ELÂZIĞ’DA HAZAR COŞKUSU!
“Versin omuz omuza dağ yürüsün
Ersin muradına Türk, çağ yürüsün
Divan durdu binler yıl ses bayrağım
Yarsın sen, yar hilale bağ yürüsün
Bahara nişan düşen su yürüsün
Bitsin zeval vakti, kemal yürüsün
Bulut bulut ağlasın yıldırımlar
Turan menzilinde âlem yürüsün
Muhtaç olduğum kan, kudret yürüsün
Yakar Huda’dan ki, nusret yürüsün
Âmin der yürekler hep bir ağızdan
Zafer alaylı meydanlar yürüsün
Dilim Yunus, elim Sinan yürüsün
Fetihlerin ruhu iman yürüsün
Adil yüzlü, kerim sözlü bey hey!
Çağlara izin ver, ferman yürüsün!
İlki, 1992 tarihinde Fikret Memişoğlu anısına yapılan Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları her geçen yıl ‘ilklerine bir yenisini’ eklemiştir. 6–8 Kasım 2008 tarihinde 16.yapılan Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarında, tarihinde bir ilk olarak, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay katılmışlardır.
16. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarında, ‘Azerbaycan ve Edebiyatı’ ön plana çıkmıştır. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarının İsa Yusuf Alptekin, Mağcan Cumabay, Elmas Yıldırım Cengiz Aytmatov ve Bahtiyar Vahapzade anılarına yapılması ve Elâzığ da, bu isimlere şehirdeki bir parkın veya cadde/ veya sokağın isimlerinin verilmesi dikkatlere şayandır.
Elâzığ bugün günümüzde, Türk dünyasının Anadolu’da belki de en fazla sevilen ve sayılan bir şehri, ‘şiir başkenti’ olmuştur.
Mağcan Cumabay’la Kazakistan. Elmas Yıldırım ile Azerbaycan, Cengiz Aytmatov’la Kırgızistan ile çok yakın köprüler kurulmuştur. Bir şehrin başarabileceği, ‘zirve projeler’ bugün sahiplerini bekliyor. Her yıl gelen, ‘ilklere merhaba’ diyoruz. Merhaba sözlüğü şefkatin ana damarlarını besleyen akciğerlerdir.
Ve belki de en önemlisi, ‘ücretsiz uydu imkânının sağlanması’ Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarını bütün coğrafyaya taşıyacaktı!
*** *** ***
05–09 Kasım 2008 tarihleri Elâzığ’da, bahar mevsimini hatırlatan bir tatlı esinti vardı. Ne deriz, “bülbülün ömrü az, muhabbeti çok olur” Güzel günler, hayatınızın en fırtınalı günleridir.
Coğrafyanın, ‘manevi azık’ şehri, tadı damaklarda kalacak bir ev sahipliği yapıyor. Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının emektar ismi Şair ve yazar Ali Akbaş’la konuşuyoruz. Akbaş bizlere,“Bu şehir ne güzel şehir. Her gelişimizde yeni sürprizlerle karşılıyor bizi. Şimdi de “Misland” diye Şato gibi bir külliye ile karşılaştık. Öyle sanıyorum ki, Hacı Bayram Veli’nin “Bugün ben bir şara vardım/ Ol şarı yapılır gördüm/ Döndüm ben dahi yapıldım/ Taş ü toprak arasında” kıtası sanki bura için söylenmiş. Dirliğin birlikten doğduğunu gördük. Çalışkan bir Vali ve Belediye Başkanı halkla el ele verince ne güzelliklerin doğduğunu gördük. Üniversitenin, fildişi kulesine çekilmeyip her kültür hareketinde halka ışık tuttuğunu gördük”
6 Kasım 2008 tarihine geldiğimizde, gönül tellerini titreten tarihi buluşma Elâzığ Akgün Oteli Salonu’nda gerçekleşiyordu. Elâzığ Valisi Muammer Muşmal ve eşleri misafirlerle birebir ilgileniyorlardı. Vali Muammer Muşmal, misafirleri ‘resmikabul’ toplantısında yaptığı konuşmalarında, Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tataristan, Gümülcine, Kosova, Kerkük olmak üzere Türk dünyasından gelen şair, yazar ve edebiyatçılara 'hoş geldiniz' diyorlardı. Muşmal sözlerine, 'Sanıyorum bundan sonra Elazığ, şiirin başkenti olarak tanınacak. Bundan sonraki 17'nci, 20'nci, 50'nci, 100'üncü, inşallah dünya döndükçe Elazığ'da, bu şiir şöleni yapılacak. Elazığ, tüm Türk dünyasının kalbinin attığı bir merkez olarak bilinecek.'güzel temennileriyle tarihi kucaklaşmayı alkışlıyorlardı.
