Cam kırığı sevdaları yaşadık biz,
Üç kuruşluk satılmış dostluğu da kimi zaman...
Kimi zaman, ağladığımızda yanaklarımızda yaş!
Fark edilmeden dostça, kurudu tuzlu iziyle...
Biz geceler boyu, hasreti özledik...
Belkide, Satılmış dostluğu da kimi zaman...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sevdalamızla yüzleşmek ne kadar güzel sevilerimiz ve sevdalarımız bize kalan camkırıklıkları olsada güzel başarılar dilerim
Yavuz BİNGÖL den 'ZAMANSIZ ŞEHİRE DÖNMEK' türküsü ile büyüdüm ben,ilk görev yerim MUŞ'ta,ilk ve son aşkımla yüzleşirken.
Zamanlı zamansız bir ağlattım kadeh kadeh içemeğim göyaşlarımca,gönül bağımı...Zaman zaman da beni ağlatan derdin en kahpesini ben vurdum tek kurşunla,şakağı kan kırmızı,tetikteki ellerimi en karasından soymadan,bulanarak ebrûliye....
Ezip geçmektense tüm vicdan azabına koymalara inat,bekleyendim,öylece/yarımca kalakalan!!!!!
Can kırıklarım bir değil bilmem kaç oldu sökülürken takvimimden,dünler birer birer.Ne uyku ne huzur,dinlediğim türküler dahi hüzzam kokarken,kokuttum içimi dışımı senle dedim ve yuyup yıkadım gayrısını.Her gün O'nun rüyasına yatıyorum,belki gelir de şenlenir karanlık yanım diye....Ama nerede?Neyseeeeeeeeeeeee:))
BİLİYORUM,DİLİYORUM Kİ SENSİZ RÜYALARIN GİRDABINDAN,BENİ SEN ÇIKARACAKSIN,BELKİ ÇOKKK UZAKLARDA BELKİ DE SOLUDUĞUM ŞEHİRDE:)))
Sevgili şairim,kurucum,emir telakki ettim işte,napimmmm,fırçanı bi daha yemiyimmmm,ben almiyimmmm,DOYURDUN YANİ:)))))
İnan senin şiirinle uzaktan yakından alakası yok,ben ç/almadım hiç bir düşünceni,kelimeni,senlik hiç bir şeyi yani:))))Bu dilimden dökülenler,işte Taaaaa o zamanlarımdan,99 dan kalma:))))Dediğin gibiymiş ama:)))
Bir süre sonra, yürüyemezsiniz....
Nasırda tutmaz bilin...
Sonra, bir bir toplarsınız kırılan cam kırıklarını..
Ve her bastığınız cam kırığında yüzleşirsiniz sevdanızla...
Hala tampon yetiştiremiyoz bu yaraya:))Bu yara beni halen neden götürmedi?:)))))
Sol yanıma zerkedilen,demeğe,duymağa ve yaşamağa doyamadığım İNANCIN zaferi bu olsa gerek:))UTKUM:YARINLARDA:))))
Nasılsa :
'Zaten bilirsiniz her sevda,
Cam kırıklarında yürümeye benzer... '
Öyle ise,canım sağolsun,akan her damla kanım feda olsun dermişimmmmmmmm:)))
Kansızlık etmiyorum inan,tebrik etcem şimdi....
Ediyorum:)))))
TEBRİKLERRRRRRRRRRR:()))))
Bakkkk,ettim bilem:)))))
Yüreğine sağlık canım kurucum,şairim,sen yeter ki iste'yenim:)))))
NOT:Ben de isterim,en kıskanç akrepinden:))))
hoş dizeler.düşündüren...yüreğinize sağlık...tebrikler...teşekkürler....
insanı içine çeken..düşündüren harika dizeler...yüreğinizi ve kaleminizi kutluyorum..saygılarımla.
melek ayaz
çok harikaydı....................
saygılar
türkü dolu bir şiir..tebrikler...
..........
Nasırda tutmaz bilin...
Sonra,
İnançlarınız yıkılır belki...
Belki inançlarınız birden depreşir sevdaya... Güzel dizelerdi..kutlarım şair..
Belki inançlarınız birden depreşir sevdaya...
Ve bir türkü söylersiniz Horasandan,
Bir türkü dillenir, Ağrı dağının eteklerinden...
Sonra, bir bir toplarsınız kırılan cam kırıklarını..
Ve her bastığınız cam kırığında yüzleşirsiniz sevdanızla...
Kutlarım Duran bey.
cok guzel olmus deniloebilecek tek sey tabrikler
Akıcı ve sevda adına güzel sözler....Kutlarım...atıl kesmen
Bu şiir ile ilgili 13 tane yorum bulunmakta