İşte o günden beri,
Ne zaman Seddülbahir yollarında dolaşsam,
'Bu sisli tepelerin, gölgeli vadilerin,
Birinde İbrahimin kemikleri var' derim.
Orada yatar beraber,
Namsız nişansız erler..
Gözümde tüter hala,
O savaş dumanları..
Çınlar kulaklarımda,
Hucum borazanları..
Katırların çektiği top arabalarından,
Ne tekerlek, ne de nal izleri kalmış bugün..
Şimdi artık o yangın günlerinden eser yok!
Çanakkale suları, huzura dalmış bugün..
Böyle bir çatışmanın bin öyküsü olur da,
Destanlaşıp söylenir, elbet asırlar boyu.
Ama şehit sır vermez, uyur Arıburnunda.
Sessiz şahitleridir, Kumkale, Morto Koyu..
O tepelerde hala yankılar kalmış gibi,
Ejder ağzı lav kusan batarya seslerinden.
Avcı taburlarından şarkılar kalmış gibi..
Saçımı dağıtan yel, şehit nefeslerinden..
Canlanır hatıramda cephedeki erlerim..
Kavgadan arta kalmak bir suç gibi gelir de,
Hasret büyür içimde, ben de karışsam derim,
Artık aralarına, kaybolmuş bir siperde..
Genzimi hala barut dumanları kavurur.
Eski marşlar çalınır rüzgarların sesinde..
Bulutların ardından sisli ışıklar vurur,
Zafer Abidesi'ne Hisarlık tepesinde...
Kayıt Tarihi : 5.2.2003 17:30:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!