CAN KIRIKLARI 06/06/2020
Kadın ayaklarını sürükleyerek işçi servisinden indi. Alpay’ın fabrika kızı şarkısında olduğu gibi bir fabrika kızıydı hem de tam 30 yıldır. Öncesinde de hep çalışmıştı ama 30 yıldır tekstil fabrikalarında çalışıyordu.
Yüzündeki ağzını burnunu kaplayan maske yüzünden zor nefes alarak küçük bayırı çıktı.Yorgundu. Halsizdi. Tüm hafta ,uzun bir salgın ve bayram tatilinin ardından çok çalışmışlardı.
Yolun solunda evi,sağında da bu pandemi döneminde yeniden keşfettiği çok güzel çamlık vardı.Ağaçlar ,serinlik inanılmaz keyifli ,inanılmaz güzeldi.
Yorgunluğunu atmak ister gibi çamlığa baktı.Kalabalıktı.Bugün çocukların dışarı çıkma izinleri olduğu için anneler,babalar çocuklarını hava almaya çıkarmışlardı.
İlginçdi.Maske çoğunda yoktu.Sosyal mesafe hak getire ,herkes birbirine çok yakındı.İçinden inşallah ikinci salgın gelmez diyerek ,evinin bulunduğu tarafa geçti.
Mahallenin kedileri hemen harekete geçtiler. Sokağa çıkma yasaklarında aç kalan kedilere kucak açmışlar,tam da bu saatlerde su ve mama verir olmuşlardı. Kedilere nankör denir bir de neden bilmem?
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta