“Gelsene! ”
Bağırıyorum kurnaz gözlü hurdacıya:
“Hayatta gelmem beyabi!
Elindeki rakı bardağının pasının
Renginden tanırım senin gibileri.
Yontulduğu, yaprakları
kodadan kodaya dönen
ve yaşını göstermeyen
yaşlı ağacın,
zamanında ahbabım olduğu,
Uykusuzluğumdan esrik
Bizde her dem gece tarifesidir tarih.
Güneş bir yerlerde doğuyor olmalı.
Rüzgar gece, tarih gece,
Vakit gece olunca,
Gündüze söz düşmez
Baş aşağı yarasanın şefkatli kucağında.
Tepenin üstünde bir tepe
-Bir kardanağaç besbelli-
-Bir kardanağaç dikenli-
Yola hasret bir yolcunun
Tırnaklarıyla sökülür ter.
“Who so plot out this sword from the stone and anvil, is the true born king of all Britain.”
Rick Wakemann- King Arthur and the Knights of the Round Table
“Hangi nehir olsan karşı yakana geçerim.
Sularda ses yok, kulaklarım yok benim.
Her cahil horoz gibi, bana da
Ardı sıra yürüyorum cennetin
Yüzlere yeryüzünden hüzün yağıyor
Ben kokan kanım, benim gibi,
İçimden geçen her saat,
Benden yalnızlığıma akıyor.
Takip ediliyorum....
Korkmaktan korkmak mümkün olsa,
Korkmuş mu olurdum?
Ara-sıra karışık her şey.
Korkuyorum
Kendimden.
-Deniz ortasında kendi küreğini kıran kayık,
'Hareket işaretini son kez vermek için
kolumu kaldırdığımda
cebimden düşen 'İ.İ' işlemeli mendilimle
kimi uğurladığımı bilmiyordum.
Üç çocuğun babası ben İsmail,
- İshak'ın kardeşi ya da kendi,
İ.S. 2000
“Ama me fideliter, fidem meam noto;
de corde totaliter et ex menta tota.
Sum presentialiter, absens in remota.
Kayıp giden kayıp bir kayığın
Kim bilir hangi suda bıraktığı
hangi izleri görmeye çalışırken,
günün arka yüzünü çevirip
imza atıyordum yaşağıdıma dair.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!