Hatırlarmısın Can...?
Duvarları beyaz kireçle boyanmış,
eski ve ahşap evimiz,
Penceresinde sardunya ve fesleğenler...
Avlusunda misket oynar,sonra küserdik günlerce...
Ne güzeldi...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
gelmezki giden yıllar geriye.....tebikler...teşekkürler...
yüreğinize sağlık, çok duygusal ve akıcı olmuş...
Tarzan
Tarzan benim
Çocukluk arkadaşım
Birlikte oynadık kavaklıkta
Ara kesmeyi
Top sahasındaki
Kova otlarından
Birlikte şapka ördük
Gece karanlıklarında
Son evin boşluğundan
Bahçelere bakıp
Birlikte koştuk evlerimize
Arkamızdan biri
Tutacak sanılan
Korkularımızı
Birlikte yaşadık
Boynumuzdaki sandıkla
Ayakkabı boyamayı
Kazimanın sinemasının
Reklamını yapmayı
Bobin aralarında
Gazoz satmayı
Birlikte yaptık
Bir liraya aldığımız
Köpek öldüren şarabını
Şişeden
Hamamın arkasında
Gizli gizli
Birlikte içtik
Orta okul çağlarına gelinceye değin
Tarzan benim çocukluk arkadaşım
Tarzan'ı tanıyanlar tarzanı bilir
Sonra ayrıldı yollar elden ne gelir
Şimdi
Ne ben Tarzan'ı tanırım ne Tarzan beni
Deli Bilalle Tarzan Gölpazarı'nın gülü
14.02.2006
Recep Uslu
Şiirinizi okuyunca bu şiirimi anımsadım ve buraya taşıdım...lütfen kabul edin.
YÜREK KALEMİ İLE AKMIŞ DİZELERE
Şiirinizi büyük bir zevkle okudum
Usta kalemi kutluyorum
Yürek güzelliğiniz şiirinizde ki mısralarınız da dile gelmiş çağlamış adeta. Dilerim gönül ışığınız hiç sönmez. Tam puan, Bilal Esen
Çok güzeldi.
Kutlarım.
Sonra Bakkalcı Bayrama giderdik.
Sen lafa tutardın bende sakızları doldurudum delik ceplerime
Sonra toz leblebi alırdın ıslık çalmaya çalışırdın..
Bende çaldığım sakıları çiğner suratına doğru patlatırdım..
Hatırlarmısın Can...?
Okulda edebiyat bölümünde bir kız vardı?
Adı Dilruba.
Hani peşinde koşupta bir iki kelamda zorlandığın,
Kızarıp bozardığın..
Şimdi aynı fakültedeyiz...
Selamı var sana..
Epeyce yazdım durdum sana.
Sen nasılsın Oralarda? .
Hala soğuk,hala kar varmı oralarda?
En çokta süzme yoğurt ve tarhana yiyormuşsun oralarda.
Trenle yolculuklarını yazmışsın mektubunda,
Bir de en çok unutamadığın Dilrubayı bana...
Can Dostum...
İşte hayat geçsede bu kadar kısa
Özlemin özlemindir tek kalan bu yürek ve,
Bu canda.....
Tülin Hatipoğlu
tülin hanım ;
içi dopdolu bir şiir okudum dosta yazılan bir mektuptan..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10..akçaydan selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz
Eski ve can bir dosta anılarla yüklü hoş bir şiirdi.Kutluyor sizi de hem hemşeri, hem bir can dost olarak sayfama bekliyorum.Şükrü Topallar
Can Dostum...
İşte hayat geçsede bu kadar kısa
Özlemin özlemindir tek kalan bu yürek ve,
Bu canda.....
Tülin Hatipoğlu
Harika bir çalışma,
isabetli bir tema seçimi
yapılmış ve akıcı,
yalın ifadelerle
nakış nakış işlenmiş;
etkili bir anlatım
şair yüreğini saglık kutlarım
salim erben
beğeniyle okuduğum güzel bir yazılımdı baştan sona güzel bir kurgu...akıcı ve de..serbest tarza uygun...saygılar....
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta