Çal Kemancı Bu Gece İstanbul Hasret Kokuyor

Murat Nail Güney
679

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Çal Kemancı Bu Gece İstanbul Hasret Kokuyor

Bu gün biraz geç uyandım hayata
Tıpkı sahte sevgilere uyanışım gibi,
Ansızın girmiştin zavallı gönlüme
Baharımı buz kestirdin tıpkı kışım gibi.
Kızamıyorum sana, kendime bütün hıncım
Sayende tüm sevgilere kalmadı inancım,
Kalmadı içimdeki güzel duygulardan eser
Boş ve be adamım, aldırma, boş ver…

Kime kalıyor ki yalan dünyanın saltanatı,
Kim götürüyor ahrete bindiği atı
Kim gençliğini yaşıyor sonsuza dek baki,
Ve kimin güneşi son defa batmıyor,
Kaç vefasız bir arada bir huzur ediyor
Bak şimdi şarkıları dinle ne diyor,
Ardından kapanmadan o en sessiz kapı
Yıkılmasın gönlündeki en kutsal yapı,
Nokta koymadım hayata, virgülleri bıraktım
Ben ruhumu içimdeki volkanda yaktım,
Yaktım zamanın bütün izlerini bir-bir
Yaktıkça gönlümü ihanet denilen zehir,
Silmediklerimi bile bir çırpıda sildim gönül,
Zaten bağımda ne bülbül kaldı ne gül…

En içli türküleri bile küs ettim dilime,
Ben bitmeden veda ettim hayat denen filime,
Islak kirpiklerimde birkaç damla yağmur izi,
Solduranlar utansın yeşerttiğim her filizi.
Ey deli gönül amansız çırpınışların boşa,
Can dayanır mı sanırsın bu bitmeyen yokuşa?
Hep inişleri umup çıkmadık mı pek çoğunu
Sevgi diye feda etmedim mi varımı yoğumu?
Korkularım bile rüyalarıma küs olduysa hele,
Bırak dokunma aksın her şey boz bulanık sele,
Titrek dudaklarımda umut sözleri kayıp,
Şimdi mahşeri düşlerim gözlerimi kapayıp…

Çal kemancı bu gece İstanbul hasret kokuyor,
Hasret mektuplarımı şimdi baykuşlar okuyor.
Çığlıklarım öylesi tiz ve öylesi sessiz
Bir benim kahpe dünyada, bir ben kimsesiz.
Kimselere açmadığım yaralarım öyle derin,
Kiminde kaderin izi, kiminde katil gözlerin
Sevdalarım damla-damla ter gibi alnımda
Bırakıp gitmiştin beni en sevdalı anımda.
Yolculuk uzun şimdi, yollar kıvrılıp uzanır
Yüzümdeki tebessümü herkes mutluluk sanır,
Oysa sitemidir ömrümün vefasız zamanlara
Şimdi veda zamanıdır gönlüm bu en son bahara.
Kaç vurgun yedim bilsen sevgi dostluk adına
Son kurşunu saklıyorum sıkmak için alnıma,
Düşmeden dalımdan son yaprağım da yere,
Derin bir nefes almak için çıktım bu sehere.
Aşk ateş olup dökülmüşse çaresiz sulara
Hangi yürek dayanır bu amansız Nar’a?
Hangi şafağın kızılı yansıyan yüzümde böyle,
Hangi buruk bestemin notasısın sen, söyle?
Haydi, son bir şarkı daha, son bir kadeh gece,
Duruversin yorgun kalbim, huzurla öylece.
Son bir damla yaş yanağımdan avucuma aksın,
Anladım;
Sen bir damla yaş kadar bile olamayacaksın...

Murat Nail Güney İstanbul
23.12.2013 02.13

Murat Nail Güney
Kayıt Tarihi : 23.12.2013 02:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Murat Nail Güney