Derdimize derman oldu
Gönüllere sultan oldu
Bedenimizde can oldu
Dost bağında açar Yunus
Aşka bandı heceleri
Nurlandırdı geceleri
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Sayın Hocam.
Bu şiiri 2006 yılında çıkarmayı düşündüğüm, dizgisi devam edem 'GÖNÜL DİLİYLE YUNUS VE KARAMAN' İsimli kitaba almayı düşünüyorum. Ne dersin. İnşallah başarabilirsem bir adet gönderirim. Bir çok usta şairin, ozanın, aşıklarımızın Yunus ve Karaman hakkında yazdıkları şiirleri-destüanları bir kitap halinde toplammayı düşünüyorum. Karamanda 13 Mayısta kutlanan Türk Dil Bayramı ve Yunus Emreyi anma etkinliklerine yetişecek inşallah. Allah'ım ilhamınızı arttırsın.
buram buram gül kokan şiir bahçenizde dolaşmak öylesine güzel ki. bu güzel şiirlerin gölgelerinde ben şimdi şebnemler büyütmezmiyim. saygılarımla orhan demirtaş
Yunus'un şiirleri gibi olmuş hocam. Yüreğinz dert görmesin. Saygılar
bu güzel şiire Yunusun bir şiiri ile katılmak isterim tebrikler Nihat bey..:)
EVVEL BENEM AHİR BENEM
Evvel benem ahir benem
Canlara can olan benem
Azıp yolda kalmışlara
Hazır medet eden benem
Bir karara tuttum karar
Benim sırrıma kim erer
Gözsüz beni nerde görer
Gönüllere giren benem
Kün deminde nazar eden
Bir nazarda dünya düzen
Kudretinden han döşeyip
Aşka bünyad olan benem
Düz döşedim bu yerleri
Baskı kodum bu dağları
Sayvan gerdim bu gökleri
Yeri sonra düren benem
Halk içinde dirlik düzen
Dört kitabı doğru yazan
Ak üstüne kara dizen
Ol yazdığı Kur'an benem
Dost ile birliğe yeten
Buyruğu neyise tutan
Mülk eyleyip dünya düzen
O bahçıvan hemen benem
Ben bu yere buyuracak
Yeryüzüne gün vuracak
Ulu deniz mevc urucak
Gemiye yol bulan benem
Diller damaklar şaşıran
Aşk kazanın taşıran
Hamza'yı Kaf'tan aşıran
O ağulu yılan benem
Yunus değil bunu diyen
Kendiliğidir söyleyen
Mutlak kâfir inanmayan
Evvel ahir zaman benem
YUNUS EMRE
Bir dakika.
Her şey güzel de. Öğretmenin kültürel değerleri tek yönlü olursa yandık. Her yönlü küresel değerleri, evrensel rüzgarları da yakalayarak estirmelidir. Kimi sadece vatan millet din iman diyor, kimi sadece çağdaşlık, yenilik diyor kutuplaşma yapıyor.Kendi alanında edindiği, geliştirdiği değerlerle yetiniyor. Burada söylenilenler güzel. Tamam. Fakat öğrenciler tek yönlü kültürle, edebi değerlerle işleniyorsa büyük eksiklik var demektir.
En iyi dileklerimle.
Yunus'un ruhu şad olmuştur. Gönlünüze sağlık.
Kabiliyetinize sağlık.
YUNUS EMRE’DE HOCA(ÖĞRETMEN) SEVGİSİ
M.NİHAT MALKOÇ
Dünyanın en zor ve en zevkli mesleği öğretmenliktir.Zordur,çünkü yüzlerce insanla hemhâl olmak gerekir.Zevklidir,çünkü hepsi birbirinden farklı dünyalarla içiçe yaşama imkânı hasıl oluyor.Öğretmenin asıl görevi ,elinin altındakilere ansiklopedik bilgiler vermek değildir.Onlara herşeyden evvel sevgiyi ,doğruluğu güveni,çalışmayı ve hoşgörüyü öğretmeliyiz.Kitle iletişim araçları olabildiğince yaygınlaşmış.Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay…Böyle bir ortamda öğretmene daha farklı görevler düşüyor. İyi bir öğretmen,öğrencisini,kabiliyetleri doğrultusunda yönlendirir.Ona rehberlik yapar.Bilgiye ulaşmanın yollarını öğretir.
