Kocaman deniz yer değiştirdi kocaman gökyüzüyle
Bulutlar dalgalarla
Islığım göklerden yere doğru
Zamanı çalkalamak lazım şimdi
Rüzgar gülünü çivilemek duvarlara
Hakkım buralarda yaşama yabancı kalmak olmamalı
Bir umutsuzlukla bir kaygıyla belki bir sonbaharla birlikte
Evsemeyen berduşlar gibi yolum uzanmalı çöle.
Çok değişik gündemler yaratılabilir aslında
En gereksiz bilgileri atmakla başlamalı
Göz kırpmalardan sonra öldürülebilecek onca şey için
Bileklerdeki güç katı
Söz edilmemeli ayakdaşların olanaksızlıklarından
Konuşmak için yeni bahçelere gitmek
Ve hatmi çiçeklerini anlatacak başka sözcükler toplamak gerek
Zencefille bir güzel karıştırılmalı saatler
Bir parça uykusuzluk birkaç malt kokusu
Tepeler nasıl baskılar dereleri
Sevişmeleri ürperten çığlıkları
Yerden göklere fışkıran uğultuları
O çeyrek düşkünlük yok mu hangi peronda
Sa / bah/lar...Hırslı dürtülerin yönetilemeyişi
Daralan damarlardan olsa ne fayda
En baba soruların ortasında döllenir kaygı
Şaki olma vakti şimdi
On yıllardır bu saatlerde kuşanır esmer gövdeler
Dirsek temasının üstüne bir kova tuz ruhu
Yeniden toz duman etmek için artçıl depremler…
Kaç öpülmüşlükler sonrasında çekip gider sevgili
Bağışlanmak başka bir korkudur korkuyu törpüleyen
Dar yollar onların uzanışları uzanışların doğurduğu
Anlamlar…İçinde şarapnel sözcüğü geçen
Satır başları
Çandıya gergin tekme atış egzersizleri
Bu şiirin sahibesi sensin çünkü sana bağışlanmıştır
Ne saçma demek elde bir var’ı yırtmak faydasız
Taş üstüne taş koymamak gibi uzunca sus
Nerede başladıysa bu kavrayış
Günler geçmesin günler geçmesin
İhtilal çığrıları çoğaltır içteki kırılmaları ve kapanmış hendekleri
Dengelerin patlayacağı günlerden ol
Dağları ayağa kaldıran adamlardan kalma geri.
Aş kendini ne bileyim ilkin bir güneş ısmarla kendine örneğin
Sürüp gider bu sarsıntılar herkes kendi sakınmalarını arar durur
Bırak sultaniyegahı kulakları patlatılmak için dahi olsa
Her davul kendi dengini mutlaka arar bulur
dörteylülikibinondört
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 4.9.2014 09:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bulutlar dalgalarla
Islığım göklerden yere doğru
Zamanı çalkalamak lazım şimdi
Rüzgar gülünü çivilemek duvarlara
Her şey o kadar yer değiştirdi ki... Kocaman denizin gökyüzüyle yer değiştirmesi yer değiştiren her şeyi ima ediyordu sanki...
Hakkım buralarda yaşama yabancı kalmak olmamalı
Bir umutsuzlukla bir kaygıyla belki bir sonbaharla birlikte
Evsemeyen berduşlar gibi yolum uzanmalı çöle.
Yoo... Bir adım bile atmak yok... Gitmesi gerekenler gitmeli.Buralarda yaşama yabancı kalmayı aklından bile geçirmesin hiç kimse.
Gerek yok şiirin kalan kısmı için bölüm bölüm yazmaya. Şair diyeceğini demiş, yazacağını yazmış zaten.Uzak yarınlara taşınacak, tarihimizin bir bölümüne ışık tutacak, geçmişi mercek altına alan bir şiir.
Kutluyorum bu çok değerli şiiri için öğretmenimi yürekten..... Nicelerine.
Yine bir deryanın önüne geldim ve epeyce durup seyrine daldım.
