Çanakkale Ruhuyla Yeniden Dirilmek
Ben Abdullah oğlu Mehmet, Adana
Ben Mehmet oğlu Ali, Adıyaman
Ben Süleyman oğlu Osman, Afyon
Ben Cuma han oğlu Ali, Afganistan
Ben Zeynel oğlu Meşhed, Azerbaycan
Ben Mehmet oğlu Ömer, Ağrı
Ben Esat oğlu Mahmut, Akka (Filistin)
Ben Yusuf oğlu Hasan, Aksaray
Ben Aşir oğlu Osman, Ankara
Ben Raif oğlu İsmail, Amasya
Ben Durmuş oğlu Veli, Antakya
Ey şehit!
Selam sana
Yedi iklim, dört köşeden selam sana!
Senin için dua makamındayım
Gözlerime rengin ile dolsa na
Kum Kale’de şarapnele tutunan yiğit
Süngü bayırında korkuları aşansın
Sen ki; Kanlı dereden kaldırırken başını
Çocuklar; her gün seni kuşansın
Kımıldasın yerinden biz oturan ölüler
Kulağımıza değsin Allah’u Ekber nidaları
Titresin bedenlerimiz, yankı dağları aşsın
Yeniden konuşmaya başlasın susanlar
Yitirdiğimiz kahramanlar ruhumuzda dolaşsın
Ben İbrahim oğlu Dursun, Artvin
Ben İsmail oğlu Halil, Aydın
Ben Hüseyin oğlu Abdurrahman, Bağdat (Irak)
Ben Ahmet oğlu Timur, Balıkesir
Ben Osman oğlu İlyas, Bartın
Ben İshak oğlu Sabit, Batum (Gürcistan)
Ben Recep oğlu Halim, Bayburt
Ben Abdusselam oğlu Abdulnihat, Beni Saab (Filistin)
Ben Abbas oğlu Davut, Beyrut (Lübnan)
Ben Halil oğlu Osman, Bilecik
Ben Ebubekir oğlu Belmo, Bingazi (Libya)
Ey şehit!
Selam sana
Sabahı yudum yudum içmeye geldik
Güneşin seninle gülümser gözleri
Sırat köprüsünden geçmeye geldik
Zığındere sırtlarında bir başkadır çiçekler
Seddülbahir besmeledir kurtulmaya nazardan
Bomba sırtı şehadettir
Kevser ırmağından akan
Belir ufkumuzda
Solgun bahçelerimizi sar kanatlarınla
Ak alınlı yiğitler, kokunu sürünsünler
Coşkulu akınlarını getir evimize
Mazlumun hakkı için zalime görünsünler
Ben Mehmet oğlu Saim, Bulgaristan
Ben Hüseyin oğlu Süleyman, Bingöl
Ben Selim oğlu Şaban, Bitlis
Ben Mehmet oğlu Raşit, Bolu
Ben Hayrullah oğlu Mürsel, Burdur
Ben Hasan oğlu Tahir, Bursa
Ben İsmail oğlu Hüseyin, Çanakkale
Ben Ali oğlu Hasan, Çankırı
Ben Arif oğlu Süleyman, Çorum
Ben Feyzullah oğlu Şükrü, Debre (Makedonya)
Ben Durmuş oğlu Gaffar, Dedeağaç (Yunanistan)
Ey şehit!
