Yakar mıydın sen de canın, Çanakkale harında!
Döker miydin asil kanın, hayatın baharında!
Ne akıl! Islanmak; kurşun, bomba ve şarapnel yağmurunda..
Ne mantık! Can taşımak cephelerden, insan kalburunda!
Terk mi ederdin vatan uğrunda anayı, atayı, yari!
Unutur muydun tam on iki yıl evlad-ı iyali!
Seçer miydin, gül kokulu bahar yerine kışı!
Işığa koşan pervane misali yar anadan kaçışı!
Şekersiz hoşaf mı, katıksız ekmek mi arardın!
Hangi ta’katle, dev gibi orduları yarardın!
Baş ağrısı, sıkıntı, dil yarasıyla mı bulut gibi karardın!
Düşün Allah aşkına! Yaraların hangisini sarardın?
İster miydin taş yastığı, toprak yorganı; yardan ırak!
Bir dön de diyar diyar dolaşan şu destana bak!
Çanakkale derler adına öksüz ve kimsesiz..
Bak yine! Kimsesizlerin kimsesi, niye sessiz!
Akıl mı yoktu, fikir mi durmuştu!
Onca aydınlık nesil alnından vurulmuştu.
Etten duvar örmüştü ufuklara, “Allah! ” diyerek
Yurda gönül vermiş binlerle cesur yürek…
Sevda demişti yavuklusu, bana seni gerek!
Belki! demişti, cephe yolcusu Arslan Yürek
Yola çıkıyordu Mehmet Çanakkale’ye, sevinerek…
Uğurluyordu gönlü yaşlı ana Mehmetçiği, gülerek…
Mehmetçiğin gözlerinde ne bir panik ne hiddet…
Bilirdi analar irfanıyla; mukadderdi şehadet…
Cesetle dolmuş siperler, cennet kokuyor…
Bilmeyenler dua; bilenler Kur’an okuyor…
Ne yağmur diniyor; ne yağmur gibi mermi, göklerde…
Bulunmaz Mehmet’teki gibi kanat üveyiklerde…
An geçmiyor uçuyor sonsuza Arslan Yürekler…
Kucaklıyor her birini, şefkatle gül yüzlü melekler…
Bilmiyor öldüğünü şehidim! Kilitlenmiş hedefe…
Bu ücretin! denilerek, sarılıyor bin katlı sedefe…
Ne dünyalık, ne makam var kara gözlerinde
Ne hıyanet, ne aldatma… Hile yok özlerinde…
Anadan, yardan, serden geçmişti, uğrunda vatanın…
Ne olur kulak ver sesine, sen de Şehit Ata’nın;
“Dünyalara değer benim için gözlerinin karası!
Unutma oğul! Derin olur Çanakkale yarası…”
(İstanbul BİLSEM Mart 2011)
Gürhan KurukayaKayıt Tarihi : 28.3.2011 14:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anasından ayrılan Mehmed’in, meleklerin kollarında son mekânına taşınışına kadar bütün merhaleler ayn’el yakin görürcesine anlatılmış.
Bu tarafta, şahadetin mukadder olduğunu bilerek evladını gönderen annenin tunçtan silueti beliriyor gözlerimizde.
Öbür tarafta, ölüm acılarından habersiz ölümler yaşanıyor.
Semada, ölümsüzler tebessümle bu mahşeri seyrediyor.
Şiirin muhtevası çok mükemmel.
Şekilde; Sayın Kurukaya’nın, şiiri hecenin sayısal kurallarına boğmamak adına mesnevi tarzındaki beyitlerini hece sayılarına bağlı kalmaksızın yazdığını düşünüyorum.
Yaşayarak, hissederek yazılmış derinlikli bir şiir.
Kutluyorum.
TÜM YORUMLAR (2)