Çakıl Taşlarına Değen Sabah Sisi

Yıldızlardı altıma serdiğin
Yaşamakla doldurmuşken kendimi
kendimle kalamazdım
Aynada süretim sana düş olsun diye baktım
Bıkkınlık şehrinin soylulaştırmaya hazır semtleri gözlerin
Üzgünse bile kara
Vahşi bedel için ayaklanmaya hazırken gözlerin.
Ben acılar kuşanarak katıldım onlara
Hazır asker, yedek mermisiyle ve şarkılar eşliğinde.

Nasılda kanıyordum aşka
düşlerimde çiçekler açarken,
Kanıma karışmış çakıl taşlarına değdi nefesin.
Unutulmuş çocuklar için kaç kez uyandırılmış uykunun dokunuşunda
Sabah sisi serperken sesin
Kuş uykusunun heyecanı tenimdeydi.

Aklansın diye seninle hayat, kendim için bu şiirler
Zeytinlikte kendini ararken adaklık tanrı
Kurban edilirken ortalıkta ruj tadında kanlı
Ay tozu serpilirken pencereye
İçimdeki devle savaş çoktan bitmiş.

Yağmur kokusundayken gece
Sana varmayan yollarda
Zaten ölü bir adamın tarifinden yapılma her şey.
Aminler tuvalet sofra adabı, hatta nakit para.
Hava bile kahramanlar tarafından solunuyorken
Gözlerimde uyudun
Güvercinler susmuştu.

Ey kara gözlü benli dilber,

Cinayet müzesi kokusunda kirli insan sesini çoğalttın
Heyhat dağda seslenecek ses yok.
Gecede ay ışığının azabını görmekten korkuyorum
Gece gölgesinde cinayetlerim bir bir aydınlanırken
Buz gibi yasak havada kefenim artık gizemini saklayamaz.

Sen dert etme içimdeki narı, dudaklarındaki şarabı
Nasılsa üstümde beyaz bir gömleğim yok.
Şehrin zafer takları ayaklarının altında.
Kara ellerin gölgesindeyken bozkırın gülleri,