ÇAKIR
“Naber Çakır, nasılsın” dedi biri babama
Bir babama baktım, bir de adama
Selamlaştılar karşılıklı, tokalaştılar,
Hatta bilmediğim kelimelerle şakalaştılar…
O günlerde 9-10 yaşlarındayım
Yani hayatın en başlarındayım
Salı günleri Aydında büyük pazar kurulurdu
Köyde yetişen ürünler kentlilere sunulurdu.
Babam pazara mesaiden önce giderdi
Çünkü iklim yazdı, sıcak erkenden çökerdi
Sabırsızca beklerdim gelsin diye salı
Börek yerdik bir amcadan, mavi arabalı
Tel tel dökülürdü, ince yaparlardı yufkayı
Biraz yağlıydı, dökerdi üstüne şekerli pudrayı
Belki soğanı çok, ama kıyması azdı
Ancak çok lezzetliydi, alırdı her hafta, beni kırmazdı.
Yedik böreği yürüdük pazara babamla.
Sordum “Ne konuştunuz baba o amcamla”
O amca arkadaşımdı dedi okulda
Yıllarca oturduk yanyana aynı sırada,
O bir üst sınıfa geçerek okula devam etti
Ben sınıfta kaldım, öğrenim hayatım bitti.
Biraz hüzün var gibi geldi gözlerinde bana
Belli ki üzülmüştü o yıllar gelince aklına.
Babamın gözleri çok güzeldi, masmaviydi,
Sanki derin bir okyanusun mavi rengiydi
Sordum; “neden Çakır diyorlar baba sana”
O da döndü cevap verdi, anlattı bana.
Arkadaşlar gözlerimden dolayı çakır derlerdi
İyi de topçuydum, o yüzden de severlerdi
Babama o amca neden Çakır dedi öğrenmiştim
Sevdim lakabını, iyiymiş, ben de beğenmiştim.
Yan gözle yüzüne baktım çakır gözleri nemliydi.
Belli ki arkadaşlarınca sevilmesi onun için önemliydi.
Zaten hiç kötülük yoktu babamın özünde Hatıralar birden canlandı sanırım gözünde.
Akşamüstü mesai bitince, 51 oynardı Gar
lokalinde
Bazen de görürdüm bir takım 52 elinde
Bilirdim oyun saatlerini, geçerdim oradan
Nasiplenirdim 1 liralık demir paralardan.
Aradan yıllar geçti biz büyüdük, anam hasta oldu.
Film için sıra aldı, hastaneden hastaneye koştu
Doktoru, ilacı derken babam kendini yordu
Anam toparlandı ama hastalık bu kez onu vurdu
Bir gün işteyim telefonum ısrarla çaldı
“Dedem düşmüş” diye büyük oğlan aradı
Kafam allak bullak oldu, eve koştum telaşla,
Kapıda bir doktor bekliyordu, ambulansla
Üçer beşer çıktım merdivenleri geldim kapıya
Yatıyordu koca Çakır koridorda boylu boyuna
Hemen aldık sedyeye, götürdük hastaneye.
İki saat uğraştı doktorlar getirmek için geriye.
Doktor arkadaşımdı, odadan çıktı yanıma geldi
Babamın yüzüğünü ve saatini bana verdi
O saatle yüzüğün anlamı çok ama çok ağırdı
Belli ki Çakır babam yolun en sonuna vardı
Eğrisi, büğrüsü yoktu, gerçekten adamdı
Dürüsttü, düzenliydi, her faturası dosyalıydı
Devlette çok uzun yıllar alın teriyle çalışmıştı
Emekli olunca yeri kolay doldurulamamıştı
Ah be babam ah…
Olmadı be Çakırım bir türlü dönemedin geri
Ne çabuk sevdin, benimsedin gittiğin yeri
Huzur mu battı sana şu uyduruk dünyada
Zamansız kaybolup, bıraktın hepimizi darda…
Bu dünya sahte, her şey hep yalan, dolan
Dar mı geldi burası da çekip gittin Çakır İlhan
Rahmetle….
Kayıt Tarihi : 4.12.2024 17:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rahmetli babam için yazdığım bir şiirdi.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!