Ne kadar yazılmış şiir varsa
Tek tek toplayıp
Doldurdum ceplerime
Her şiiri
Ayrı renkte kurdelayla
Ayrı yıldızlara bağlayıp,
Her taraf karanlık, güneş ışığından yoksun
Birde o küf kokusu yokmu, burun direklerimi sızlatan
Seni görmeyeyim diye, etrafımda betondan duvarlar
Duvarlar gökle iç içe sevişir gibi; sen nerdesin
Yüzünü görmek istiyorum,
Gökyüzüne ulaşan beton duvarlar geliyor hayalime
Güller arasında yürürken
Taşlı yola saptım,
Güneş doğardı her günüme
Yağmur altında kaldım,
Yeminimi bozdum da, sevecek sandım,
Bir kez daha yanıldım
İki yıldız seç/ tim kendi(ne) me
Bir ip ger/ dim aralarına
Hem sallan/ dım
Hem yeryüzüne el salla/ dım
Yorul/ dum
at/ tım kendi(ni) mi bulutların üstüne
Bozulmuş dünyanın düzen çarkı
Diller susmuş, söylemez olmuş şarkı
Birde vicdansızlık eklenmiş üstüne
Sev diyorsun bana, nasıl seveyim
Doğruluk, dürüstlük kalmamış kimsede
Elma şekeri
elinden alınmış gibi,
elimden kayıp giden
sevdalardan yorgunum...
Bu yüzden, küçük kız çocuğu
edasında şaşkınlığım...
Merhabamız
emeklerken önümüzde,
sen koşmayı denedin...
bak, şimdi
her yerimiz yara bere içinde...
Biz oynarken çalıntı zamanlarda
aşkın oyununu,
Geniş zamanlara yayamadık
bak oyunun sonu...
(28.03.2008)
Hep yeşil ışık yandı, ayrılma vakitlerinde
Kavuşmaya koşarken kırmızı
Hep birşeyler eksik, hep birşeyler yarım
Baştan aşağı, virgül dolu hayatım...
(04.08.2008)
deneme