Gecenin sessizliği çöktü üzerime yine.
Bir yandan geçmişte bıraktığım geniş düzlükler,
Bir yandan gelecekte önümdeki dar patikalar.
Hepsi aklımda, düşünmekteyim.
Nerden geldiğim ve nereye gittiğimi bilmeden.
Çaresizce bekliyorum,
Ağlıyorum, sızlıyorum.
Gelmiyorsun anlamıyorum.
Razı olamıyorum,
Islanıyorum, ıslandıkça özlüyorum…
Güneş doğmuyor artık şehrime,
İnsanlar bir bir göç ediyor.
Fabrikalar, hastaneler, karakollar
Kimsenin umurunda değil.
Herkes canının peşinde.
Seçtiğin hayat mı bu? Yaşadığın!
Bu mu yaşamaktan anladığın.
Yaşamak değil bu uyguladığın.
Göz göre göre ateşlere attığın…
Yalnızlık nedir sen bilir misin?
Renklerin hayatını nasıl anlamsızlaştırdığını…
Eğlenceli gelen her şeyin sıkıcılığını,
İnsanların üstüne üstüne gelmesini.
Çok kalabalık bir ortamda,
Aslında ne kadar yalnız olduğunu
Şimdi Eskişehir ‘ deyim!
Gözlerim her yerde seni arıyor.
Senin kokun sinmiş şehre.
Kokluyorum,
Kokladıkça hasretim biraz daha diniyor.
Özlüyorum yeniden,
Çekip giderken hayatından,
Aynada kendime baktım.
Sessizce gitmeliydim gürültü yapmadan.
Son bir kez aynada gözlerine baktım!
Yüreğimde patlayan volkanları,
Bir dur diyecek yok mu?
Bu düzene, bu gidişata…
Yok olan hayallere…
Hep böyle mi olmalı bu dünya?
Düzeltecek kimse yok mu?
Gözlerini ilk gördüğümde tutuldum sana
Bir anda düşüncelerim oluverdin
Her anında içtim seni kana kana
Hep baktım o gözlerine doya doya…
Geceler bir zindan gibi geçmekte,
Gündüzler ise geceden farksız.
Ruhum toprak altında,
Bedenim ise hala yaşamakta.
Karanlık, derin bir karanlık,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!