bu keskin uyanış canını yakar canım
eskici albümleri kurcalamaya gör
bileyli nefretleri kınından çekersin
maymununa kükrersin devirsiz bir teslimde
siperler küçük kalır sen büyüdükçe canım
akşamı batımınla ürkütmektesin
sana sonsuzluktan siyahı karalayacağım
bu kesif öyküde nesiller doğacaktır
yıldızlara inanma köhnedir ışıkları
gündüze saldıran gececi haşaratlardır
kanatlarını aklar kuş bilmezliğin
tökezledikçe kavimler göçer
aklımızdaki ufuk
insana varmak sevdasıdır
kumsallara toprak dökeceğim bu gece
avucumda dağlar mı eksilir
ardı sıra kır çiçekleri
sabaha dek dirilmek yok
elbet mevsim
elbet kış
bahar da gelir
yağmurlar yine çöker yalnızlığın omzuna
buharlı şehrin garında bir tren olur
yollara düşer kimse binmeden
henüz erken kavuşmaya
hasretinde tohum beklet
sabret aydınlanışın harmanına kadar
naralardan bile çıt çıkmaz o an
duy ki kırılmak notasındadır
talancı ses
aşkı kırlaşan nefes
çapulcu ömürlerin
aklını başından alır
sabaha yaklaşmak vaktidir ey can
paslı saatler vuruyor kendini
asırların tozunu tüketmişiz
yarınlara taze bir zil çalıyor
kulak çınlaması değil bu tını
aksatılmış zamanlarda değişmek nidasıdır...
Kayıt Tarihi : 17.8.2012 19:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Melis Özge Akyol](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/08/17/calar-saat-16.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!