Defalarca okudum bu güzel şiirinizi...
Şiirin deryasında ilerlerken okuyucu kendi rotasını belirler ancak bu şiirde rota çoktan çizilmiş ve varılacak menzil çoktan belirlenmiş üzerine bastıra bastıra işaretlenmiş.
Derin bir felsefi bilgeliğin yanı sıra, esrarını içinde gizleyen, sırlarla örtülü perdeyi bir ucundan aralayarak hem seyircileri uyaran hem de oyuncusuna uyarılarını dile gelen bir bilgeliğin hakimiyeti ağır basıyor...
Bu oyunun jönü konumundaki şahsiyetin ruh hali klinik tedavinin cevap alınamayacağı hallerdir ki bu şahıslara ben ruhları alzaymırlılar diyorum...
Değer yargılarından mahrum yüreğin üretkenliği yine değersizliğe çıkar. Erdem gönül işidir, yürek işidir ve bunlar var olduğunca insandır...
// Bırak sultaniyegahı kulakları patlatılmak için dahi olsa
Her davul kendi dengini mutlaka arar bulur //
Çok haklısınız aziz dostum Her davul dengini bulur...
Bu müstesna şiir için kutluyorum Necdet Bey Dostum. Saygılarımla...++
Şiiri defalarca okudum... Bazı dizelerini 'belleğimin ihanetinden' esirgemek için not aldım, koydum bir köşeye...
Salt bir şiir değil bu... 'Dokundurma', nasırlara basa basa 'ikaz', dersinden önce sınıf atlama hülyaları gören 'aykırılık' tutkunlarına ders...
Hayat, başlı başına bir okul değil mi 'düşe kalka...' Bir yanda 'düşürüp sonra kaldıracağım' diye bekleşenler, diğer yanda 'bir yanının eksikliğinden' sancılanıp, tutunacak dal arayanlar... Yani avcıyla avının serüveni...
Kavramlar, çeldirmeceler ne güne duruyor... 'Sadist ruhu mazoşizmle tatmin' nasıl bir çelişmedir acaba? Acıyla orgazm arasındaki ilişki midir?
Hastalıklı kişiliğin tedavi yerine kendi hastalığını, geçmişinde yaşadığı travmalarını tuzağına düşürdüğü bedenlerde sağaltması, kaç hasta katacaktır envanterine?
Böylesine aşağılık ilişkilerin süslenip, püslenmesi... Perdenin ardında kıvranan zayıflığın, perdenin öbür yanına 'ardında deryalardan bir cennet bulacaksın' gibi sunulması... Felsefe kaçağı sözcüklerle esrarengiz bir görüntü verilmesi 'klinik vakıa mıdır', yoksa pazarı olan 'modern köleler' yaratmak mıdır?
Sevgili Dost;
Ne güzel Atasözlerimiz var... Bilgelerden deyişler var... 'Kendi düşen ağlamaz' gibi...
İnsan, doyumsuzdur, kabul... Ama insan 'erdemli olduğunca insandır...'
Onurunu ayaklar altına aldırıp, sonra da ağlayıp sızlamanın adı neyse, iyi koymalı...
Sağlıklı, kıyaslayabilen, arzuları ile sorumlulukları arasında denge kurabilen kişi olmak başkadır; sapkın ve saplantılı biri olarak hem kendisini, hem de çevresini yıpratmak başkadır...
Tercih, kişiye aittir...
Unutulmamalı ki, av olduğu sürece, avcı da olacaktır... Vuran, vurduğunun çetelesini tutarak tedavi olurken; vurulan acısını 'ömre zarar' diyerek köşesine çekilecek, 'ezik bir yaşamı' kabullenecektir...
Teoriyi pratiğe indirgeyen ve kanımca uzun yıllar iz bırakacak, üzerinde çok konuşulacak bir şiir bu...
Adınla mütenasip şiir için kutluyorum Necdet...
TÜM YORUMLAR (3)