Selam sana
Gül burcunun sancağısın, dalgalan
Asır oldu merhem tutmaz yaram var
Gözyaşımdır kuytulara boşalan
Namazgâh tabyasında âminler sırılsıklam
Conkbayırında metfun yitirilen umutlar
Aytepe'de hilalin var olma savaşısın
Kitre mevzilerinde alevlenir bulutlar
Kan kusuyor meczuplar sokaklara
Hasret iklimisin kışların, yüklendim seni
Çekin yorganını üstüne gözlerinin
Filizlensin ulu çınar köklerinden
Gözlerine hicap duyuyor zemin
Ben Dede oğlu Ahmet, Denizli
Ben Adil oğlu Osman, Dimetoka (Yunanistan)
Ben Abdülhamit oğlu Nergis, Deyrizor (Suriye)
Ben Cemal oğlu Bayram, Diyarbakır
Ben Osman oğlu İdris, Düzce
Ben Emin oğlu Hüseyin, Edirne
Ben Ali oğlu Hamza, Elazığ
Ben Yüzbaşı İsmail Hakkı, Elbasan (Arnavutluk)
Ben Hüseyin oğlu Seyyid, Erzincan
Ben Rıza oğlu Durak, Erzurum
Ben Mehmet oğlu Abdulhayr, Eskişehir
Ey şehit!
Selam sana
Köşemde, bucağımda heybetiyle yatan er
Devlerin gürültüsü gömülürken sulara
Istırabın diner mi? Dünyaları yutan yer
Bir mermi nefesini tüketirken sularda
Koca Seyit tattırıyor eski yenilgileri
Bir mermi ölümsüzlük şerbetini sunar da
Sayısız yıldız kayar, geçiyor gölgeleri
Kirli savaş, zehrini kusarken namlulardan
Kan tutuyor gökleri, yanıyor deniz, kara
Nasıl bir kıyamettir, sormalı martılardan?
Kâh bir zelzele san ki; fokurdayan yanardağ
Çığlıklar derinlerden, divane her bir kare
Ben Faris oğlu Haşim, Eski Zağra (Bulgaristan)
Ben Şerif oğlu Ali rıza, Filibe (Bulgaristan)
Ben Abdülmennan oğlu Ahmet, Gazze (Filistin)
Ben Mehmet oğlu Veli, Giresun
Ben Zihni oğlu Aziz, Girit (Yunanistan)
Ben Sadık oğlu Sadeddin, Gümülcine (Yunanistan)
Ben Zeynel oğlun Hasan, Gümüşhane
Ben Ragıp oğlu Mustafa, Halep (Suriye)
Ben Akil oğlu Süleyman, Halilurrahman (Filistin)
Ben Ahmet oğlu Misbah, Hama (Suriye)
Ben Eşhadi oğlu Said, Hayfa (Filistin)
Ey şehit!
Selam sana
Sabrını muştulayıp yola koyulan emek
Birer birer tırmandılar yokuşu
Bize düşen yollarında beklemek
Gelibolu yorgun şimdi, nefesinde hüzün var
Kiremitlik, aşinadır öfke patlamasına
Bin yıllık ihtişamın yüküne omuz veren
57. Alay, yer, gök girer yasına
Cennet kapılarının nöbetini tutandır
Korkusuz bir sığınak
Elif duruşlu adam, künyesi: Anadolu
Çürümüş bedenime damıt eczalarını
Hak emrine Ram olan, vatanım senle dolu
Ben Esat oğlu Raşit, Hicaz
Ben İbiş oğlu Ahmet, Isparta
Ben Sabri oğlu Ömer, İstanbul
Ben Halil oğlu Vehbi, İşkodra (Arnavutluk)
Ben Hazma oğlu Süleyman, İzmir
Ben Hurşit oğlu Abdülhamit, Kalkandelen (Makedonya)
Ben Hüseyin oğlu Veysel, Kahramanmaraş
Ben Turan oğlu İbrahim, Karabük
Ben Recep oğlu Hasan, Karaman
Ben Abdurrahman oğlu Ahmet, Kars
Ben İsmet oğlu Ali, Kastamonu
Ey şehit!
