tavan aralarında
yağmurun sesini dinleyen
şemsiyelere
hep yanlış tuşa basıyor, yırtıldı kâğıt
arsız bitkiler gibi duvar diplerinden fışkırıyor hep
hep sargıyı çözüyor, sarmaşıklara kanıp
büyüyorsa da ufukta görünmüyor hep
hep görüyor, görmek mi; yılan deliğine
seslerin girmesi ve grileşmesidir hep
hep susuyor, susmak mı; ezmek dudağı
sesin tonlarca ağırlığı üstünde
hep görüyor, görmek mi; gözün tuzağı
ölüm takılıyor elbisesine
hep yüzülmemiş denizler için kutba gidiyor
tek kefeli terazilerde tartılıyor hep
ateş yakamadığı için çiğ balık yiyor
sesinin külü dökülüyor hep
hep uzatmada yeniliyor, eşiğe takılıyor ayağı
yüzgeçlerini gösteriyor hep köpek balıkları
hacerülesved’i yanında gezdiriyor
ne eli hatırlıyor, ne dudağı hep
hep can kulağıyla dinliyor, dönmedi rüzgâr
çatılardan kuşları savuruyor hep
hep savruluyor kuşlarla avcılar
hep harman, hep kan, hep buğday, hep et
hep yağıyor, yağmalıyor, yağma yok diyor hep
hep sarıyor, sarmalıyor, sarma yok diyor hep
hep yağıyor, tıpırtılar damın göğsünde
asla açılmayacak kapıyı vurup duruyor hep
hep yağıyor, yağmak mı; tavan aralarında
sesin ahengiyle kuduruyor hep
açılıp kapanan şemsiyeler soluk soluğa
(Kuduz Aşısı’ndan)
A. Ali UralKayıt Tarihi : 26.2.2016 13:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!