Önce arkadaş olursun. Havadan, sudan, spordan, siyasetten, güncel konulardan bahseder sohbet edersin.
Arkadaşlık seviyesi ilerleyip yakın arkadaş olmaya başlandığında konuştuğunuz konular daha bir özelleşir. Zevklerinden, hobilerinden, ne bileyim o gün yaşadığın iyi veya kötü konudan bahsedersin.
Yakın arkadaşlık bitmiş sıkı iki dost olmuşsunuzdur artık. Dertlerini anlatır, dertlerini dinlersin. Hayallerini paylaşır, hayal kırıklıklarını umutlarını koyarsın ortadaki masaya. Şöyle yapsan iyi olur, böyle yapmasan daha mı iyi acaba diyerek öneride bulunur, dostundan aldığın öneriye dikkat eder değer verirsin. O kadar yakın dostundur ki yanlış ve hatalarını seni kırmadan dürüstçe söyler.
Bugün çok mutluyum der sevincini mutluluğunu paylaşırsın. Bunaldığında telefona sarılır canım çok sıkkın ağlamak istiyorum dersin. Ağlamak için omuzu çoktan hazırdır. Moralim bozuk içip dağıtmak sarhoş olmak istiyorum dersin ilk kadehi o sunar sana. Kendisi ağzına bir yudum içki koymadığı halde senin sarhoşluğunu taşkınlığını severek çeker. "Kasma kendini rahat ol, bağır çağır nara at deşarj ol" diye seni yüreklendirir. Bilirsin ki sendelersen tutacak, düşersen kaldıracaktır.
Bu dostluk hiç bozulmayacak sonsuza kadar sürecek diye inanır, gözün kapalı güvenirsin. Sana ne söylerse kesin doğrudur, asla ve asla sorgulamazsın. Zaten dost dediğin, yaşamda korkusuzca sığınabileceğimiz bir liman değil midir? Yeter ki dostluğun bize yakışan güzelliğini doya doya yaşayabilelim. Sevip güvendiğiniz ölümsüz dostluklara. Sevgi saygı ve sağlıcakla...
(İstanbul - 07.03.2017 - 21.39)
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta