aslında bir karanlık kadar siyah değildi...
ki gözleri;
rüzgarda uçuşan bir karahindiba kadar bağımsız,
o kadar özgür ve bir o kadar masumdu…
aslında hayat zordu.
yaşamak,
direnmek,
ve mücadele etmek zordu…
kolay olansa…
gözlerine bakınca dünyayı bir çocuğun alaycı bakışlarından görmekti…
kendini bir daha kimsenin gidemeyeceği yerlerde hayal etmek,
ya da önünde bulduğu çamurlu suya ayaklarını sokmak kadar kolaydı hayat…
ki sana bakınca…
yetişkinlikten çocukluğuna göç ediyordu insan…
hem biliyor musun sana bakınca ben,
hanımeller bisküvilerini anımsarım üzeri camla örtülü kutularda,
ve abimin bana anlattığı eski filmleri anımsarım ninni niyetine…
sen kimsenin dokunamadığı kadar saklı,
hiç kimsenin hayal edemeyeceği kadar uzak,
sabahları gözlerimi açtığımda karşıma ilk çıkan aydınlık kadar yakınsın…
ne gariptir ki sen benim ömrümde bir daha yaşayamayacağım aşklara teğet geçiyorsun…
ve ben bunun için hiç bir şey yapamıyorum…
sen gidince de güzel,
olmadığında da anlamlı,
sevmediğinde de güzeldin…
satırlar dolusu yazabilirdim sana seni,
tüm cümleleri aciz bırakabilirdim anlamları karşısında aslında...
aslında tek söylemek istediğim;
hiçbir şair gözlerine on santimden bakmamalı…
ve bakmamalı ki,
aşık olamamalı insanlar senin bir tek tebessümüne…
Kayıt Tarihi : 22.7.2015 22:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
21.07.2015 Saat 23.15
TÜM YORUMLAR (1)