Camilerin beyaz güvercini Şiiri - Hamdi ...

Hamdi Oruç
2077

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

Camilerin beyaz güvercini

O Allah dostu
Camilerin beyaz güvercini o...

O pınar oldu susuzluğuma
O güneş oldu karanlığıma...
O camilerin beyaz güvercini

Fiğanım gülü solan bülbüllerde bile yoktu
Hayatın karanlıklarını da tanıdım..

İstanbul’un aydınlığında geziyor gönlüm şimdi
İstanbul kelime kelime seni yazıyor
Ey camilerin beyaz güvercini
Gönül ustasıdır ellerinin ışığı
Gözlerinde yıldızları karanlığımın
Bahar getiren gölgene düşerim...

Yıllar yılı aranılan
Dua dua...gölge gölge...iz iz...
Gölgelerden başımı kaldıran güneş
Karanlıktan çıkaran ışıkların var...
Sözlerin susuzluğuma nehir
Köyümün derelerinde gözlerim...

Ey camilerin beyaz güvercini
Haya deryasısın
Kur’an nurunun pervanesisin.
Minareler kalem kalem ışık İstanbul’da
Susmuş yalanın karanlık dili...
Şimdi yıllar yılı koştuğum o ışıklar
O yıldızlar...
Sofrasında gönlümün...

Gönlümün mekkesinde
Karanlıklar devrildi peş peşe
İşte gönlümde sevgilerin paşası
Şimdi ışık ışık gökleri gönlümün
Mekkede yer çiçek çiçek okunur alnım
Gök yıldız yıldız okunur

Camilerin beyaz güvercini
Işık sözler akıtan sofrasına gönlümün
Hangi yol varır aşk şehrine
Yunusların mezarı aşk şehrinde
Ellerimde şimdi cömertliğin çiçekleri
Alnımda secde çiçekleri

Camilerin beyaz güvercini
Şu gönlüme güneşi getiren
Baharı yaşadı gönlüm
Gül sevgiyle gül oldu gönlüm...

Camilerin beyaz güvercinisin
Karanlığa savaşın ne güzel...
Barış güvercini yunus dilin...

Geldin çölleri aştı mecnunum…
Işık vurdu bahçemdeki bülbülün gözüne
Sabrın meyvelerini topladım şehrimden
Kendime ait bir sokağı yoktu şehrimin…
Gönlüm haritadaki bütün ülkelerden büyük
Bir mum yakılmadı yıllarca
Karanlıklar yumağı gönlüm yıllar yılı...

İşte mavi göklerde uçurtmalar gibiyim...
Köyümün çocukları neşelidir bahar günleri
Güneş benim gözlerimde doğdu ve çocukların
Güneşlere uyanmamıştım ben hiç
Aşk şehrine varmadım yanmadım ben…
Bin alevli bir sözle yakışın güzel
Gönlüme kelime kelime ışık ışık akışın güzel
Eczaneler hep uzaktı
Yüzümü güneşlere tutuşun güzel
Beyaz kelimeler öğrettin
Beyaz kelimeler gönlümün beyaz anahtarları
Gelişin baharlar gibi
Aşk şehrinin yağmurları da yağmamıştı gönlümün toprağına...
Kucağı gül dolu gelen gönül bahçıvanım…
Sonsuz yağsın yağmurlar
İstanbul’un nisan yağmurları gibi

Beklenen kim
Neden gelmedi diyordum…
Geldin
Sözlerinde uyandıran ateş
Gözlerinde sıcak denizler...
Baharı çağıran rüzğarlarlarla geldin …

Güneşsizdim yıllar yılı
Yıllar yılı gizli kalmış bir ülke...
Güneşlerle geldin ülkeme
Elin öpülür ayağına kapanılır ey güneşlerle gelen

Karanlık yıkıldı bende
Bahçıvan eller sabır meyveleri dikti bahçelerime
Sevgi çiçekleri ekti toprağıma
Mavi uçurtma olurum bulutsuz göklere her bahar...

Seni tanımazdan önce
Yıldızlar ışık vermezdi
Yoktu mavi denizler...

