Bu dünyaya geldiğim gün,
Ağlamaktan canım çıktı.
Coşuyorum hâlâ bugün,
Çağlamaktan canım çıktı.
Geçti yaşım genç olmadım,
Neşelenip hiç dolmadım.
Hislerimi boş salmadım,
Bağlamaktan canım çıktı.
Mücadele; hayat demek...
Nice yıllar verdim emek.
Dünyada üç günlük yemek,
Sağlamaktan canım çıktı.
Şahini bu canı yordu,
İşi düşen hatır sordu.
Geçim için iti, kurdu;
Yağlamaktan canım çıktı.
12 - 06 -1987
Ozan ŞahiniKayıt Tarihi : 25.4.2007 00:06:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bilinmeyen Sevdanın Kapısındayım
çözülerek gözlerinde dörtnala yüreğim
azgın köpükler içinde bulutlar
sensizliği biriktiriyor aşka dair
ağırbaşlı taş değil kurallar
sevmiştim giderken de
telaşlı yayla rüzgarı mahşeriyle
insafsız linçlere tükenmiş hayaller bırakarak.
düşünürken alnımın yazgısı mahzun
efkarlı gelincik kanar ansızın
ürperir gökyüzü serçe aklığında
suyun yalazlığında suretin
ince yüzün uzak
güze çalan acemi gülüşün
umutsuz aşk kelepçeli maphusta
deliren satırlar isyanda
öfkeli yanardağın ateşli koşusunda
iki ayrı ten köprüsüz buluşmakta
kaç zamandır
bilinmeyen sevdanın kapısındayım
15.07.2007 saniye gündüz yıldırım
Saniye Gündüz Yıldırım
kutlarım
osman nuri
Güzel insanlarin bir araya geldigi güzel ve samimi ortamlar vardir. Insani degerler, kültür ve sanat böyle ortamlari sever, böyle ortamlarda yeserir. Servet Yildirim’in baskanligindaki Ozanlar Birligi Kültür Dernegi de Ankara’daki böylesi ortamlardan birisi.
Dernegin salonuna girildiginde su yazi dikkati çekiyor: “Ozanlar Birligi Haklilarin kalesi, Haksizlarin belasidir.” Insanlar arasinda gözetilebilecek tek ve en güzel ayrim üzerine kurmus felsefelerini dernegin mensuplari. Bütün zamanlari kucaklayan ve insanlar arasinda yapilabilecek en geçerli, hatta tek ayrim zalim-mazlum, hakli-haksiz ayrimi… Belirlenecek en güzel saf, sergilenecek en kisilikli durus, haklinin yaninda, haksizin karsisinda olmak.
Ozanlar Birligi Kültür Dernegi Türk Edebiyatina karsi vefasini da, düzenledigi anma toplantilariyla gösteriyor. 20 Ocak 2007 Cumartesi günü Türk siirinin farkli devirlerde yasamis, farkli sahalarda eserler vermis üç büyük ismi yâd edildi. Fuzûlî, Nâzim Hikmet ve Davut Sulari; hayatlari anlatilip eserlerinden örnekler verilerek anildi.
Türk Edebiyatinin en büyük sairlerinden birisi olan Fuzûlî hakkinda Dr. Hasan Basri Kiliç konustu. Fuzûlî’nin siir anlayisina, ilimsiz siir olamayacagi konusundaki görüslerine yer verdi. Fuzûlî’ye göre “ilimsiz siir ruhsuz kalip gibidir” ve O ilimsiz siirden bizârdir. Bu yüzden de ilim tahsiline önem verir. Hasan Basri Kiliç sairin yetistigi ve yasadigi bölgede Türkçe konusulmaz iken Türkçeyi kullanmasina temas ederek O’nun Türkçe suuru üzerinde de durdu.
Fuzûlî’nin önemli eserlerinden Sikâyetnâme’ye de degindi Hasan Basri Kiliç. Elindeki ber’ate ragmen devletin kendisine bagladigi dokuz akça maasi alamayan sair bu eserinde yanlis yolda, iki yüzlü, hak yiyic, menfaatperest memur ve katipleri, ince zekâsi ile hicvetmistir. “Selâm verdim, rüsvet degildir deyu almadilar” sözü eserin muhtevasini kisa ve güzel özetler.
Nazim Hikmet’i Nazim Kültür Evi’nden yazar Ahmet Antmen anlatti. Nazim’in eserlerinden yola çikarak sofistik olmayan, realist vatanseverliginden, O’nun Türkiye’de muhalif bilincin dile gelisini temsil etmesi bakimindan da önemli oldugundan bahsetti. Nazim’i Türkçe’nin sairi olarak da vasiflandirdi Ahmet Antmen. Benim de gözlemlerim O’nun Türkçe açisindan bakildiginda çok önemli bir sair oldugunu vurgulamami gerektiriyor. Bu günkü Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar’da gezdigim genis bir cografyada müsahade ettim ki bu bölgeler eski dogu bloguna aitken buralara girebilen tek Türk sairi Nazim’dir. Türkçe bir dönem bu cografyalarda Nazim’la yasamistir. Ve O buralarda Türkçeyle birlikte anilmis ve sevilmistir.
