Can' a Can' dan...gülce gülistan

Refika Doğan
165

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Can' a Can' dan...gülce gülistan

Dertli başım eser durur, can dayanır yanar her an
Bir selâmın getirmeyen posta geçer, yağar boran.

Âh be gülüm, batan günüm; açsa nolur şu bahtımız
Bitse zulüm, susar ölüm; gel ne olur yürek saran!

Sus yüreğim sus n’ ola sus! Duymasınlar efkârını
İyi belle benim gülüm, duvarları yıkacağım!
Saçlarıma yağan karım, duymaz ki telin zarını
Bekle beni gönül erim, takvimleri yakacağım!

Sen baharım, bahar dalım; senle gelir baharlarım
Senle açar gönül falım, eyleme köşkümüz virân.

Bekle canım, dayan, desem; güllerimiz yanar mı yâr
Bil ki kanar içimde aşk, bir busenin tadında an..

Avuç avuç içtim aşkı ve sevdayı, kanamadım
Kış ortasında çileyi kaymak bildim be adamım
İşte bu yüzden vurgunum, bu yüzden gönül inadım
Seni özlemekten hüküm giydim, üzülme sen canım!

Refika Doğan-Antalya 2010

Şiirin Aruz Kalıbı: Müfteilün / mefâilün / müfteilün / mefâilün

Refika Doğan
Kayıt Tarihi : 4.12.2010 07:59:00
Hikayesi:


Gülce Gülistan: 1-Aruz ve Hece vezninin bir şiirde bir araya gelerek BULUŞMASI olup, geleneksel DİVAN EDEBİYATIMIZDAKİ GAZEL'in yepyeni bir formatla ele alınıp, yeni bir terkip oluşturulmuştur. Bu yeni gazel türünün adı: GÜLİSTAN'dır. 2-Şematik yapısı hece ile yazılmış HAN DUVARLARI şiirinin ARUZ-HECE BULUŞMASI'nda şekillenmesidir diyebiliriz. (Öneren Mustafa Ceylan) Yapısı şöyledir: ......................................(a) Aruzla yazılmış Gazel beyitleri ......................................(b) ......................................© ......................................(b) ......................................(d) ......................................(b) .......................................(e) .......................................(b) .......................................(f) .......................................(b) ............................Hece vezinli kıta veya kuple

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Metanet Yazıcı
    Metanet Yazıcı

    Can'a Can'dan Şiirine...
    --
    Bu Derin dizeleri deşmek, anlamaya çalışmak beni aşar lâkin suskun kalmak; ilgisizlik anlamına da gelebileceği endişesiyle; dilimin döndüğü kadarıyla, algımı ifade etmeye çalışacağım, izninizle...

    Sevdanın, dizginlenemez gücü karşısında, şairenin umutsuz bekleyişleri; iç âleminde yaşamış olduğu fırtınalar- isyanlar... Yüreğini susturmaya çalışırken; 'Kol Kırılır Yen İçinde Kalır' anlayışıyla; yaşanan savaşımları dışa yansıtmama çabası görülmekte.. Duvarları yıkmaktan kasıt; yasak kuralları akl'a getiriyor. Takvimleri yırtmak/ zamanı durdurmak; bu fikri destekliyor, gibi sanki... Her ne olursa olsun, sınırları zorlayan- kabına sığamayan büyük bir sevdanın; acı dolu, hasret dolu haykırışı var bu dizelerde... Bekle yâr, dayan' derken içten içe bir endişe bir telaş var gibi; fakat kendi duygularından emin, sevdasından emin... Acılar çileler kaymak tadında, yoktur kederden yana bir şikâyeti; kavuşmaktır yâre, tek emeli... Tüm gayretiyle; en içten, en samimi, apaçık sevda haykırışı / çağrısı, yâre... 'Seni özlemekten hüküm giydim' derken bu sevdayı ne denli 'kader' bellediğinin de vurgusu yapılmakta... Bunlar perspektifime yansıyandır. Şüphe yok ki; bu şiirin öz'ü şaireye ayandır... Şiirin ruhuna aykırı bir yorumda bulunmuş isem; Refika Doğan Hanımefendiden affımı dilerim...

    GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ

    Cevap Yaz
  • Yener Sezgi
    Yener Sezgi

    Haftanın şiiri hakkında;
    Dertli başın, bir dağa benzetilişi dert yüzünden bir dağın esintisi, yârdan selam getirmeyen posta ile bir hayal kırıklığının yaşandığı, dağa benzetilen dertli başa boranın yağışı, batan bahtın bir güneşe, kapalı gökyüzüne benzetilmesi, bahtın açılması bulutlu bir gökyüzünün masmavi berrak olmasını arzu etmek. Bu kadar derdin yer ettiği yüreğe her şeye rağmen, susmasının tembihi derdini efkârını kimsenin bilmemesi içindir. Bu geçilmez ulaşılmaz talihsizliğin duvarını yıkmaya azmetmek, saçlara düşen beyazlığı kara benzeten şaire, bu beyazlığın saç tellerinin feryadına kulak asmadığından yakınmakta. “Bekle beni gönül erim takvimleri yakacağım” dizesi ile; direnmek ve başarmak vurguları içeren bu dize de, kavuşmak için zamanı kısaltmak anlamında yakmaktır. Sevgiliye kavuşmak bahar kadar güzelliğin, mutluluğun vurgusu ve bu mutluluğun yaşanacağı gönül köşkünün viran edilmemesi, kavuşuncaya kadar bu ızdıraba dayanabileceğini söylerken, gönülü bahçeye, sevgiyi güle benzeterek, sevgi biter mi? Yani güller solar mı? Sorusunu soruyor.
    Bu kadar beklemenin kışa, çilenin de; kaymağa benzetilişi, bütün bunlara katlanışım aşktır. İşte bu yüzden inatçıyım. Ne yazık ki, seni özlemekten hüküm giymişim. Unutamıyorum. Serzenişi şiire noktayı koymuş.
    Saygıdeğer Refika hanımefendinin şiirinin içinde bulduklarımı, dilimin döndüğü kadar anlatmaya çalıştım. Şiir aruz vezni ile yazıldığı için, teknik bakımdan beni aşacağından dolayı, yorum yapmam uygun düşmez. Şiirin genelinde konu bütünlüğü ve anlatım ustaca ve başarılı. Haftanın şiiri seçiminde bu şiiri seçen grup yönetimine teşekkür ederken, Sayın Refika Doğan hanımefendiyi başarılı çalışmasından ve haftanın şairi seçilmesinden dolayı gönülden kutluyorum. Selam ve saygılarımla. GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Refika Hanım, Saygıdeğer Hanımefendi;
    Oldukça geniş/teknik açıklamayı Hikmet Bey yazmış, okudum... Samimi itirafımdır.. Bu konular beni aşıyor.. Ne doğru dürüst bilgim var, nede şu aralar zamanım.. Ama ilgi duyduğum, merak ettiğim bir gerçektir... Naçizane şiir yazmaya çalışıyorum o kadar... Arada bir 'hece', arada bir serbest.. Bazen 'bir iki dörtlük yada beyitle' ikisi bir arada... Ve kesinlikle amatörce...
    Ben şiirinizin 'teması/duygu yükü' üzerinde duracağım sadece... Gücüm, bilgim buna yetiyor çünkü...
    'Uzak kalışların, zorunlu ayrılıkların veciz anlatımı... Bazen bir haberin bile gelmeyişi boran olup yüreği yakarken, o haberi alamasa bile sevgisinden asla şüphesi olmayan, özlemini gönülden bağlılıkla aşmaya çalışan sevdalının şiiri... Yüreğindeki hasret kalkınmalarını susturan, bastıran, bunu yaparken 'aradaki duvarları yıkacak, takvimleri yakacak' kadar kendisinden ve sevdasında emin bir tavır...
    Finale doğru sevdiğine, 'gönül erine' beklemeyi, 'bir busenin bile' buna değeceğini öğütleyen fedakar bir sesleniş... Avuç avuç içilen sevdanın gücü, kışları bile kaymak tadında geçirebilmeyi, özlemden 'hüküm giydiğini' itiraf edecek kadarda açık bir aşkı beslemiş, doyurmuş...'
    İçselliği, yumuşaklığı 'aruz' ölçüsünün 'müzikalitesinden', eşsiz ahneginden çok güzel izler taşıyor... Okuyanda tad bırakıyor... Defalarca okunma isteği, 'usta bir kalemden' çıkmış olmasının sonucu elbette...
    Böylesine bir eser can-ı gönülden kutlanır... Kesinlikle 'en yüksek notla' değerlendirilir... Ve özel listeye 'örnek olarak' alınır...
    Refika Hanım... Tebrik ve takdirlerim şiirin yanında 'sönük' kalacaktır... Çok sevdim, çok etkilendim... Başarılı çalışmalarınızın devamı dileğimle... Saygı, sevgi ve muhabbetimle... Hürmetle Efendim...
    'GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ'