Gönlümü diriltmişti sözlerin
Gururdan,kibirden geçtim
Kuşlar,uçurtmalar uçmada göklerimde

Elin öpülür ayağına kapanılır
Ey güneşlerle gelen
Söyle adresini söyle adını duymadığım güneşlerin...
Gönül ustası senin eline
Deynek olsam gezdirsen beni
Bana en güzel rutbedir bu

Camilerin beyaz güvercini bakma ellerime
Ellerime aşılanmamış cömertlik
Ellerim sarmaşıklar gibi çiçek açıyor uzuyor maviliğe
Güller ektin bahçelerine gönlün
Ateşler ektin bahçelerine gönlün
Kışıma baharlar getirdin
Başlar bende ateşe susuzluk
Isıtan güneşlerle geldin

Gecenin karanlığı sökülürken
Aşkı hecelesin gönlüm
Çeşmelere koştur kirli ellerimi
Seccademin güneşleri nerde
Işıklar saçarken ay sözlerin...
Işıklarına ölünür senin

Yalnızlığa öfkem hiç bitmesin
Karanlığa kavgam hiçbitmesin...
Seccadem akıt nehirlerini ışığın
Seccademe boşalt denizlerini sevgi..
Toprağım hasret büyüt uçurtmalı göklere…
Gül bahçelerim nalan…
Gönüllerde en zalim eylül...

Ey güzel insan seni tanıdım
Karanlığım zalim geceler yaşatırken
Camilerden ay gibi doğdun
Nur kesilirdi camiler...

Elim yüzüm kirli varmıştım camilerin dizlerine
Karanlığa isyanım yıldız oldu gözlerinden aldım ışığı
Ben bahar rüzğarları estirdim gönlümün toprağında...
Ben arınmışım yüz sürerek güneşin ışıktan izlerine...

Geçtim yalanlardan
Şimdi atlarım ufuklara koşuyor
Ölüm bile tatlandı sofranda
Gönül ustasıdır ellerinin ışığı
Gözlerinde yıldızları karanlığımın
Bahar getirir sesin, gölgende diriliş...

İnandım sensin Hüda’nın üstümüze diktiği güneş
Asra tevazu güneşi
Asra aşk güneşi …
Gecenin karanlığı çökmeden üstümüze ışıklar saçtı ay sözlerin...

İnandım sendin camilerin beyaz güvercini
Sana soruldu ışığın adresi
Nurlu yiğit pınardın büyük susuzluğa
Güneşi getirdin diktin karanlıklara...

İnandım sendin güneşi Allah yolunun
Camilerin beyaz güvercini...
Mataralar dolu ümit
Ufukta güneş şimdi
Kırlarda sarı çiçekler şimdi
Gönlün çorak toprağında fidanlar büyüyor şimdi...
İşte aşk alev üflüyor
Zincirler eriyor
Nehir gibi pak hayat şimdi...

Asra aşk güneşi olan…
Mutlu uyu mezarında...

***
Hayatın çöllerini de tanıdım...

Her mecnun aşamaz çöllerini
Çöllerde yiten nehirler bilirim...

Acı Allah’ım
Çölde yiten nehirlere
Yıkılmış viran şehirlere
Sardı aklımı gül kokusu
Yıktı tek tek duvarlarını

Ağlatın günahlarım
Savrulsun hallaç pamuğu gibi göz yaşlarım...

***
Aşksızdım, azıksızdım... ölüydüm yıllar yılı.

Vurdu gözüme aşk güneşi
Gönlüm bir aşkın elif-ba’ sında şimdi
Medineyi heceler,Mekkeyi heceler...

***
Hayatın kışlarındaydım yıllar yılı
Eylüller de yaşadım...
Yanık olur çocukları köylerin

Bahara erdi gönlüm...
Geçti kış günleri

Gönlüm
Büyüttü ışığı
Yaktı ateşi...
Aşk meyvesi ömrüm...

Camilerin beyaz güvercini tek sensin

Mezarların serinliğindeyim
Atlarım koşulara hazır...
Beni her gün sıgaya çeksin ölüm...

Benim tek rüyam gül ölüm
Ay-yıldızlı bayraklara sarılı ölüm
Işıktan el bildim ölümü hep
Yeni çekilmiş resmimde bile gördüm ölümü ben
Tozlu bir yoldu ölüm
Ölüm görülsün her eşyada bana
Vaaz eden dildir ölüm
Beni her gün sıgaya çeksin ölüm...

Ölüm bu hayatın nesi...
Ölüm bana altın hazinesi
Ölüm üstümüze yağar nur gibi
Hayatın başlangıcında...

Ney inlesin ben inleyeyim
Hayat hasret sınavı...

Kandiller lambalar çağırıyor beni
Kur`an yıldızlı gök yüzü...rahlelerde
Aşkın elif-basını heceler rahleler
Nerede Menzil...

`Bana seni gerek seni demiş... `Yunus
Aşk güneşi gönlümün.

