Yine bir akşam vakti
Gitme kal yanımda.
Bir acı haber, elimde papatya
Bir iskemle soğuk duvarın yanında
Ölümle karşı karşıya tutulmuş koyu bir sohbet
Bak yüzüne yüzüne ölümün
Kalıplaşmıştı cümleler.
Katılaşmıştı insanlar.
Ve tek düzeydi hayatlar.
Betondan kafalarda birleşmişti düşünceler.
Evvel zaman içindeydi herkes,
Kalbur zaman içindeydi dünya...
Bir ilişkim var tanımında aşk yok
Yalnızlığın pençesinde bir yol
Devam etmesi ayrılmaktan da zor
Tutkularım kadar vazgeçilmez olsa da
Günahlarım kadar hür olmalı
Nedeni ortadaki sensiz bensiz tutku olmalı
Zincirin Hükmü
Ordaki,
Biz aynı dünyanın kölesiyiz.
Ve de aynı gücün esiri
Suyun, havanın, paranın bağımlısı
İnce bir çizgi var
Hayatla deniz arasında
Ufacık, incecik bir çizgi
Mesala denizinde soğuk suları var
Hayatın da…
Yani pek bir fark yok aralarında
02.01.2011 - 03.33
İstanbul’da gece vakti soğuğu hissediyorum
Kırmızı takkeli insanlarlayım
Havai fişeklerin uğultusunda
Yıldızlardan daha parlak Piyer Lotideyim.
Telefonlar kapalı!
Gözler baygın bu akşam…
Kırmızı şarabın tadı ağzımda,
Kapım ha çaldı ha çalacak.
Bir garip misafirim var bu akşam…
Gölgeler geçiti gibi senle ben!
Mesela hiç bir şey eskisi gibi olmayacak mesela!
Sen hastalandığında senden daha çok üzülecek,
Telefonda ismini görünce heyecanlanacak,
Her öpüşmeden sonra kalbi daha da hızlı atacak,
Gözlerine saatlerce bakıp…
Onlara gereken değeri verecek biri daha olmayacak mesela.
Sevgili Eski Sevgilim,
Karanlık odalarımın en küçüğünden yazıyorum mektubumu.En son içtiğim nargilenin sinmiş kokusu seni getirdi aklıma.O biraz çilek kokuyordu, senin teninde biraz çilekli gibi.Burnumdan aklıma girdi nargile kokusu, senin hatıraların ise indi beynimden gözlerime.İlk satırı göz yaşım sildi, kalemim geri yazdı.Sana mektup yazmak konusunda kararsızım belki mektubu hiç göndermeyeceğim ,belki de şimdi çıkıp nöbetçi postaneme yetişeceğim.
Sana öncelikle hava durumundan haber vereyim.Dün biraz güneşliydim, bugün aklıma geldin yağmur yağdı, şimdi hala aklımdasın biraz pusluyum.Bundan iki ay evvel, Fransız sokağından geçtim.Sen kahveyi çok seversin ya, hepsi sana kalsın diye kahve içmeden durdum bekledim.Karşıdan gelen şen şakrat iki üç insan vardı.Biri Kemal diğeri Murat’tı.Aralarında seni görememek beni üzdü tabiî ki de.Ben ki alışıktım o sokaktan pembe pardesülü, beyaz tenli kızın geçmesine.Derken kendimi konuşmaya dalmış buldum, bir yandan da tavla atıyoruz.Tavla bahane aslında biz öyle bir birimize dert yanıyoruz filan.Konu eski günlerden açıldı, ikinci paragrafta sen geldin Kemal’in aklına.Seni sordu görüşüyor musunuz dedi? Evet dedim.Yalancılığımdan bir şey kaybetmemişim öyle değil mi?
Sonu geldiğini bende biliyorum
Hasretin hasretim olacak
Burnumda kalan son kokun karanfilim.
Sen gündüzlere bensiz uyanacaksın
Ben geceleri hayalsiz kalacağım.
Kabataş ’a varıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!