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva

    Önce Refika hanımı haftanın şairi olmasından dolayı tebrik ediyorum. 'Gülce' yeni edebi akımın getirdiği bu yenilikleri takdir ediyorum. Heceyle serbestin, aruzla hecenin, serbest aruzun bir arada olması güzel. Ben bu akımı tanımadan önce yazdığım ve gülceye uygun olan şiirlerim var. içimden geldiği gibi kuralsızca yazılan şiirlerdir.
    Ama gülceye uygun olsun diye bazen öyle şiirler okuyoruz ki,sanki iki ayrı şiiri zorla bir araya getirmişler gibi. Yani hece serbesti, serbest heceyi anlamca tamamlamıyor. Refika hanımın şiirleri bu hatalardan uzak, içten, ilhamla yazılmış şiirlerdir. Hem heceyi hem aruzu, hem de serbesti serbestçe kullanmak her şairin harcı değil. Bu anlamda Refika hanım şairdir,hem de asıl şair. Gelelim şiirimize. İçerik olarak iyi bir şiir. Anlamca hem hece, hem aruz bölümü bir birini tamamlıyor. şiirin güzelliği de bundadır. Teknik yönden bakılırsa vezinde bazı hatalar var. Demeden geçemedim. Refika hanımın eleştiriye açık olduğunu bildiğim için bu konuda yürekliyim


    Dertli başım eser durur, can dayanır yanar her an
    Bir selâmın getirmeyen posta geçer, yağar boran.

    Şimdi 1. beyt güzel anlamlı. Tezat yaratmış burda şair. Birinci mısrada yanan can, ikinci mısrada boranda üşüyor. Selama muhtaç bir aşkın aynı anda yanması ve donması ne kadar doğalsa, şiirdeki tezat da o kadar güzel.
    Ama ikinci mısrada vezin bozulmuş ilk tefileye uygun olan ' bir selamın' müfteilün değil fAilAtün olmuş müfteilün de ilk hece uzuyor. burada 1. ve 3. hece uzamış. Neden? Çünkü a harfi 3. hece olarak uzuyor başında şapka işareti var, olmasa da zihaf olacak.



    Âh be gülüm, batan günüm; açsa nolur şu bahtımız
    Bitse zulüm, susar ölüm; gel ne olur yürek saran!

    İkinci beyt güzel 'batan gün', güruba inen, giden sevgili dönse bahtı güler, zulüm biter, ölüm susar, yaralı yüreği şifa bulur.
    Gelelim teknik yone. İlk tefileye uygun 'ah be gülüm' kısmında a daki şapkaya gerek yok, zaten h ve b birleşerek heceyi uzatıyor.


    Sus yüreğim sus n’ ola sus! Duymasınlar efkârını
    İyi belle benim gülüm, duvarları yıkacağım!
    Saçlarıma yağan karım, duymaz ki telin zarını
    Bekle beni gönül erim, takvimleri yakacağım!

    Hece bölümü akıcı çünkü ölçüden (8+8) dışarı çıkılmamış, kafiye yerinde. İçerik olarak güzel. Zamana isyan, saçlardaki aklara isyan ve hep genç kalmış yüreğin taze aşkı.


    Sen baharım, bahar dalım; senle gelir baharlarım
    Senle açar gönül falım, eyleme köşkümüz virân.

