Dert ile tasayı başından atıp,
Aşk-ı muhabbeti soranlar gelsin.
Dost bağında, dost’tan dostluğu tadıp,
Maddeyi manayı görenler gelsin.
Gönül bahçesinde açılan güle,
Bülbül nidasıyla ötüşen dile,
Gözünün yaşını döküp mendile,
Gururu, kibiri kıranlar gelsin.
Doğan güneş batar, vakti gelince,
Menzil uzaklaşır, geri kalınca,
Sorudan, cevaptan haber alınca,
Sonsuzluk sırrına, erenler gelsin.
Et ile kemikten yoğrulur hamur.
Kurulur tezgâhlar dokunur ömür.
Takdir-i ilahi böyledir emir.
Beklenen vuslata, erenler gelsin.
İhtiyar, genç demez gelir zamanı,
Kapı çalınınca yoktur amanı,
Emanetin geri alınan anı,
Tevhit’le ruhunu, verenler gelsin.
Dünya renk cümbüşü, derin dalana,
Nefsinin ipine bağlı olana,
İki taş bir tümsek ibret alana,
Ölmeden Kabir’e, girenler gelsin.
Kayıt Tarihi : 29.9.2010 12:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!