Öğrencilerin manevî dünyaları,maddî dünyalarından önemlidir.Muteber olan , bilgili insandan çok ,düşünen insan yetiştirmektir.Soran ve sorgulayan bir nesil yetiştirmek zorundayız.Kuru bilgileri ezberlemek ve ezberletmek artık marifet olarak görülmemektedir.Üreten ve yorumlayan insanlar,bu çağın hakimi olacaklardır.
Kişi öncelikle öğrenmeli,ardından öğrendiklerini geniş kitlelere aktarmalıdır.Nitekim Peygamberimize göre: “Sadakanın en efdali,müslim kişinin ilim öğrenip,müslüman kardeşine öğretmesidir.”Bildiğini başkalarına öğretmeyenler,kitapları sırtında taşıyan eşek gibidir.Çünkü o bilgilerin ne kendine,ne de başkalarına hayrı yoktur.Bilginin sadakası onu başkalarına öğretmektir.İlimde kıskançlığa ve tamahkârlığa yer yoktur.Öğrettiklerimiz hak ve hakikat olmalıdır.İnsanların hidayetine vesile olmaktan daha büyük bir bahtiyarlık düşünülemez.Şu hadisler ilim öğretmenin önemine işaret etmektedir: “Öldükten sonra kişiye amelinden ve hasenatından ulaşan şey,öğretip neşrettiği ilimle,geride bıraktığı salih evlâttır…Allah,melekler,arz ve semada bulunan her şey yuvasındaki karıncaya,denizdeki balığa varıncaya kadar (bütün canlılar) halka hayır öğreten muallime dua ederler.”
Bilindiği gibi Yunus Emre’nin manevî feyizlerle dolup taşmasında hocası Tapduk Emre’nin rolü çok büyüktür.Tapduk Emre’nin müridi olmuştur ömrü boyunca…Gerçek kişiliğini bu veli şahsın manevî tasarrufu altına girdikten sonra bulmuştur.Yunus,Tapduk Emre’nin şahsında bütün hocalara büyük bir sevgiyle ve aşkla bağlanmıştır.Fakat o,hocayı geniş mânâlarda ele almaktadır.Ona göre hoca,Allah’ın âlim sıfatıdır.Bunu şu beyitlerden de anlıyoruz:
“Resul agdı Miraç’a nazar eyledi Hace
Görün görün kim niçe vasfını dervişerin
Başuma dikeler hece ne irte bilen ne gice
Âlemler ümidi Hace sana ferman olam bir gün”
Yunus’a göre Peygamberimiz de bir hocadır.Çünkü İslâm dininin emir ve yasaklarını Cebrail vasıtasıyla Allah’tan alarak ümmetine öğretmiştir.Bunu şu beyitte ifade etmektedir:
“Muhammed’e bir gice Çalap’dan indi Burak
Cebrail eydür Hacem Miraç’a kıgurdı Hak”
Yine o,hocayı Mürşid-i Kâmil olarak da vasıflandırmaktadır.Hatta bu mânâda kullandığı beyitlerin sayısı diğerlerine göre daha fazladır:
“Hocanın talibi çokdur hiç bundan kemteri yokdur
Şunun kim mürşidi Hak’dur uymaz nasun allerine”
“Dilerem fazlundan ayurmayasun
Hocam senden özge sevmezem ayruk”
O son olarak hocalara şu tavsiyede bulunmaktadır.Bu tavsiye onun gerçek kimliğini de,niyetini de bize açıkça göstermektedir:
“Yunus Emre dir hoca gerekse var bin hacca
Hepsinden iyice bir gönüle girmekdür.”
e-mektup: [email protected]
AŞK BAĞININ BÜLBÜLÜ
M.NİHAT MALKOÇ
Sevgi üzere kurulmuş dünya denen bu gezegen!..Aslolan da sevgi değil midir zaten.Ariflerin iki kanadından biridir bu asil duygu.O ulvi kanat olmasaydı erenler Allah katında maneviyat zirvesine yükselebilirler miydi?
Sevginin en ileri derecesi olan aşk, Allah dostlarını manevi açıdan asumana yükseltmiştir.Makamdan makama,halden hale taşımış,gönüllerini dalga dalga coşturmuştur.Fakat aşktan kastedilen basit anlamda karşı cinslerin birbirini sevmesi değildir.Hakiki aşk, muhabbetullahtır.Yani bizi yaratan,koruyan ve rızıklandıran Allah’ı katıksız bir sevgiyle sevmektir.Beşerî aşklar da ilâhî aşkların yansımalarından ibarettir.