Seccadem bir leyla
Sıcak yataklardan geçtim...

Kandille yetinmiyor güneş diyor gönlüm...
İhlas bahrinde aşk semasında

Camilerin beyaz güvercini tek sensin
Yaratılanı sevmeli yaratandan ötürü...

Hey gönül çobanları
Yıldızları gibisiniz göklerin
Yerde yıldız yıldız...
Işık saçanlar gönüllere

Nerde yolu yaylanın
Aşk yaylaları nerede
Köyümün meralarında koyun kuzu
Nurlu yola kilitlenir gözleri gönlümün
Berrak derelerin sesi
Boşalırken kaval sesine

Dağlar ile taşlar ile çağrılsın mevla
Gök yüzü mavi tahta
Kuşlar harfler gibi
Ağaçlar yeşil mürekkep yerde...

Camilerin beyaz güvercini
Sevdam ayak altında...
Şikayetim bitmez benim

Duada yer-gök...
Yola koyulsam
Bir dünya var arınanlara gökleri yıldızlı...
Yer gök Kur`an çiçekleri

Tarihi okuyorum ben
Işık ışık zaman ve çağ
Güneşlere pervane güneşler
Komşudan,komşuya taşınan ışık sofraları…
Yahya efendinin mezarında okunuyor fatihalar...

Hidayet nasip oldu şükür
Derim kimi gün Fuzuli gibi:
Yoktur anın yanında bir kılca itibarım...

Ayrılık ateşiyle pişmiş Mevlana...
Bu yolun çileli yolcusuyum
Ney gibi inleyen...

Yaş kırk
Çiçek zamanı gönlümün
Maviliğe uzadı
Tutunup ışığın iplerine...
Sarmaşık çiçeğim
Hep bahçelerde

Kara bulutları vardı hayatımın...
Otuz yıl,otuzbeş yıl
Güneşi göstermeyen

Ey maviliğin yolcusu...
Ah mavi göklerde çiçek açma zamanın ne zaman…...

Camilerin beyaz güvercini
Damla suyun
Denize hasret var özünde...
Yaktıkça yaksın beni hasret

Gönlüm kutsi bir yolculuktadır hep
Elimden tutsun bir melek
Elimden tutsun bir melek

Yaksın toprağımı aşk
İsyan otları büyütmesin toprağım...
Bir karanlık ki toprağım
Arınmadı elli yılda
Yansın savrulsun toprağım

Yanmak istedi gönlüm başladı yolculuğu...
Annesiz bir çocuk
Nasıl ağlarsa öyle ağlar
Gel der İmdat der anne der..
Annesiz çocuk

Perdeler kalktıkça
Vardım secdeye
Dünya gurbet...
Gördükçe
Vardım secdeye
Gönlümde hasret ateşi
Yandıkça vardım secdeye...
Alnım bir at koşusu var ışığa
Yunus’un ilahileri çivili dilime

Camilerin beyaz güvercini
Can gönül ustası
Dedim gönlüme binlerce kez:
Yandıkça yan gönlüm
Çünkü bir gurbet burası...
Oyuncaklarını kır gönlüm
Gönlümde dağ sevgileri Yunusların Mevlanaların
Yandıkça yanacak gönlüm
Işığa yolcu olsam ömrümce

Binlerce ömür...
Perde perde yansa gönlüm
Secde secde alnım koşsa ışığa...

İmar et gönlümü
Gönül ustası
İncinme benden
Deli nefsimden
Ben de bizarım

İlmin yok kimselerde
Ahlakı güneş olan
Filleri gönlümde Ebrehe’nin
Tankları var nefsimin
Öğütleri kılıç olan
Sözleri kalkan olan
Zikri sevdirdin
Feyiz ırmağından içirdin…
Borcum büyük sana can gönül ustası

İsmail’in nurlu ayakları
Eşeleyince çölü
Zemzem fışkırmış ya…
Bereketli bakışların
Hep olsun asrın çöllerinde.

Benlik kalmadı bende
Yok olunur sende
Gönlüm ilim denizinde şimdi
Güller şimdi gönlümde....

Camilerin beyaz güvercini
Batmadı güneş
Girdim aşk hastanesine
Açtım yaramı

Ayrılıktan ağlar gözüm
Gam ateş içimde

Gönlüm bir sarmaşık
Çağrısına aşık güneşin
Çiçek çiçek gülücükleri var güneşe …

Hamdi Oruç
Kayıt Tarihi : 23.2.2006 19:24:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hamdi Oruç