Evet, bugün!
Terleyen avuçlarımda kum tanesi...
Niçin, gelip gölgeye gizlendi birisi?
Yine dündü bugün;
Değişmedi; karanlık;
Şimdi daha da karanlık, bir anlık!
Zifire gizlenen çık artık ortaya çık!
Söyle, burası neresi?
Önce sen;
Hemen, okuyabilir misin?
Yazdığımı nemli gözlerimden!
Kim çıkaracak?
Yıllara saplanıp paslanmış oku!
Adı özel Mehmet'im, Mehmet’im!
Bayrağımı şimdi yeniden doku!
Bir gün çocuklara lazım olacak!
Ama ömre yazılan kitabını iyi oku!
Beni şurada kendi halime bırak!
Seller akıp, yıllara sığamayacak!
Sadece çaresiz kalıp ağlayarak;
İtirafımdır; yıllarımı heder ettim!
Var sana gözbebeğim emanetim;
Her cana sarılan bir can doğacak!
Bu sana Mehmet’im!
Gönlümüzdedir can Eren’im!
13.08.2017 23.00 – Adana
Arif Tatar
Kayıt Tarihi : 14.8.2017 00:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Eren’im! Mehmet’im! Gözü yaşlı annem! Soysuzlar, saklansınlar bakalım! Bir gün tuzakları da bozulacak! Ellerindeki oyuncak! Boyunlarında sallanacak! _______ Arif Tatar
![Arif Tatar](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/08/14/can-mehmet-im.jpg)
Cennet Kuşları
O yiğitler ki, Türk anasının bin bir emekle büyüttüğü, can pareleri...
Ellerine kınalar yakıp vatan savunmasına gönderdiği, aslan parçaları...
Hain ellerin kahpe pusularında can veren, cennet kuşları.
Yüreğimizde hiç sönmeden cayır cayır yanan, ateş topları.
Ahım sarsa da arzı, sesim gür çıkar benim, dinleyin!
Duysun sesimi dünya, hem düşman, hem de dost bildiklerim!
Ne şerefli Türk Anası tükenir, bu kutsal memleketin,
Ne de kahramanlık destanları yazacak Türk Evlatları...
Konu vatan olunca, konu bayrak olunca, şahlanır ana-oğul
İnancı ve hürriyetine göz dikene karşı, birleşir kadın-kız
Kanatlanır yürekler, birleşir bütün eller, tunçlaşır bilekler
“Feda olsun vatana, aksın kanımız, gitsin canımız”
Diye seslenir, en yüksek telden en gencimiz, en yaşlımız
Bir ölüp, bin dirilir bu millet, gerekirse doğar küllerinden.
Bu vatan bizim asla vazgeçmez kovar sizi memleketinden.
-------------Nermin SEYRATLI
Yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum.
Selam ve saygılarımla...
Kuşlar Gece Ölür
saçlarımda sarıyı
gözlerimde sevdiğimi arama anne
saçlarımın sarısını buğday başaklarında
gözlerimi! Gözlerimi delikanlı çağımın
ebedi sevdasında bıraktım anne
şah damarımdan fışkırırken arşa al kanım
gök kubbenin mavi çehresinde tutuştu
yağmur çiseciklerine üşüşen gözyaşlarım anne
yandı kefen tanımayan masumiyetime
damlayan yüreği ayın
şafağın kirpiklerinde pıhtılaştı
yerlere saçılan çocuk gülücüklerim
al! Anne sol göğsümden nişanımı
bağrına bas
dünden yetim düşlerimi anlat ona
her akşam yolunu beklediğim
gittiği seferden dönmeyen babamı anlat
bir çift yeni ayakkabıya günlerce nasıl çalıştığımı
uçurtma uçuramadığım kırları anlat
yağmur basan evimizi
tütmeyen bacamızı
katıksız aşımızı
en çok en çok da ninemim masallarını anlat
Yemen seferinden dönmeyen dedemi
Çanakkale harbinde şehit düşen amcamı anlat
omuzlarında gezdir anne!
uykularımın ay yıldızlı rüyasını
tan yelinde süzgün mavilere sal saçlarını
sabah yıldızının nemi düşsün
açılmamış gül goncası dudaklarına
yanaklarında allanan tan vurgunu
kuşları çağır anne
kan dolan gamzelerimin
hilal damlayan suskunluğuna
denizlere kopsun
hür sevdamın dalga dalga etekleri
kara yelin duvağından essin
yurdun dört bir yanına
güvercinlerin ak kanatlarından aksın
gün kızılı sancıların
esaret tanımaz doğumlarına
değmesin anne değmesin diye
hainlerin o pis eli
ebedi sevdamın kınalı parmaklarına
git! Uşak makamında yankılanırken ihaneti zalimlerin
lâl olan dilleri doğranırken
dilkeşhaveran makamının minarelerinde haykır
delikanlı çağımın çiçeği burnunda sızısı
dökülürken içi parçalanan göğün bendinden
deşilen plesantasından denizin
ölü doğururken gelincikler
Gümüşdere’nin susan marşına
dalında solan menevişleri haykır anne
zalimlerin kana susamış kuduz sıfatlarına
şimdi benim kıyılarımda toprağa düştü
ağzı açık son nefesin ilk cemresinden
henüz tüylenmeden serçe yavruları anne
sustu çığlıkları üniformamın
sende ağıt yakıp oğlum öldü diye ağlama
ağlayıp da karaları bağlama anne
şahadete yükselmiş yüreğimi dağlama
ben Kandil’e doğan şafaklarda süzgün
güneşin nabzını Yüksek Ova’da
avuçlarında tutan asker
benim postallarımda titrer
inlerinde satılmış kahpelerin şerefsiz dölleri
ben şanlı Türk’ün ölümsüz neferi
ölüm saçarım anne! Ölüm
bayrağıma göz diken soysuzlara
hücrelerimin boynundan asılan
künyemden şaha kalkarım bin defa
bin defa doğarım doğranmış dokularımdan
kırarım nazlı hilâle uzanan o pis eli
sen yeter ki ağlama
dik tut eğilmesin o güzel başın
alçakların önünde
giderken son nefesimden
üzerime kopan ezanlarla sevdiğimi
sessizce ört üzerime
nazlı kızımı anne
son defa aç kuzuna kucağını
doyasıya çekeyim içime kekik kokulu sineni
sonra anne sonra
hep gülümse bakıp göklere
bakıp Türk’ün şanlı bayrağına
ve unutma
kuşlar gece ölür anne …
Filiz Kalkışım Çolak
Terleyen avuçlarımda kum tanesi...
Niçin, gelip gölgeye gizlendi birisi?
Yine dündü bugün;
Değişmedi; karanlık;
Şimdi daha da karanlık!
Zifire gizlenen çık artık ortaya çık!
Söyle, burası neresi?
Muhteşemm.. Can Eren de bir Mehmetçi oldu artık.. Kutlarım ARİF KARDEŞİMİ VE ŞİİRİNİ YÜREKTEN...
TÜM YORUMLAR (7)