Selam sana
Heyben dolu, açlığımla ırmağından doyarım
Kınalandın anaların eliyle
Ilık esen rüzgârlardan efganını duyarım
Ezineli Yahya Çavuş keskindir bakışları
Ertuğrul tabyasının direnişi destandır
Arı burnunda düşman sonuçsuz kalkışları
Yeşil Sırt, Kaya Tepe, kor değil; gülistandır
Gücüne böbürlenen zavallı yedi düvel
Vampir dikenlerini dökerken bayırlara
Sessiz bir volkan durur karşısında, bilemez
Deniz ve karada mağrur kahkahaları
Ülkemin en sefili esarete gülemez
Ben Hasan oğlu Şakir, Kayseri
Ben Hasan oğlu Abdullah, Kıbrıs
Ben Zeynel oğlu Veli, Kırıkkale
Ben İbrahim oğlu Faik, Kırım (Ukrayna)
Ben Ahmet oğlu Yakup, Kırklareli
Ben Mevlit oğlu Mikdat, Kırşehir
Ben Ali oğlu Vakkas, Kilis
Ben İzzet oğlu Mehmet, Kocaeli
Ben Bekir oğlu Osman, Konya
Ben Hüseyin oğlu Davut, Kudüs (Filistin)
Ben İsa oğlu Mehmet, Kütahya
Ey şehit!
Selam sana
Çatlayan dudakların susuzluğuna inat
Kuşları, ağaçları, taşları ağlatırken
Köşesinde ağrıyor sensiz mülkümüz, heyhat!
Çanakkale bir ümmet, ihtişamlı ve dimdik
Bütün haramzadeler salyasın akıtırken
Kanlı Sırt, cenk türküsü, halka kurduk, sevindik
Yutulan her bir lokma boğazlarında diken
Her gün gökle ağlaşan, karaya vuran benim
Yollar çile, ısırgan
Hastalandım yeniden, kapında duran benim
İki büklüm bir diyar, her yanı kıpkızıl kan
Gözlerinden akan
Ben Abdülhamit oğlu Muhiddin, Lazkiye (Suriye)
Ben Vakkas oğlu Osman, Malatya
Ben Selim oğlu Eşref, Manastır (Makedonya)
Ben Ali oğlu Eyüp, Manisa
Ben Mehmet oğlu Musa, Mardin
Ben Emin oğlu Ahmet, Mekke
Ben Dursun oğlu Veli, Mersin
Ben İbrahim oğlu Efendi, Mısır
Ben Hasan oğlu Ahmet, Midilli (Yunanistan)
Ben Tevfik oğlu Arif, Muğla
Ben Vahit oğlu Mustafa, Musul (Irak)
Ey şehit!
Selam sana
Lanetlenmiş sürgünlerdir yollarımızda, mahşer
Merhametin göklerinden yağ üstümüze
Acı biriktiren coğrafyamdan kaybolsun şer
Soğanlı derede gece ansızın
Bu gelen atlılar hangi seferden?
Nusret’ini kucaklarken denizin
Ayakta olanı düşürür ferden
Kalbimin mahremiyetiyle yazarken seni
Mayalansın göğsümüzde gül şarkısı
Hüzünlerdir gurbetime doğrulan
Bir nefer, bir kitap, birde sen varsın
Nam yurdumun toprağıyla yoğrulan
Ben Eşrak oğlu Murat, Muş
Ben Hızır oğlu Hamedan, Nablus (Filistin)
Ben Çakır oğlu Mehmet, Nevşehir
Ben Emin oğlu Abidin, Niğde
Ben Şükrü oğlu Seyyid Bilal, Ordu
Ben Hüseyin oğlu Bekir, Osmaniye
Ben Ahmet oğlu Cafer, Prizren (Kosova)
Ben Sait oğlu Mehmet, Rize
Ben Rıfat oğlu Ramiz, Romanya
Ben Mahmut oğlu Hamit, Ruscuk (Bulgaristan)
Ben Hasan oğlun Kadem, Sakarya
Ey şehit!
