Karda çocukluğu hatırlamak,
şimdi bak...
asıl problem kıymetini yaşamamak.
Kaç bahar geçti ömrümün üzerinden, kaç kış geçti karlar erirken, güneş kaç kere çevreledi dünyanın engin maviliğini kuşlar kaç kere kanat çırptı ben zamanın iplerini yakalayamamışken, insan kaç kere ölür yaşadığı kalbin odalarında ? Insan ölürken çığlık atar da duyulmaz mı dostlar bulvarının sokaklarında? Duyulmaz arkadaş, sayamazsın bu cihanın tekerrür ettiklerini, alamazsın bir dilsizden gerçeklerin cevabını, konuşanların elindedir yalanlar atlası istesen de göremezsin hakikatlerin aslını. Ruhum hasta değildir benim doğrulara şifa ararken deli yaftası yedim. Ben yalanlara sustukça ezildim o yüzdendir ki insandan çok duygulara boyun eğendim. Fakat artık geçti, gerçekler acıdır ve inadına direndim, doğruların peşinden koşacağıma yalanların rengine serildim, gerçeklerle deliydim sahteliklerle gerçeğim, pis gülüşler altında yatan nefretin tuvaline ben de çizildim, bu saatten sonra sizi değil kendimi affettim.
zaman bir su gibi aktı geçti gözlerimin önünden
mevsim soğukluğuyla geldi kesti ellerimden
gece bir veba gibi tuttu bedenimden
şahit oldu dünya kurtarmak gelmedi içinden
evim beni kendi odasından kovdu
evet sevgili istediğin oldu, bak artık bir boşluktayım
ne sen beni görebiliyorsun ne de ben artık buradayım
yılmadan, sıkılmadan seni yazıp seni anlatıyorum kendime
sırf bir gün geldiğinde yabancı hissetme kendini kalbime
üzerimde soğumuş kan lekeleri, sırtımda sayısız caninin hançerden örme yara izleri
Ben ki ıslak ceketimin altında kurumaya çalışan kanatsız bir fısıltıydım kara geceleri
Apansız ayrılıklarla çevriliyken etrafım içimde korkunun dinmez çığlık sesleri
Meğer ne değerliymiş insan, kendisinde bulamasa bile sevilmeye değer yüreği
Ne gariptir ki açıklanamaz sayısız hatanın doğruluğuna kaptırmıştım kendimi
Yine günlerden bir gün özlem akşamıydı
Nice çiçekler soldu oysa vakit bahardı
Ne güneşler söndü yatağımda uyku haramdı
artık hiç bir sevgide gözüm kalmadı
ne bir güzel söze ne de sımsıcak ellere
içimde taşıdığım en ağır sevgilerin derdine
bir sigara yakıp oturur dururum bomboş sahillerde
ne isterdim bilmiyorum şu dünyanın çilesinde
Vakit artık çok geç...
Gidilmeliydi bu diyardan..
Sarmaşıklar bizi sarmadan.
Vakit artık çok geç...
Gidilmeliydi puslu duvardan..
O bizim üstümüze yığılmadan.
merhaba, bu mektubumu her kim dinliyor veya okuyorsa ona yazıyorum, bu sefer kaçmak yok, kendi düşüncelerimden bile kaçmayacağım devamını getireceğim cümlelerin. bunu yazarsam yanlış olur veya bunu söylersem yanlış anlaşılırım tedirginliği olmadan yazacağım, belki ilk belki de son mektubum olacak bu. aradan geçen 6 senenin ardında arkamda insanlardan daha ağır duygular bıraktım. güvensizliği, korkusuzluğu, heyecanı, merakı, saygıyı, anlamı, kalbimde sakladığım son aşkı, aklıma kazıdığım son şarkıyı, avuçlarımda tuttuğum tek inancı, aklına gelebilecek bütün insanlığımı kaybettim. içime sığdırdığım ve doldurdukça çiğerlerimi yırttığım üzüntüleri avazım çıktığınca bağırıyor veya ellerimin üstünü yaralı buluyorum içimde kalan tek şey sinirim oldu, nefretim, hırsım herkese en güzel duyguları verdim ve kendime bıraktığım son şey azabım oldu. her geçen gün daha da çok farkediyorum anlaşılmadığımı kendimi tam net anlatamadığımı, bu benim kusurum mu yoksa insanların bana karşı tahammül edemeyişlerinin vurdum duymazlığı mı ? insanlara derdini anlattığında veya onların derdine ortak olduğunda neden sonradan en bitiği ve en kıymetsizi olarak yaşamak zorunda kalıyoruz ? insanın acısı insanın korkusu başkalarının silahı olurken içime atıp susmanın ve kendimi savunmanın suçunu neden ömür boyu acı cezasıyla çekiyorum, inanın ben de bilmiyorum. kendimi bu durumdan kurtarmanın en kolay yolun içimdeki insanı öldürmek olduğu kanaatine dayanıyorum. ve şuna inanın ki bu size andım olsun son mektubum, hayatımda yer edinmiş bütün şairlerin sevgilerini bir valize koyuyorum, bildiğim bütün şiirlerden son kez vazgeçip bu sahtelikleri bir valize atıyorum, her bir cümlenin anlaşılmak umuduyla yazarken yazdıklarımın sadece beni bağlayacağı gerçeğiyle valizimi kapatıyorum ve belki de bir daha hiç bir zaman yazılarımda anlaşılmadığımın farkında olarak kağıtlara döktüğüm yazıları yakıp dumanını sigaramla dolduruyorum, elveda yeryüzündeki binlerce şaire, elveda duygularını kağıtlara yazmaktan başka çare bulamayan çelebilere, elveda şiirlere renk olmuş güzellere, elveda belki anlaşılırım umuduyla şiir yazan aşıklara, elveda dikkat çekerim hayaliyle kafiyelere sığınan divanelere. elveda elveda ellere veda elaya veda.
bir mavi gözlüden şikayetim var duyun halimi
elleriyle tutup saçlarıyla tutsak etti kalbimi
öldürdü teker teker içime attığım sevgimi
dalgalı denizde batmakta büyük bir gemi
beyoğlunun taştan yollarında oturmuş beklerim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!