Gözlerine dolmak, ellerini tutmak vardı..
Sevmek vardı seni ve sevdiğini bilmek beni..
Her lehçede dua ettim olmadı..
Allah seni bana yazmadı..
Bir eylül sabahı,
Benden sevgimizden kaçtın.
Hadi beni sevmedin bunu
İstanbul’a nasıl yaptın?
Gittin, kayıtsız kalamadı bu şehir hasretine,
Bu yıl İstanbul’da sonbaharı sen başlattın..
Yedi yürek ikliminin en zemherisidir yaşadığım,
Şimdilerde hüküm süren, bulutlarımın en yüklüsüdür.
Sabır dinarlarımın sonuncusudur harcadığım.
Sırtımı verdiğim ağaç, ormanın en öksüzüdür..
Sevmek bir anafor, giderek küçülür halkalar,
Hasret fon olur insanın hayatına,
Bir kez düşerse yüreğine, kurtulamazsın bir daha..
...
Gün gelir sular durulur
Bir sessizliktir bir huzurdur çöker etrafa.
(Sana dost tavsiyesi “O demlere aldanma!)
Rüzgarında o latif lütfun hakim yıllardır;
Bir huzur miski… Bir tütsü… İşte şehr-i İstanbul!
Bu belde de solumak, elbet şükre şayandır.
Aşinan değilsem de; aşığınım İstanbul…
Surlarındır içimdeki mehteri coşturan
ilk kırgınlığım sana
ve her şey bu kırgınlığın bi uzantısı biliyorum
ne zaman gücensem bi simaya
ben aslında bi kez daha sana güceniyorum
yine de düşman olamıyorum hatırana
sevgin cemre cemre büyüyor içimde
Yüzsüz sevda yine geldi dayandı kapıma..
'Git' diyemedim ve geçti oturdu baş köşeme, tahtıma..
Hala boğulmaktayken sönen yangımın dumanında..
Yepyeni bir ateş saldım yüreğimin her karışına..
Her şeye aksetti taze alevin kızıllığı..
Hiç geçikmedi, yer etti bağrımda tanıdık bir sancı..
merhaba, cook cüzel siirleriniz var, umarim devamini getirirsiniz, kitabiniz varmi bilmiyorum ama cikarirsaniz muthis olur, basarilarinizin devamini dilerim, sevgiyle kalin, iyi günler..