Canım Ankara'm Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Canım Ankara'm

Canım Ankara’m, sen ne güzelsindir;
Küçücük fıçıcık, dolaş dolaş bitmezsin.
Her gittiğim yerde her hadisen,
Gene dönüp dolaşıp basarsın bağrına.

Üç beş tiyatro yeter sana ve vatana,
Dileyen herkes bunu algıladığında.
Sevsinler sanatı, savaşmasınlar.
Sen Ankara’m, bi yere gitmezsin.

Caddelerinle oynayan eller kırılsın
Değil ama uğruna çırpınan iyi niyetlilerin.
Olsun olacaksa beddua böyle.
Ağlamayana veremezler meme

Ben de bazen böyleyim işte, n’aapayım.
Gülü sever gerekince dikenine katlanırım.
N’apayım insanım ben de,
Çelikten yaratılmadım

Sen ne yücesindir canım Ankara.
Mektubu bağlamak gerek karara.
Al güvercin, uçur, uçur! !
Gider kanatlı, sevdiceğe durur.

Ne yaparız ki senden başka, taş şehir.
Sarsa her taraftan düşman binbir,
Binbir gece masalına dönüşmez mi
Elde edeceğimiz zaferlerle şimşir:

Hemen düşer, durur toprağa;
Her tarafında yurdumun, tutunur.
Taşlık, çorak fark etmez
Yemyeşil her daim, her mevsim.

O masalın dumanında geldi
Bir gün apansız sevgili sevgili.
Uçan akademik halı alay da etmedi ki
İte kaka dürüstçe kabuletti

Net görebiliyorum Mimar Sinan’ı
Kulelerde çıkarken yukarı, yukarı! !
Ve Ermeydanı’nı seçebiliyorum;
Peşrevleri, uvertürleri, prelüdleri.

Gidince görüyorum,
Beyazdan bağcıklı potinli Mehmetçiği.
Genelkurmay önünde duruyor
Anlı şanlı iki azı dişi

Ne akıl, sağduyu var, ne bilgi;
Hepsi, hepsi..
Yüzlerden okunur, sezilir.
En güzeli kahraman Türk askeridir.

Aslında her bir Türk askerdir.
Bir milletin genetiği ne dense de
Attan düşüşünden değil
Bir kahraman at binişinden bellidir.

İnsan olmak, bizim soyumuzdur! !
Ne kadar övünsek azdır Türkiye’m;
Yavruvatan’ım, Bosna’m, Türkmen’im,
Niceleri, Çerkez’im, Laz’ım

El ele kenetli birey yorum ve sevgiler
Unutmayı da bilmiyorsa ki eğer.
Hep böyle geldik gideriz işte;
Kime ne, anlamayan anlamasın.

Bilen bilir gerçeği, tabiatı,
Dürüst yargılarla doğaçlama yapmayı.
Gezdik AOÇ’ta, bir ekmekarası yedik.
Güzeldir, hayvanat bahçesini de gezdik.

Baykal mı koşuyordu Oran’da ne.
Mesut Yılmaz dışişleri Bakanı’yken
Yan gözle uzattı bir battaniye.
Bir ödül verdi bir resim öğrencisine.

Bir baktı, bir bakmadı
Bile denilemeyişinden öte:
Etalınıp satılan mezbaha;
Resim hocası ise, mutlu, göğsü kabarmış.

Küçük ortaokul öğrencisi aldı onu
Koydu kalbine Arı Lisesi’nde.
Anlamaksızın ne oluyor, bitiyor.
Aşırı safçaymış her şey bir zamanlar.

Böyle küçüldük gene işte.
mutantladı sanki
Yan varilin içinden
uzanan yaratık parmağı.

Bir keçi gibi toynak toynak …
Asılıversen hafifçe sanki kopacak.
Ne kadar hafif hava, ince.
Soluyoruz, soru da soruyoruz.

B.
Gelsin çıfıt “Çarşı”, gitsin Sıhhiye.
Elde gönülde çiçek, beklemeye.
Neler gelir hatıra, ya sabır.
Hasbahçe muğlak ötesi kabir.

Küçücük yer bile ışık saçtı ama
Diğer her yer susarken sarnıca
Uğura bir cesaret alıyorsak
Böyle bir yer vardır demek

Bahçe-i Göksu’da umut.
Zümrüdüanka bülbülü
Orpheus’un mezarı üstü yakut.
Sadık yar sese olsun akut.

Takınalım bir güneş gözlük.
Malum, elli kişi olsa sokakta kendi halin;
iki kişiden bile şaşılmasa şaşırılır esas.
Hindi kabarışı, yılbaşı arefesi mi.

Gidelim “Dost”a, ölçelim zamanı.
Bakarken kitap değişik ferahlıyor
Oraya yürüyerek giden insan aklı.
Beden ve zihin yan yana farkındalığı.

Direnişteydi insanlar Kuğulu’da.
Burası Ankara, ne Paris ne Londra.
En dost da olabilir bürokrasi,
Ve belki düşman da.

Yeni yol yapılmış, haydin hayra vesile.
Dünya ne küçük, ayaz mısın Ankara
Yürü yürü bitmeyecek asla
Tandoğan’da ulaştık mitingde Vega’ya.

Resme de gene az başlamalı.
Döndü ulaştı bahar da.
Çeşitlenen doğaya
Ayak mı yani uydurmalı.

Günaşırı bir sundurma,
Komedyenlik değil komiklik
Burada palyaçoların asıl işi.
Şura Nişantaşı, şurası Eğridir

Isparta Sparta mıydı
Ki baykuş bacada ötünce
Sundurma üstü rüzgar gülü
Ankara’da, döndü kuzeye ve kah güneye! !

Bir Anıtkabir’e gidip
Bir daha dönmemek var Numune.
Sevdası olur insanın;
Öyle, ne desen nafile.

Kurtlar sofrasında
Zordur, aslanın ağzında.
Pek sezdirmeden ilerler
Elmadan içre solucan.

Ama sinsilikten uzak hepten;
Kaplumbağadır,
Oynuyor hoşbeş,
Beyaz ya da kırçıl tavşan ile …

Her şey güzel böyle illerde.
Ve Ağustos olmasa olmazdı
Karınca, karınca kararınca denmese;
Fırlayıvermezdi cırcırböceği de…

Şan şöhretsizliktir
Köy enstitülerinin eseri.
Ozanlarımızdır adsız sansız, yansız;
Halkevlerimiz.

İmecedir halk dayanışması.
Ad şehir, nüve köy
Ankara, beni de bir yere koy;
İster uzun hava, ister hece…

Bir öğretmen evi kapsamıştı
Bir gece,
Giderken tatile
Ya da dönerken.

Hasta olmuştuk
Da yığılıp
kalmıştık oraya pelte,
yenilmiş keçi etinden.

Kurtardı bizi öğretmen.
Alfabe öğretti Kavaklıdere.
Bağ, bahçe, Depardieu
Tunalı’dan çıkış var Akay’a.

Gel canım
Kaçmaya vakit yok buralarda
Neye diretirsin akrebi
Saçma yollarda …

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 19.4.2007 12:21:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fatma Aras
    Fatma Aras

    dolu yürek harika bir anlatım yüreğinizi kutlarım...tebrikler

    Cevap Yaz
  • Mahperi Koç
    Mahperi Koç

    Çok güzel olmuşYüreğinize sağlık.Beğeniyle okudum.Saygılarımla Mahperi KOÇ

    Cevap Yaz
  • Kazim Uzun
    Kazim Uzun

    Yalnızlıklarımın başladığı, benden uzak tutulan yavuklum gibisin sen başkentim... Ama hep ıtır kokulu yarimsin... Canım Ankara'm....

    Akın kardeşim çok farklı yönleriyle ne de güzel yazmışsın.... Anlamına dalarak ve severek okutan kendini.. Yüreğin dert görmesin... Tebrikler ve selamlar...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (3)

Akın Akça