İki adımlık mesafe dünyalar kadar uzaktı
Ben uzaklara düştüm uzaklar bana düştü.
Can kenarı yolcusuydum
Çatısı yoktu yolculuğumun
Gözyaşı iliklerime kadar işledi
Kar bedenime sarılıp sarmalandı
Soğuk, ellerimi kıpkırmızı kesti
Bardak bardak çay döktüm içime
Buharı kirpiklerimden yüzüme indi
Eritmeye çalıştığım şeker de değildi
Damağıma bıraktığı hep, tatlı bir zehirdi
Daha da uzağa düşmüştü, toprağa düşmüştü
Elim ayağım, toprağa kelepçesiz kelepçelendi.
Payıma hep can kenarı yolculuğu biçilmişti
Canımdaydı, gidip canından düştü
Ruhum beni terkedip peşine düştü
Tıka basa ölüp üstümden taştım
Aylarca, dua üstüne dualar ettim
Tek seferde ölüp gitmeyi istedim
Kalbim, gelip gelip kulağımı çekti
Köşeye köşeye sürükleyip kendini
Ölümü beklemek sana göre mi dedi
Gözyaşlarımı, saçlarımı toplar gibi toplayıp
Yüzümdeki, içimdeki çiçeklere su diye verdim
Can kenarında, yoluna devam eden kardelendim
Payıma hep can kenarı yolculuğu biçilmişti
Yarım kalmış hikayeler, nefesler ve hevesler
Başka hikayelerle devam edebilir miydi
Hikayeler bir bütüne dönebilir miydi
Canını en acıtan da, düğüm atılan yerlerdi
Böyle gelmiş böyle gider, klişe bir cümleyse de
Ayrılıkların, o yangınların, o gözyaşı basmalarının
Gelip gelip seni alabora etmesi, hiç etmesi
Kimine, ölümün seni beğenmesi demekti
Çok mu güzel öldüm de hep, ölüme beğenildim
Canımın kenarında, çatısız bir zamandayım
Güneşi kucaklamış yağmurlar altındayım...
Kayıt Tarihi : 7.4.2024 20:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!