çok iyi bildiğin, yani ıslanırken öğrendiğin o ses gibi iste, ama bu sefer ben iki defa ıslanıyorum, işte su gökten toprağa düşerken çıkardığı sesle ben ıslanırken, bir de canım üşüyor o sesten, senin ıslandığını kendime sıçratmış gibi ıslanıyor işte yüreğim, böylece sen ve ben olduk iki ıslak beden…
İşte sevgili, puslu bir yağış ertesi İzmir ve sen çok iyi bilirsin bu ıslak akşamları ki, ama bilmediğin ne var biliyor musun, bu akşam benim canım üşüyor, üstelik bir kez de senin için ıslandıkça, bu sefer yüreğim üşüyor sevgili ve senin haberin yok bu akşam yağan yağmurdan…
Boş ver be can üzülme çok üşümüyorum sadece yüreğim senin ıslanışını hatırladıkça, çok sızlıyor… Islanıp üşümemi boş ver sen bilirsin ben seni hep ıslak
ıslak akşamlarda çok sevdim ya…
Islak akşamlarda canım çok üşüyor...
Satarken güllerini,
Alırken alın terini.
Yırtıktı elbisesi,
Ayağında terliği.