Değerli öğretmen arkadaşlarım,
Sayın veliler,
Sevgili öğrenciler…
Uğrunda kan dökülmeyen toprak, vatan değildir.
Türk milleti, yüzyıllar boyunca hiçbir zaman, hiçbir şeyden korkmadan hürriyeti uğruna, namusu, şerefi uğruna, vatan dedikleri topraklar uğruna; hak için, Allah için, şehadet mertebesine ermek için, kılıca bedenini kalkan, kurşuna sinesini engel, gülleye göğsünü siper ederek canını vermekten, kanını dökmekten korkmamıştır.
Nice acılar görmüş, nice canlar toprakla kucaklaşmış, nice ruhlar şehitlik mertebesine erişmiştir. Acının, zulmün, zorluğun, cefanın, feryadın – figanın olduğu yerde mutluluğun, rahatın, huzurun, yaşamanın tadına varmak zordur.
Bütün bunlar, bir toprak parçasını vatan yapmanın bedeli, milletçe hür ve mutlu olmanın bedelidir.
Sevgili gençler!
Şimdi sizlere, geçmişten günümüze gelen, bugünden sonsuza kadar değerinden hiçbir şey kaybetmeden devam edecek olan birkaç veciz sözü hatırlatmak istiyorum.
Geçmiş zamanın derinliklerinden BİLGE KAĞAN şöyle sesleniyor:
“TÜRK MİLLETİ!
SENİ YOK ETMEK İÇİN VAR GÜÇLERİ İLE ÇABA HARCAYAN DÜŞMANLARINA ALDANIP YANILMAYASIN! ..”
Bilge Kağan’dan yaklaşık iki yüz elli yıl sonra, Anadolu’nun kapılarını Türklere açan ALPASLAN şöyle haykırıyor:
“SİZE ÖYLE BİR VATAN ALDIM Kİ, EBEDİYEN SİZİN OLACAKTIR! ..”
Alpaslan’dan dört yüz yıl sonra bir başka Türk büyüğü FATİH, sonsuz güven duygusuyla bakın ne diyor:
“ÜSTÜMÜZE KILIÇ ÇEKİLMEDİKÇE, ÜLKEMİZE GİRİLMEDİKÇE, TEBA’MA CEFA EDİLMEDİKÇE BİZDEN KİMSEYE ZARAR GELMEZ…”
Düne kadar Osmanlı’dan medet uman, aman dileyen, adalet isteyen Batı, gerçek yüzünü Çanakkale’de göstermiştir. Avustralya’dan Kanada’ya kadar, Hintlisi, yamyamı; canavarlaşan, canileşen, zalimleşen çehreleri; dilleri, derileri farklı kan içicileri, Türk milletini tarihin karanlıklarına gömmek için, vahşi duygularını tatmin etmek için Çanakkale’de birleşmişler, ölüm kusmuşlar.
“Ölüm indirmede gökler, ölüm püskürmede yer
O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Boşanır sırtlara, vadilere sağnak sağnak”
Bu korkunç tablo, medeniyet maskesini yüzüne geçirmiş 20. yüzyıl medenî(!) Avrupalının vahşetinin ve vahşiliğinin tablosudur. Onlara zevk veren tablo(!) …
Unutmuş olmalılar ki, bir ayağı kopan Mehmetçik diğer ayağıyla, bir kolu kopan diğer koluyla, vücudu parçalanan kafasıyla son nefesine kadar inançla, imanla vatanını koruyacak, Çanakkale’yi zalime vermeyecek, “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! ” dedirtecektir.
19 Şubat 1915’te başlayan, 1916 yılının ocak ayı başlarında sona eren bu faciada, yüz binlerle ifade edilen yetişkin Türk genci, Türk civanı şehit ve gazi olmuştur.
Bir bu kadar, hatta daha fazla düşman kaybı…
Sonuç mu?
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ! ..
Yüz binlerce Müslüman -Türk şehidinin yanında, ülkemizi işgale kalkışan yüz binlerce insan(!) kaybı…
20. yüz yıl medenî Avrupa’sının insanlık ayıbı…
Son olarak Atatürk’ten bir sözle konuşmamı bitirmek istiyorum.
“BU MEMLEKET TARİHTE TÜRK'TÜ, HALDE TÜRKTÜR VE EBEDİYEN TÜRK OLACAKTIR.”
Tarih bize gösterdi ki; “TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR.”
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ruhlarının şâd olması niyazıyla hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
Hikmet Çiftçi 2Kayıt Tarihi : 18.3.2017 12:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
* Uzun yıllar önce yaptığım konuşma metnidir.
mekanları cennet olsun tebrikler
mekanları cennet olsun tebrikler
TÜM YORUMLAR (3)