Nasıl severse gökyüzünü güneş,
Öyle sevdim gözlerini.
Yağmurun arkasından;
Gökkuşağı olsak bari.
Kalbime sığdırdım tüm renkleri;
Dar sokakların küçük paslı lambalarıydı
Zifiri karanlığı biraz olsun aydınlatan.
Islak banklar üzerine kazınmış hatıralar vardı,
Bir kaç kişi orayı doldurana kadar.
Sahilde attığın her adımın izi çıkıyordu kumsala.
Ta ki acımasızca kıyıya vuran bir dalga,
Ne gül,dikeni sever aslında
Nede gülü sevenler dikeni..
Ne ay, güneşi severdi
Nede ay sevdalıları güneşi.
Ne sen beni sevmiştin,
Nede senin sevdiklerin
Küçücük masum gözlerden,
Anlamazsın ihaneti.
Bu ayrılığın tek sebebi;
Gözlerinde,gözlerimden
Farklı gözler görmemdi.
Aynada gördüğün kim?
Sen misin yoksa ben mi?
-Evet o sensin.
Ama göründüğü kadar.
İzler kimin tenindeki?
Benim değildir tabi.
Bilmem ki nasıl söylesem;
Bir yer var uzak,gidemiyorum
Bir hayat var yaşayamıyorum,
Bir ölüm var ki ölemiyorum.
Bilmem ki nasıl söylesem;
Hergün,her dakika,her saniye...
Bir balıkçı takasının
Limana uzaklığı kadardı
Ona olan uzaklığı
Dururken lüks yatlar
Boşta kaldı,atamadı
Halat misali kollarını.
Hayat dediğin,
Doğmak,
Yaşamak,ölmek değil,
Sadece yaşamaktır.
Yaşarken öldürülmek değil
Ölünce yaşa-tıl-maktır.
Ne günler geçti şimdi farkında bile değilsin.
Sanki gözlerinin arka odalarında gizleniyorlar,
Hatırlıyorsun onları yanındayken yanlızlık.
Esir alıyor mahçup yüzünü, açık tonda bir kırmızılık,
Saçlarının arasına attığın elin düşüyor nemli duvarlara.
Buğulanmış pencerelerden görebildiğin kadar mı hayat?
Bir martı,vapurun güvertesinde;
Gözleri deniz mavisi
Simit susamı tüylerinde.
Bir vapur,bulutların gölgesinde;
Kan kırmızısı gövdesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!