Caney Şiiri - Garib Garib

Garib Garib
28

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Caney


Söze yanlış kapıdan girmişim,kafam dağınık ,sözlerim yanlış anlaşılmasın Caney…
Yokluğunla olan savaşı yine kaybettim,
dilime dolup gelen kelimeler ağır yaralı…

Beni bırakıp gittiğin meydanda,sana söyleyeceğim nice sözleri bir bir feda ettim…
Sensizliği anlatacak bir harf bulabilmek için
Zihnimde çalmadığım kapı kalmadı…

Ve yine sustum ,sessizim, ve yine sensiz…
Gelip geçtiğin yollara, kurduğum masum pusulara nedense her seferinde kendim düşüyorum…
Bir sis misali sönmeden bir diyerini yaktığım şu sigaranın dumanında ,senden bir iz ararken nicekez kaybolmuşluğum var…

Şu darbeci Gönlümden izin almadan içimde düzenlediğim nice yasaklı Eylemlerin var…
Duygularımı teker teker toplayıp ,
adını haykırarak yaptığım her yürüyüşte
gözlerime düşen ıslaklık biber gazından değil be Caney…
Belkide ikiye tek hasret ve hüzünle yaptığım her kavganın yenilgisindendir…

Son gidişindeki geride bıraktığının resmi…

Uzamış dağınık saç sakal ve bir çift baygın gözle, yıkılmak üzere olan bir beden…
Ve de, cevapsız kalan bir tek soru, NEDEN…?

Şu hayatımdan gidişinle içimde kopan fırtınadan ,yeni çıkmış hasarlı gemi gibi batmaya yüz tutmuş gönlümde, kurtara bildiğim tek şey AŞK’ın…

Bilmiyorum, attığın şu derin okyanus misali yalnızlığından ,boğulmadan kurtulup ,hangi karaya, hangi limana sığınayım…
Hangi Gönül kabul ederki bu dilsiz çenesi düşük adamı…

Olsun be Caney olsun…
Buda o hayel gözlerine hediyem olsun…

O kırık dökük sözlerden sana yine habersiz hediye getirdim…
Gidişinle yazmaya başladığım,garib aşk hikayesini geçenlerde bitirdim…
Sen okuya dur , ben yollara revan,
Seni bulmak için çıktığım her yolda ,
zaten kendimi kaybedip yitirdim…

Alacaklı gönül olunca, seni kaybetmenin bedelini henüz ödeyip bitirmiş değilim…
Kirası geçmiş ev sahibi gibi ,heran talep ederken seni benden…
Geride kalan cebimdeki sadece uzaklara dalarken yakacağım son tek cigara...
Kira demişken sizin oralarda kiralık aşk varmı…
Dün gönül hanemden kovuldum ,
çeketimi alıp çıkarken aşkını almayı unutmuşum…

Ne kadar tek dişli canavar gibi zalim olsada şu unutmak,
Bazen unutulmuşluğun yanında süt dökmüş kedi yavrusu gibi masum kalıyor…
Ben unutmadım,sen unuttunmu bilmiyorum,
kaçamak bakışlar altında sevişen o saf temiz duyguları….
Ve dahi yeni doğmuş bir kaç günlük bir bebeğin, hiç bir çiçekte olmuyan tarifsiz kokusu gibi,
o masum hislerin kokusu hala dimağımda…

Daha yoldan yeni gelen şu sözüde
Şura not düşeyim….
Her sevgi aşk doğurmaya gebedir,
Önemli olan onu düşürmeden içinde büyüte bilmek…be caney

Bu aşkın doğuşu , ne bebeğin, nede güneşin şarkdan doğuşuna benzer…

Bir taraftan üşütürken bir taraftan ateşli kor gibi yakar…
Biran kaybettim dersin ,bir köşe başından aniden karşına çıkar…
Sen gözlerini kaçırırsın ,o önüne gelip dalgın ,dalgın gözlerinin içine bakar …
İşte o an içrende ışığı görünmeyip,
sesi duyulmayan binlerce şimşek çakar…

Biliyorum şu kırık dökük sözler, Aşkın bir harfinin bile tarifini yapamazken, benim bu işe teşebbüsüm kırk küsür senelik çaylak aşık oluşumdandır belki…

Evet , hala okul dönüş yolunu gözleyen…
Hayellerinde seni düğünden önce kendine sözlüyen…
Taaa derinlerde bir yerde seni, için, için özleyen …o çaylak aşık hala benim...

Tükürülen bir yüz gibi, öfkeyle utangaçlığı aynı anda yaşamak ne tuhaf…
İyi tarafı ,utangaçlığım öfkeme mani olurken, kötü tarafı içe doğru patlayışlarımın yaptığı tahribatın manzarası,
atom bombası düşen memleket gibi…

Bazen gölnüme sataşıp ,söylenişlerimi dinle…
Hiç çekinme söyle yas türkülerini,
Bırak tel kopuk ,sazda kırık olsun…
Gül biraz Ey gönül asma suratını,
bırak için birazda buruk olsun…

Sen adım, adım ayrılıp gittiğin günden beri,
daha ben geri bir adım dahi atmadım
Bıraktığın yerde hala beklerken ,
belki geri dönüpte görmüyesin diye ,
kaşımı bile çatmadım…
Geri dönüş yolumu kaybetsemde, gittiğin yolun dönüşü olmadığını hiç hesaba katmadım …
Giderken üzerime attığın yalnızlık elbisesi ,
ne kadar eskisede hala çıkarıp atmadım… be Caney…

Okumak istersen öbür sayfada, sensiz hayata dair anlatışlarım var…
İstemeden düştüğüm bu ayrılık yolunda yalnız değilim, nice tanışlarım var…

Olurya, bir küçük masum çocuğun, yuttkuna yutkuna ağlayışındaki hüzün ve tatlılığı, bir arada görüp seyretmek istersen,
beni bırakıp gittiğin yere gelde, birde canlı yayından seyret…

Kaderin elinde sanki ipsis kukla gibiyim…
Hüzünlü oyunları güzel oynuyorumda,
Sevinçli ve sahte gülüşlü oyunları bir türlü oynamayı beceremiyorum…be Caney…

Oyunun sonunu sorma ,hala perde açılmadı,sadece provadayım…


Garib Garib
Kayıt Tarihi : 10.8.2024 23:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Garib Garib