Öyle veya böyle!...Sevgi sevgidir.Sevmekten kimseye zarar gelmez.Fakat şunu asla unutmamalıyız.Nefsimiz bize hiçbir zaman iyi şeyleri telkin etmez.Aşk, nefisten kaynaklanmaz.Nefisten kaynaklanan şehvetle, gönülden gelen aşkı birbirine karıştırmamak gerekir.
Günümüzde insanlar müzmin bir sevgisizlik hastalığına tutulmuş.En basit bir gerekçeyle kan dökülüyor.Toplumun fertleri patlamaya hazır bir bomba gibi….Pimini çekmek için bir söz yeter de artar da!...Sanki patlamaya hazır bir yanardağ misali insanımız!....Bana ne deyip geçemeyiz.Çünkü patlayacak volkanın lâvlarından biz de nasibimize düşen payımızı alacağız.Aynı dağın eteklerinde yaşıyoruz.O kızgın lâvlar bir gün bizi de yakıp kavurabilir.
Türk dünyasının sembol isimlerinden Yunus Emre’yi insanların gönlünde büyüten aşk ve muhabbet duygusu değil de nedir?Onun birinci özelliği aşkı taçlandırmasıdır.O, hayat felsefesini aşk üzerine kurmuştur.Bu onun hem hayatında hem de şiirlerinde görülür.Zaten bu his sadece şiirlerinde kalsaydı inandırıcı olmazdı.Yaşanılmayan ve yaşatılmayan duyguların tesiri kabil değildir.
Yunus’ta aşk öyle ileri boyutlara varmıştır ki bu aşk, tutku derecesinde onun kendinden geçmesine,bir başka kimliğe bürünmesine yol açmıştır.Durumunu izah etmeye kelimeler kifayet etmemiştir.Akıllı mı,divane mi olduğunu anlamakta zorlanmaktadır.Bunu şu mısralarda görebiliyoruz:
“Ben yürürem yana yana aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divâne gel gör beni aşk n’eyledi.”
Daha evvel belirttiğimiz gibi Yunus’un aşkı ilâhîdir.Onun sevgisini hümanizmle ve mecazi aşklarla ifade edemeyiz.Bu demek değildir ki Yunus insanları sevmiyor.O, Allah’ın dünyadaki halifesi makamındaki insanları da elbette seviyor;fakat insanı kutsal bir unsur olarak sunup putlaştırmıyor.Onda esas olan Allah sevgisidir.Bunu şu beyitte tüm açıklığıyla görebiliriz:
“Âşık Yunus seni ister, lütfeyle cemâlin göster
Cemalin gören âşıklar, ebedi ölmez Allah’ım!”
Yunus’un kitabında kan,kin ve nefret kavramları yazmaz.Onun yerine sevgi,aşk ve hoşgörü bulunur.Günümüz insanının teknoloji alanında harikulâde buluşlara imza atması önemli olmakla birlikte yeterli değildir.İnsanın manevî dünyasının viraneye çevrilmesinin önlenmesi daha öncelikli bir husustur onun için!…Kişi kendi iç dünyasını imar etmedikten sonra göğün yedi katını keşfetse ne mana ifade eder ki?...Bizi mutlu kılacak unsur, iç dinamiklerimizi dengeye oturtarak dünyayla ahireti paralel olarak tanzim etmektir.Aksi halde iç huzuru yakalamamız mümkün değildir.Asr-ı Saadet’teki insanlar onca zorluklara ve imkânsızlıklara rağmen manevî hayatlarını göz ardı etmedikleri için bizlerden çok daha mutluydular.Demek ki maddiyat tek başına huzuru sağlamıyor.
İç huzuru, Allah sevgisinin en ileri derecesi olan muhabbetullahta bulan Yunus’un, herkes tarafından sevilip yüceltilmesinin esas sebebi ölmeyen duyguları ruhuna nakşedip,hayatını ona göre yönlendirmesidir.Onun bu hususiyetlerini tiyatrocu ve şair Semih Sergen veciz bir üslûpla dile getiriyor:
“Yunus insan demektir: Yunus sevgi, Yunus halk.
Yunus vatan demektir: Yunus yurt, Yunus toprak.
Yunus Türkçe demektir: Türkçe ak, Türkçe bayrak.
Dertli Yunus, han Yunus, derviş Yunus, can Yunus.”
e-mektup: [email protected]
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta