Ben, kaderimi ayaklarımın altında taşıyan cambaz,
İp benim yolum, hayatım, kaçınılmaz kaderim.
Her adım bir seçim, her duraklama bir ölüm tehlikesi.
Aşağıdan haykırıyorlar: "Düş artık!" diye,
Bilmiyorlar ki düşüşüm, onların da sonu olacak.
Ben düşersem, yıkılacak bu karton evren.
Bir çocuk sesi yarıyor kalabalığın uğultusunu:
"Cambaza bak!" diyor masum bir heyecanla.
Ah çocuk, keşke herkes senin gözlerinle görebilseydi.
Yükseklerde yalnızım, sesim ulaşmıyor yere,
Ama ben duyuyorum, her fısıltıyı, her iç çekişi.
Kulaklarımda uğulduyor evrenin sessiz çığlığı.
İp keskin, ayaklarım kanıyor her adımda,
Acı veriyor evet, ama bu acıya razıyım.
Çünkü acı, var olduğumun tek kanıtı bu boşlukta.
Sıkı sıkıya sarılıyorum elimdeki çubuğa,
O benim inancım, umudum, son sığınağım.
Bıraksam düşeceğim, tutsam ilerleyemeyeceğim.
Ve tam ortadayken, en hassas dengede,
Bir gölge beliriyor aşağıda, elinde keskin bir bıçakla.
Kesmek istiyor ipi, yok etmek istiyor tüm emeklerimi.
Ama duraksayamam, geri dönemem, olduğum yerde kalamam.
Karşıya varmak zorundayım, başka seçenek yok.
Bu yolculuk benim kaderim, tamamlamak mecburiyetim.
Bıçak yaklaşıyor ipe, kalabalık nefesini tutuyor,
Ben ise hızlanıyorum, her adımım bir meydan okuma.
Düşünmeden, tereddüt etmeden, sadece ileri.
İp titriyor, sanki kopacak her an,
Ama ben dans ediyorum ölümün eşiğinde.
Bu tehlike, bu gerilim, işte yaşamın ta kendisi.
Sirk ışıkları gözümü alıyor, körleştiriyor beni,
Modern hayatın yanıltıcı parıltısı bu, biliyorum.
Karmaşık, kaotik, aldatıcı bir ışık cümbüşü.
Bu ışıklar altında, bu gürültüde, bu yalnızlıkta,
Dans ediyorum incecik bir çizgide.
Ne yere ait, ne göğe, iki alem arasında asılı.
Seyirciler ikiye bölünmüş: alkışlayanlar ve yuhalayalar.
Bense ikisine de sağırım artık, kendi ritmimi dinliyorum.
Ne övgüler sarhoş ediyor beni, ne yergiler üzüyor.
Düşmek mi? Ölüm olur bu yükseklikten, biliyorum.
Ama korkmuyorum artık, çünkü her an ölüyorum zaten.
Her adımda yeniden doğuyor, her duruşta yeniden ölüyorum.
İşte böyle, iki hiçlik arasında bir varoluş bu.
Ne geçmiş umurumda, ne gelecek.
Sadece şu an var, bu adım, bu denge, bu nefes.
Ve belki bir gün anlayacaksınız,
Hepiniz birer cambazsınız aslında.
Ama çoğunuz ipi göremeyecek kadar alçakta yürüyor.
Ben ki gökyüzünün labirentinde kaybolmuş bir gezgin,
Ne haritanız işe yarar beni bulmak için, ne de pusulanız.
Çünkü ben, sizin bilmediğiniz bir yöne doğru ilerliyorum.
İşte bu yüzden buradayım, sonsuzluğun tam ortasında,
Sizin için imkansız olanı yaparak, her gün, her an.
Ben, varoluşun ipinde sallanan cambaz, ölümsüzlüğün ta kendisiyim.
Kayıt Tarihi : 14.10.2024 20:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!