Selam sana
Tarihin sayfaları şerefyab olur senle
Bahtına göz dikenler pişmanlığa bürünsün
Huriler tahtın bekler bin bir çeşit desenle
Teke koyu, Alçı tepe cehennemin kapısı
Göklerinden boşalan mermi sağanağıdır
Keçi dere muhkem mevki, yaratanın yapısı
Yamaçlarında biten yalnızlığın adıdır
Yağız atlı süvari ufkumuzu terk etmiş
Beş vakit kanat çırpar üstünde kelebekler
Rüyalar karabasan
Hudutları geçilmiş sevdamızın
O, eşsiz kaynağından tan yerine boşalsan
Ben Hurşit oğlu Hüseyin, Samsun
Ben Galip oğlu Edip, Sana (Yemen)
Ben İbrahim oğlu Yakup, Saray Bosna (Bosna Hersek)
Ben Maruf oğlu Muhlis, Sayda (Lübnan)
Ben İbrahim oğlu Kazım, Selanik (Yunanistan)
Ben Sait oğlu Selman, Siirt
Ben Ali oğlu Hüseyin Sabri, Silistre (Bulgaristan)
Ben Rıza oğlu Bilal, Sinop
Ben Eşref oğlu Bahri Siroz adası (Yunanistan)
Ben Sıddık Oğlu Ahmet, Sivas
Ben Maruf oğlu Maruf Süleymaniye (Irak)
Ey şehit!
Selam sana
Maziden gelen haber, uygarlığım zaferi
Besle kurak çölümü aşk gelsin ötelerden
Umudumun can suyu, vefanın örnek eri
Kilit bahir, Kırmızı sırt, amansız bir yürüyüş
Bütün yılan, çıyanlar toprağını terk eder
Maveradan süzülüş, ilahi sonsuz görüş
Garbın kapılarını çalıyor şimdi keder
Dalalet mahkûmuyum ey evladı Fatiha’n!
Aç gözümü
Benliğimi kaybettim, sana yakın ve uzak
Yumuşak bir el olup değsen yüzüme
Fersiz kalan bedenimden kaybolsun tuzak
Ben Faris oğlu Muhammed, Şam (Suriye)
Ben Abdi oğlu Esat, Şanlıurfa
Ben Hasan oğlu Şuayb, Şumnu (Bulgaristan)
Ben Ramazan oğlu Mahmut, Tarsus
Ben Ali oğlu Mehdi, Tebriz (İran)
Ben Ali oğlu Rasim, Tekirdağ
Ben Naim oğlu Hakkı, Trablusgarp (Libya)
Ben Mehmet oğlu Enis, Trablusşam (Lübnan)
Ben Hasan oğlu Doğan, Trabzon
Ben Mehmet oğlu Hafız, Tunceli
Ey şehit!
Selam sana
Ruhumun sokaklarını aydınlatan kandilsin
Gözyaşını silmeli mecnunlar sonsuza dek
Şen olsun kimsesizler, çağırın gülümsesin
Kereviz dere imrendiren kahraman
Taşlı tepe soyluluğun adıdır
Sımsıkı sarılarak düşmana vermez aman
Tekbirlerin semaya yükselen muradıdır
Kanayan kitaplardır, dervişler ağlamaklı
Buruk bir tesellidir asil hıçkırıkları
Sığındım gölgesine, kırmızıya boyandım
Cürmüm büyük ey şehit!
Tufanlar bitti sandım
Ben Mebruk oğlu Sadık, Tunus
Ben Abdullah oğlu Musa, Uşak
Ben Yaşar oğlu Eyüp, Üsküp (Kosova)
Ben Hurşit oğlu Ali, Van
Ben Vehbi oğlu Hamis, Yafa (Filistin)
Ben Ziver oğlu İbrahim, Yalova
Ben Hasip oğlu Şevki, Yanya (Yunanistan)
Ben İrfan oğlu Tahir, Yozgat
Ben Ali oğlu Bayram, Zonguldak
Ey şehit!
Selam sana
Yedi iklim, dört köşeden selam sana
Sonbaharın uğradığı ülkeme
Makamından yedi beyza dokunsana
Ey şehit!
Selam sana
Tükenmeden menzilini yakın et
Bahadırlar çağı olsun yeniden
Meşale yak, yolunu bulsun yiğit
Ey şehit!
Selam sana
Selam sana
Ey şehit!
Kayıt Tarihi : 12.11.2014 11:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!