Günes Yilmaz ve gazeteci yazar Kâmil Atesogullari da Davut Sulari hakkinda aydinlatici bilgiler verdiler.
Erzincan’in Çayirli ilçesinde dogan Davut Sulari ,Seyyit Mahmudi Hayrani'nin soyundan gelmektedir ve Kureysan'lidir, soyagaci Imam Musa'el Kazim'a, buradan da Hz. Ali ve Hz. Muhammed'e kadar uzanmaktadir.17 yasinda pir elinden dolu içip 'badeli asiklar' kervanina katilir, 'Sulari' mahlasini alir. 22 yasina geldiginde babasi dört oglunu toplar ve soydan gelen dedelik görevinin hangi oglu tarafindan sürdürüleceginin kararini vermek ister.. Kim pirlerin, mürsitlerin sordugu sorulara cevap verirse talip içine o çikacak' tir. Davut Sulari her soruya ayrintili cevap verir. Pirler bile bu duruma sasirirlar. Baba, Davut'un bu basarisi karsisinda 'Sen Hak'sin yol senindir; talipler içerisine sen çikacaksin' der ve Sulari'nin 'Dedelik' hizmeti de böylelikle baslamis olur.
Ortadogu’nun ve Türkiye’nin büyük bir kismini gezer. Asiklik geleneginin tüm özelliklerine sahiptir. Hem kendine özgü deyisleri vardir hem de sahip oldugu birikim açisindan önemli bir kaynak kisidir. Kâmil Atesogullari, O’nun halk siirinin en zor söyleyis biçimlerinden birisi olan lebdegmezde de basarili olabilen az sayida asiktan birisi oldugunu belirtti.
Programa yasayan ozanlarimiz da sazlariyla, sözleriyle katkida bulundular. Özellikle Muharrem ayinin baslangici olmasi sebebiyle de Kerbelâ vak’asina da telmihde bulunan, ehl-i beyt sevgisini dile getiren deyislere yer verdiler. Duygulu söyleyisleriyle gönülleri costuran canlari da anmadan geçemeyecegim:, Âsik Boranî (Halil Çimen), Ozan Balkaymak (Halil Kaymak), Ozan Basirî (Hasan Basri Kiliç), Ozan Burhanî (Burhan Yildiz), Ozan Elifçe (Elif Yildiz), Ozan Emaneti (Servet Yildirim), Ozan Gürsoy (Hüseyin Gürsoy), Ozan Kul Emici (Ibrahim Emici), Ozan Kul Kemal (Kemal Isik), Ozan Kul Muhibbî (Hasan Gül), Küçük Sati, Ozan Mor Sultan (Ahmet Mortas), Ozan Müslüm Seyranî (Müslüm Kumru), Ozan Olgunî (Hüseyin Gündogan), Ozan Ormanî (Mehmet Gül), Ozan Sahinî (Hülya Yildirim), Ozan Zaferî (Muzaffer Eliaçik), Zülüf Mortas… ve isimlerini zikretmeyi unuttuklarim. Gazeteci yazar Ahmet Ates, TÜRKAY_BIR Genel Baskan Yardimcisi sair-yazar Muhittin Arar, Çocuk Edebiyatçilari Birligi Genel Baskani Yard. Doç. Dr. Zeki Gürel de birer konusma yaptilar.
Sairlerimizin, ozanlarimizin böyle vefali gönüller tarafindan yâd edilmesi kültürümüz adina ümit verici. Onlar dilimizin ve kültürümüzün tasiyicilari, onlar gönüllerimizin tercümanlari. Onlar insanda bulunmasi sart olan irfan duygusunun emanetçileri…
Günümüz ozanlari kendi ölçü ve imkânlarinda mazilerine sahip çikmaya gayret ediyorlar. Bizler de ozanlarimiza sahip çikmaya devam edecegiz. Onlar bizim sesimiz solugumuz, dile gelen gönlümüz, Hakk’a giden yolumuz.
İşi düşen hatır sordu
Geçim için iti kurdu
Yağlmaktan canım çıktı
Ozanımı bu güzel şiirinden dolayı tebrik ediyorum.Kalemin daim ilhamın bol olsun.ŞAHMATI
Evet damdan düşenin haliden damdan düşen anlarmış, mükemmel bir hece okudum ,,hayatı yeniden yasadım sanki dizelerinizle,,
dört dörtlük olan görmedim zaten!!!
her sey gönlünzce olsun
gurbetten sılaya
selam ve dua ile..
TÜM YORUMLAR (5)