Kapılar yine yüzüne kapandı İbiş’ in
Son sözler kapı koluna asılı kaldı
Eğdi başını yürüdü……
Çıkmaz sokaklara
Ardahan’dan yeni gelmişti
Dede tornuna,
Aklı bir karış havada derdi
Derdi, derdi kim dinlerdi
Dede öldü
Torun büyüdü
Yıllardan sonra sevgilisi
O bahar ülkesine gelecekti
İlk heyacanıydı sanki
Kalbi delice çarpıyordu
Varmak hayali güneşin toprağa düştüğü an gibi
Masa tahta,tabure tahta
Yer tahta,tavan tahta
Kumkapıdaki Agopun Meyhanesi
Orman kokuyor
Tahta pencereden bakıyorum denize
Gözlerinin derinliklerine düşüyor bakışlarım
Anlam denizinde boğuluyorum
Bağ bozumundan kalan üzüm renkli gözlerin
Şarap sunuyor
Sarhoşum şimdi
bu gece
gökteki yıldızları
dağıtmak istiyorum
mahalle bekçisine
nöbetci eczaneye
ambulansa
Bir gemi gider
İstanbul ardından
Ben ardından
Küskün haller yüklü biliyorum
Denizin dalgalarını gitmezliğimizle yarıyor gemi
Martılar manasız kanat çırpıyor her zamanki gibi
Bu halde gördükten sonra
Sustu kaldı bakışları
İndi göklerden yere yağmur damlası gibi
Eğdi başını,bir bilinmeze doğru yürüdü
Geçmişini avucunun içine aldı
Çocuk bir anasına baktı bir güneşe
Gözleri kamaştı
Korktu
Ağladı…
Koştu anasına sarıldı
Çöp dağını eşeliyor çocuk
Üstü kir, başı kir, torbası kir
Elleri çöpte,gözleri çöp de
Toplayan değilde,toplanacak gibi
Bulduğu kırık bisiklete biniyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!