Yaşadıklarına şükür ettiler imanla dua ettiler,
Yaraları kabuk bağlayınca daha fazla beklemediler,
Biz imanız, biz namusuz,biz Vatanız dediler,
Ne korktular makineli tüfeğin dehşetinden ne geri çekildiler,
Sanki şehit düşenler tekrar tekrar dirildiler,
Ne gündüzler belliydi artık ne de uzun geceler,
Arka arkaya dolup dolup boşalırken siperler,
Hücuma kalktığı anda tek tek düşerken neferler,
Allah Allah nidalarıyla başlarken o son sefer,
Kendi cenaze namazlarını kılanlar idiler.
Allah'a kavuşacaklarını nereden de bildiler,
Kıyafetlerini yıkadılar yaradana yöneldiler,
Kur-an'ı okudu okumayı bilenler,
Dua ettiler sonra yüzbinlerce gönüller ve diller,
Alınmışken o park nur vücutlara abdestler,
Biliyorlardı artık bunlar son demler son nefesler,
Abdestli imanlı hücuma kalkarak hakka koşanlar idiler,
Düşmanın karşısında korkusuzca koşanlar idiler,
Bir dünya ordusunun gücünü aşanlar idiler,
Bir vatanın ana rahminde huzurla yatanlar idiler.
Hatırlarken gine bir onsekiz mart 'ta
Hatırlanmak unutulmuşlara mahsustur hâşâ
İşlenirken o kahramanlar halkın kalbine unutulmamacasına,
Kıyamete kadar bu toprakların sahibi olacak olanlar idiler.
Bir asır sonra sesleniyorum şanlı atalarıma,
Siz nasıl can verdiyseniz bu aziz vatan uğruna,
Vatan size minnettardır yazmışız bunu aziz toprağa,
Bizde canımız pahasına koruyacağız ant içtik bayrağa,
Onlar Çanakkale geçilmez diyenler dedirtenler idiler.
Sırtında taşırken yaralıyı düşman siperlerine kadar,
Bir düşman nasıl dost olabilirdi düşmanlarına bu kadar,
Yürek vardı ki o yiğitlerde koca bir cihan kadar,
Savaştığı düşmanına dost olabilenler idiler,
Nefes bile almıyordu sıhhiye çadırında hemşireler,
Ne sağlam ayaklar vardı ne bacaklar nede eller,
Nasıl dayanıyordu tabipler sızlarken göğüslerinde yürekler,
Evlâdı ağır yaralı,öleceğini bilip gölge bir tenhaya gönderen,
Ancak işi bitince evladının ölüsüyle karşılaşıp selam veren,
Şanlı kudretli ve de parçalanmış yürekli tabip babalar idiler.
Şahadete kavuşmak için adeta yarışan,
Birbirlerinin anılarını ve sırlarını paylaşan,
Ve birbirlerini kendilerine öz kardeş sayan,
Sonsuza dek omuz omuza koyun koyuna yatan,
Ahmet idiler,Ali idiler,Hüseyin idiler,Ömer idiler, Mehmet idiler.
Onlar ataları ile iftihar ettiler ,torunları onlar ile iftihar edecekler.
Parmağının koptuğunu fark etmeyen Yusuf çavuş ne der,
Neden patlamaz acep bu gavur icadı tüfekler,
Çavuşuna parmağının koptuğunu söylese de bir er,
Kopmuş parmakla seli yele katanlar idiler,
Siperlerde yankılanırdı hani akşamları o yanık türküler,
Sözlerini anlamayan düşmanlar bile o sesi sevdayla dinler,
Sesi duyulmayınca o türkünün sonraki geceler,
Düşmanı üzüp dize getiren yanık sesli Anadolu idiler.
Çanakkale geçilmez dediler geçirmediler,
Düşmanın önünden bir an geri çekilmediler,
Belkide komutanlarının tarihi sözleri idiler,
"Gidiyorlar, geçemediler, geçemeyecekler."
Anadolu idiler, Irak idiler, Yemen idiler, Rumeli idiler, Kafkas idiler, Balkan idiler,
Alevi idiler, Suni idiler, Şii idiler, Şafi idiler, Hanefi idiler,
Şark idiler, garp idiler,
Anadolu idiler, millet idiler,
Çanakkale idiler geçilmediler.
Yaşarcan Ürkmez 2
Kayıt Tarihi : 11.3.2018 01:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!