Sen bizim umudumuz
Baharda açan dalımız
Güneşe giden yolumuzsun
Saçların Akdeniz kokulu
Soğuk bir İstanbul akşamında
Beni Kıbrıs’ımın sıcağına götüren yol
Üstüme üstüme geliyor
Bu ülkenin yeşili
Boğulmaktansa yeşillerde
Taşımanın yolu yok mu bunları
Kurak çorak ülkelerine
Odamdayım rahat güvende
Pencereye tırmanmış "günnasir"*
"Fitneler" onunla yarışıyor
Narlar kan rengi patladı patlayacak
Kulağımda kadın sesleri
Bir çığlık geldi Küba'dan
Kuşun kanadına bağlanmış kalbim
Kuş nereye
Ben oraya
İsterse yeşilden maviye
İsterse Asya'dan Avrupa'ya
Gözü kara olsam da
Gözlerinin karası boğuyor beni
Diyorum ki
Kurtulmak başka bahara kalsın
Ben boğula durayım
Orta Çağ'ın bir görkemli yapısı
Lefkoşa'nın Selimiye Camisi
Ve onun sepserin avlusu
Oradan bir cenaze kalkıyor
Cemaati iki kişi
Ve diyor ki hoca
Yaşadın mı
Lefkoşa’da yaşayacaksın
Şöyle akşam serinliğini içine çekerek
Musalla Tabyası’nın
Bir dolanacaksın hisarda kafan dingin
Melteminde akşamın
Helmelenmiş mulihiyayı*gurtaracan**
Azısa ekşisi biraz daha sıkacan
Bir baş da soğan kestin mi yanına ya da acı biber
Gel keyfim gel
Kuzey Kore Amerika'ya meydan okumuş
İran füze fırlatacakmış
İlk defa sevinmedim
Buralara geldiğime
Uzun mu kaldım nedir
Ben başka diyarlarda
Yoksa
Bıraktıklarım mıdır
Naz uzak
Niyaz uzak
Sarp dağlar hiç yol vermez
Kavuruyor bu mevsim
Sevgiler geçit vermez
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!