Sanki bin yaşındayım, o kadar hatıram var.
Gözleri bilançolar, manzumeler, ilamlar,
Romanslar, sevgi talan mektuplar, makbuzlara
Sarılı gür saçlara dolu bir büyük masa,
Saklamaz daha çok sır üzüntülü kafamdan,
Bu bir ehram, bir mahzen, öylesine kocaman,
Fakirler çukurundan daha çok ölüleri,
-Ben ayın tiksindiği bi rmezarlığım şimdi; -
Orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar,
En can alıcı ölülerime boyuna saldırırlar
Solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben,
İçindeki eşyanın yıllar geçmiş üstünden,
Orda üzgün pasteller, uçuk renkli Boucher'ler,
Dağılan bir kokuyu içlerine çekerler
Bıkkınlığın yemişi, dinmez can sıkıntısı,
Ölümsüzlüğün sonsuz ölçüsünü aldı mı?
Karlı yılların ağır yumakları altında,
Topal günleri geçmez hiçbir şey uzunlukta.
-Artık ey canlı madde! belirsiz bir dehşetin
Sardığı bir kayadan başka bir şey değilsin.
Bir sisli kum çölünün dibinde uyuklarsın,
Bir sfenks ki meçhulu aldırışsız dünyanın;
Har'tada unutulmuş ama hırçın sesiyle
Yalnız şarkılar söyler, batıp giden güneşe.
Charles Baudelaire
(Çev: Suut Kemal Yetkin)
Charles BaudelaireKayıt Tarihi : 16.10.2010 01:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
kendisine tesekkür ederim.
saygilar,
Mesela İngilizcede ‘’Cats and dogs rain’’ deyiminin karşılığı Türkçede ‘’Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor’’ dur. Siz bunu motamot ‘’gökten kedi köpek yağıyor’’ diye çevrince hem maksadı tam anlatamamış olursunuz, hem de komik olursunuz. Ya da Almancada ki ‘’Hunde beissen die Erste’’ deyimi ‘’ilk geleni it ısırır’’ demektir. Hâlbuki bizde ‘’hem erken kalkan yol alır’’ diye buna zıddı anlamlı bir atasözü vardır. Hem de buna denk düşen ya da yakın maksat anlatan ‘’Acele işe şeytan karışır’’ denilir.
Kuşkusuz Baudelaire hem yaşantısı, hem yapıtları ile mükemmel bir edebiyatçı ve şairdir. Yukarıdaki şiir de güzel bir şiirdir. Fakat şimdi burada yabancı bir şiiri ele alırken dilleri meydana getiren unsurları ve diller arasındaki farklılıkları bir de tercümenin gücünü ele almak gerekir.
Bir başka Fransız şair Mallarme’’şiir sözcükler dinidir.’’ der. Ve bir insanın anasından emiklerken, agucuk gugucuk derken öğrendiği dili bilme seviyesi ile sonradan öğrendiği dili bilme seviyesi arasında; o dilin ne kadar iyi eğitimini alırsa alsın, ne kadar vakıf olursa olsun kesinlikle fark vardır. Bir de şiir az sözle çok meram anlatma sanatı olduğu için iyi bir şair mümkün olduğu kadar az ve geniş anlamlı sözcükler kullanır. Bu şiirin roman hikâye vb. diğer edebi yazın şekillerine göre tercümesini çok zorlaştırır. Kişisel görüşüm diğer edebiyat ürünlerinde yazan kişinin seçtiği sözcüklerin birebir anlamlarına nazaran konu bütünlüğü içerisinde anlatılmak istenen daha önemlidir. Hâlbuki şiirde sözcüklerin birebir anlamları daha ön plana çıkmaktadır. Bir başka dile çevrildiğinde şiir eksilir, bırakın çeviriyi şairin yüreğinden kâğıda düştüğünde eksilir. Anlaşılmayan bir şey olduğunda ve jeton sonradan düştüğünde ‘’yok anasının dini ‘’ derler ya hani öyle bir durum oluyor bu çeviri şiirlerde. Şiirin kendi orijinal dili hakikaten anasının dini pardon dilidir.
Bu nedenle motamot çeviriden daha ziyade çeviri yapılan dile çok iyi hâkim şairlerin uyarlama yapmaları daha akla yatkın gelmiştir bana. İlaveten çeviri ya da uyarlama yapan kişi de mutlak surette şair olmalıdır. Memleketimizin yetiştirdiği en iyi birkaç şairinden biri olduğundan mıdır nedir Orhan Veli’ nin Baudelaire çevirileri daha hoşuma gitti söylemeden geçemeyeceğim.
Bir hususu daha belirtmekte fayda var o da yabancı şairlerin ve ediplerin mutlak surette okunması ve bilinmesi gerekliliğidir. Hele hele Fransız edebiyatına Fransız kalmamak lazım derim. Saygılarımla
Kendimi alemde yapayalnız hissederim.
Ne zaman beni düşünürsen
Ne zaman seni düşünürsem
Ne derdim kalır ne de kederim.
Fikrederim,zikrederim,şükrederim.
Herkese hayırlı sınavlar.
Herkese hayırlı akşamlar ve hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (13)