Canım istiyor diye neler yapabilirim?
Bilmiyorum, çıkarcı değilim
Her canımın istediğini yaparsam
Bir başka varlığın hakkına saldırırsam
Dengeyi nasıl kurabilirim
Denge, özgürlüğüm mü derim
Karışık işte duygularım
Bir öyle, bir böyle dolanırım
Sınıf farkı insana tepeden bakmakla başlar
Önce tepeden bakar, sonra varoş, kırsal diye sınıflar
Böyle yapanlar kendilerini bir yere yerleştirmişlerdir
Yerleştirdikleri yerde, kendileri çok mu çok kibirlidir
Hiç kimseyi beğenmez, hiç kimseyle eşit olmazlar
Dağdaki çoban, kırdaki köylü, varoşta garip onlarca sayılmazlar
Onları sayan, hele kendileriyle eşit gören her düşünce karanlıktır
Aydınlanmak için sanki insanları sınıflamak lazımdır
Her devlet kendine burjuva yetiştirmiştir
Orta çağın Avrupa, Osmanlı, doğu burjuvaları bellidir
Doğunun kast sistemleri, güney Anadolu’nun ağaları bellidir
Her siyasi hareket burjuvaya karşı çıkar, burjuvasını oluşturur
Zira her siyasi hareket burjuvasıyla yaşamda var olur
Batıda kralların çevresindeki dükler, baronlar, lordlar
Osmanlı’da saray erkânı, ağalar, paşalar, bezirganlar
Cumhuriyet devrinde ise ben söylemeyeyim siz söyleyin
Kuruluşundan itibaren belli köşelere sahiplerdir, mütedeyyin
Burjuvazi ile yaşam, siyasi iktidarların kanı canı gibi
Bu nedenle görünmezdir asla sorunların dibi
Özgürlük bireyin istediğini söylemesi, yaşaması ise
En çok vurgunu yemiştir demokrasiyle yönetimlerde
Demokrasilere vurgunu vuranların kimi görünür kimi görünmez
Medya, aydınlar, siyasiler, zenginler, aynı saftadır nedendir bilinmez
Halksa sürekli kandırılan, oyalanandır ama egemenlik milletindir dilden düşmez.
Ama bellidir hep, oy verdikten sonra mühür geçer başkasına, geri gelmez
Mührünü dört yıldan dört yıla kaptıran halkın durumunu hiç sorma
Halk mühür gittikten sonra kurulur televizyon başına
Car, car konuşuyordur medyada bazı zevatlar karşısında
Ne anlaşılır diye sorma, zira anlaşılmamak içindir konuşmalar boşa uğraşma
Siyasilere hiçbir şey söylememek gerek bu aşamada
Zira her biri diğerini çıkarları için kaşımada
Şimdi benim canım ne istiyor biliyor musun?
Her birine hadi oradan demek geliyor içimden sen ne diyorsun?
Tezgâh belli, gıcırtılı, yine en iyisi tesellisinde
Başka bir şey bilmeyen düşünmeyen halka, en iyi demokrasi denmekte
Yüzyıl geçmiş aradan, halkın iktidarı deniyor ama kimin umurunda
İktidar olanlar belli, kurulmuşlar oraya buraya, çıkarları uğruna
İşin felsefesi belli
Çıkarlara endeksli
Tarihin kökeninden ilkeli
Öl çıkarcılar için “vatan sağ olsun”
Ver çıkarcılar için “kazancın kutsal olsun”
Alkış çıkarcılara “cumhuriyet nam olsun”
Bas mührü sandıkta “demokrasin olsun”
Netice ne, netice?
Haydi, söyleyin netice ne?
Havan batsın, bayramın kutlu olsun
Cebin boş, gururun bol olsun
Biliyorum canım istiyor diye hiçbir şey yapamam
İnsanım çünkü insana, doğaya, hayvana kıyamam
Özgürlüğüm sensin ey insan, ey doğa seni yaşatabiliyorsam
Köleyimdir çıkarıma, kibrime, sana zarar verebiliyorsam
21.06.2011 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 21.6.2011 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirde kalmak güzeldi.
Değişik duygu ve düşüncelerin dizelere serpiştirilişi ,konulanan olayların/olguların Şair'in kontrolünde şiire monte edilişi güzeldi.
Kutluyorum Efendim.
Erdemle.
Sakın, sakın! Dünya cereyanları, hususan
siyaset cereyanları ve bilhâssa harice bakan
cereyanlar sizi tefrikaya atmasın.
Karşınızda ittihad etmiş dalalet fırkalarına
karşı sizi perişan etmesin! ALLAH İÇİN
SEVİLMELİ, ALLAH İÇİN BUĞZ EDİLMELİ
düstur-u Rahmanî yerine SİYASET İÇİN
SEVMELİ, SİYASET İÇİN BUĞZ ETMELİ
düstur-u şeytanî hükmederek, melek gibi
bir hakikat kardeşine adavet ve hannas gibi
bir siyaset arkadaşına muhabbet ve tarafdarlıkla
zulmüne rıza gösterip, cinayetine manen şerik
eylemesin.
Evet bu zamandaki siyaset, kalbleri ifsad edip,
asabî ruhları azab içinde bırakır. Selâmet-i kalb
ve istirahat-ı ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.
Evet, şimdi küre-i arzda herkes ya kalben, ya
ruhen, ya aklen, ya bedenen gelen musibetten
hissedarlıktan azab çekiyor, perişandır. Bilhâssa
ehl-i dalalet ve ehl-i gaflet, merhamet-i umumiye-i
İlahiyeden ve hikmet-i tâmme-i Sübhaniyeden
habersiz olduğundan, rikkat-i cinsiye sebebiyle
nev'-i beşerle alâkadar olduğundan kendi eleminden
başka nev'-i beşerin şimdiki elîm ve dehşetli elemleri
ile dahi müteellim olup azab çekiyor.DENİLMİŞTİR.
********************************************
Muhabbetle selam ve dua.
Bedri Tahir Adaklı
Şiirinizin finali çok anamlı, çok doğru ...
Bu finalin öncesi kişinin baktığı pencereden gördükleridir...
Ama final herkesin aynı an ve aynı pencereden bakıp görmesi gerekenlerdir...
Yüreğinize, kaleminize, emeğinize sağlık sayın Mehmet Çoban...
Kutluyorum...
TÜM YORUMLAR (7)