    3. beyt güzel hatasız 'baharım', 'bahar dalım', ' baharlarım' söz oynatmış şair, hem de ustalıkla. Bir tek viran kelimesindeki a nın şapkası fazla, zaten uzamıyor ve vezin yerinde

    Bekle canım, dayan, desem; güllerimiz yanar mı yâr
    Bil ki kanar içimde aşk, bir busenin tadında an..

    4. beyt güzel ' yanar mı yar' bölümünde yar kelimesindeki a nın uzaması hata şapkaya gerek yok. İkinci mısrada 'bir busenin' müfteilün değil müstefilün olmuş, çünkü u harfi uzuyor. süni olarak kısa okunarsa zihafdır


    Avuç avuç içtim aşkı ve sevdayı, kanamadım
    Kış ortasında çileyi kaymak bildim be adamım
    İşte bu yüzden vurgunum, bu yüzden gönül inadım
    Seni özlemekten hüküm giydim, üzülme sen canım!

    Bu bentte kafiye hatası var. sonuncu mısrada da ölçü hatası
    Bütünlükde şiirdeki hem hece, hem aruz bir birini tamamlıyor, konu ve anlam olarak...
    Demek istediklerim bu kadar. Refika hanım sizi tekrar kutluyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum.



    GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ

    Cevap Yaz
  • Refika Doğan
    Refika Doğan

    'Haftanın Şairi' Sıfatıyla Beni Onurlandıran ' Gerçek Dostlar Birliği' Grubu Saygıdeğer Yönetimi ve Değerli Kalem Dostlarıma;


    Büyük zahmetlere katlanarak yaptığınız onur verici, edebî kalıcılıkla taçlanan yorum ve çözümsel değerlendirmelerinize içtenlikli teşekkürlerimle, memnuniyet duygularımı ifade etmek istiyorum öncelikle.

    Emek ve samimiyetle harmanlanan her çalışma, mutlaka, aynı samimiyetin olumlu ve yansız irdeleyişiyle, kalıcı ve yapıcı bir anlam, bir değer kazanacaktır. Böyle bir çözümlemenin katkısı ( içeriğindeki olumluluk ya da olumsuzluk ifadesiyle birlikte ) kişiye ve edebî olguyadır mutlaka. Bu bağlamda, sizlerin derinlik dolu değerli yorum ve çözümlemelerinizin şahsımdaki anlamı da büyük ve derindir, teşekkürler...

    Eleştiri bunun için vardır, bunun için gereklidir ve bunun için zaruridir! Yeter ki dayanaklarımız sağlıklı bir yapıya, ele alınabilir bir temele dayandırılsın!

    Ne mutlu bana ki, eleştirilmeye lâyık, naçizane bir eser ortaya koyabilmişim! Eleştirinin nevi ister olumlu ister olumsuz olsun; kayda değer bir şeyin, dürüst ve açıkça ele alınışı, eleştirilmeye değer görülüşüdür as' lolan.

    Sizin de ifade ettiğiniz gibi Aruz, kendine has özel konumu nedeniyle kolay bir vezin değildir, ama zor da değildir! Bu iki köprü ucunda asıl olan, orta noktayı bulabilmek... Öyle ki; “ hem anlam hem kalıp hem de uyak ve diğer yazım kurallarının en az hata ile en çok doğruya yaklaştırılma çabası “ diyebiliriz, hedeflenen...

    Aruz' da kalıba uygunluk ile Türkçe yazım kurallarını harfiyen uygulama sorunu birlikte aşılmaya çalışılır. Bazen biri diğerini iter, bazı çeker. İşte bu noktada kalem, inceden inceye çizer bildiği bütün yol haritalarını, mümkün mertebe. Hece kısımlarındaki uyaklarda da keza... Her ne kadar kök kafiyeyi temel saysak da; bazen tam, bazen yarım, bazen sarmal vs. kafiye örgüleriyle, mısraları Aruz' dan ve kendi içindeki ahenkten koparmaksızın, anlam ve yapı bütünlüğü sağlanmaya çalışılır elden geldiğince. Bunu ne kadar, nasıl ve hangi ölçülerde başarıp başaramadığımızın ölçeği ise, siz değerli dostların derinlikli, çözümlemeli irdeleyişlerinde yatar.

    Bir kez daha teşekkürlerimle, saygı ve dostluk selâmlarımla...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Refika Doğan