Diyarbakır'da doğdu, İlk öğrenimini aynı şehirde yaptı. Orta öğrenimi için İstanbul'a gönderilerek, Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne yazıldı. Burada dört yıl okuduktan sonra Galatasaray Lisesi'ne geçti. Mülkiye Mektebi'ne girdi. Buradaki öğrenimini tamamlamadan Paris'e gitti.
İkinci Dünya Savaşı'nın çıkması üzerine yurda döndü. Anadolu Ajansı ve Çalışma Bakanlığı'nda çevirmen olarak çalıştı. 1954'te ağır bir hastalığa yakalandı. Türkiye'de tedavisi sonuç vermeyince Viyana'ya götürüldü. 13 Ekim 1956'da orada bir hastanede öldü. Ankara ...
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Anne sana kim dedi yavrunu doğurmayı?
Sanki karnında fazla yaramazlık mı ettim?
Senden istemiyordum ne tacı ne sarayı
Karnında yaşıyordum kafiydi saadetim.
Bir kere doğurdunsa sonra niçin büyüttün?
Kapımı çalıp durma ölüm,
Açmam;
Ben ölecek adam değilim.
Alıştım bir kere gökyüzüne;
Bunca yıllık yoldaşımdır bulutlar.
Neden öyle sessiz duruyorsun öyle?
Şarkın mı tükendi, dersin, biten günle,
Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber?
Çığlıklar, içinde can verdiği bu an,
N'olur, gözlerine geceler dolmadan,
Yorgunsun,uzaklardan gelmişsin;
Yitirmişsin neyin varsa birer birer.
Bir sağlık,bir sevinç,bir umut...
Onlar da neredeyse gitti gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Nerde ne zaman bu hava çalınsa
Hoş geldi geçmişteki güzel günler
Nereye gidersen git günlük tasa
Bırak biraz da şad olsun gönüller
Beşiktaş'ta gün görmüş bir bahçede
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
Cahit amca 46 yaşında ölmüş 36 değil Elif abla :)
..necip fazıl ölümü nasıl ölesiye arzuluyorsa, cahit sıtkı da aynı biçimde korkar ondan....ama artık benimkisi nasıl br celiskiyse bu iki şairi de beğeniyorum..
yaş otuzbeş yolun yarısı eder dediğn şiirin bana şiir okuma yarışmasında ödül getirdi ama sevgili şairim bilemedim 17 yaşında o şiiri yazmanın nedenini yolu yarılayalı hatta geçeli çok oldu şmidi nladım seni daha iyi ne doğru söylemişsin.''delikanlılık yaşımızdaki.....yalvarmak yakarmak nafile bugün...