Kerküklü şair, Şemsettin Küzeci’yi dinliyorum; “5–9 Kasım tarihleri arasında 16. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, şiirin Başkenti Elâzığ’da düzenlenmesi Türk Birliği’nin kurulması yolunda atılan önemli adımlarından biridir. Bu organizasyonu yapanlar, adlarını altın harflerle tarihe yazmışlardır. Elâzığ’ın tanıtımı ve Türk dünyasının kucaklaşmasını gerçekleştiren bu toy adeta bir duygu seli gibi akıp geçiyor. Kerkük’ten katılarak, Elâzığ’ı Kerkük gibi sevdim ve sevmeye devam edeceğim.”
Bizlerde hayranlık uyandıran, ‘yahşi sözleri ’ bir iltifattır elbet! İltifat ise marifete tabidir. Evet, İlk günün programında ‘Elazığ Gezisi’ yapılıyor. Elâzığ, coğrafyanın ‘tarihi ve turizm zenginliği potansiyel olarak en yüksek olan’ bir il görüntüsü imajını gezenlerde uyandırıyordu! .. Tarihi Harput, Elâzığ Keban Baraj Gölü ile Türk’ü, Türk mühendisliğinin en büyük eserlerine taşınma fırsatını veriyordu.
16. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarında, Azerbaycan’ın ‘Mugan Üçlüsü’ takdirleri üzerlerine çekecekti’ ‘Mugam’ Coğrafya’nın kan damarı gibidir. Sekine İsmayilova ile birlikte Oktay Şerinov ve Ramin Garayev bizlere Bahtiyar Vahapzade’nin Mugam’larından örnekler sundular.
“Daş üreklerde yanıp, daşları sındırdı Mugam
Halka düşman olanı Hakk’a tapındırdı Mugam
Ne güman eylemisen, ondaki tılsımları sen
'Kürü ahıyla qurutdu', 'Salı yandırdı' Mugam.
Azerbaycan’ın tiyatro sanatçılarından Azad Şükürov bizlere Bahtiyar Vahapzade’nin eserlerini yorumladılar. Bahtiyar Muallim ile birlikte, ‘huzur deryasında’ dolanmaya başladık! Azerbaycan’ın bağımsızlığı yolunda kendisini ülkesi için feda eden bir kaleme elbette ki vefa gösterilecekti! Vahapzade, yaşadığı şehir Bakû’de bir ‘sevgi’ abidesidir.
Uluslar arası Hazar Şiir akşamlarının ikinci günü tamamen ‘sohbet toplantılarına’ ayrılmıştı. Elâzığ’dan, Türkiye’den ve Türkiye dışından gelen 70’in üzerinde; şair, yazar, edip, mütefekkir, ‘bal yapan arılar misali kovanlarından uçacaklardı’ Gönül çiçekleri üzerinde pervane olup uçacaklardı. Elâzığ’daki okullarda ve özellikle de ilk defa bu yıl Elâzığ’ın bütün İlçelerinde Hazar’ın ılık dalgalarına kendisini veren bir sohbet iklimi efsunkâr bir havayı soluklandıracaktı!
Ölümünün 50. yılında Yahya Kemal Beyatlı, Yahya Akengin tarafından Kaya Kara Fen Lisesinde anlatılacaktı ‘Kıbrıs’ta Türk Kültürü’ ‘Azerbaycan’da Basın ve Sanat’ ‘ Türkçe Benim Ses Bayrağım, Fazıl Hüsnü Dağlarca’ ‘Dünü ve Bugünüyle Irak Türkmen Edebiyat’ “Bugünkü Kazakistan Şiiri” “Bugünkü Azerbaycan Şiiri” ve “21. yy; ’ın ilk çeyreğinde Türkiye ve Türk Dünyası” hakkında sohbet toplantıları yapıldı. Elâzığ Merkeze Bağlı bütün İlçelerde, ‘şiir sohbetleri’ gerçekleşti.
İkinci günün akşamı, “Sözün Bahtiyar Kervanı” isimli paneli Prof. Dr. Ramazan Korkmaz yönetiyorlardı. Yavuz Bülent Bakiler, Asif Rüstemli, Pervane Mehmetli, Servet Kabaklı öyle hatıralarla bizleri baş başa bıraktılar ki; ‘gam kervanının önünde’ elleri ve nerede ise sözleri bile kelepçeli bir milletin dramı tekrar yaşadık! “Şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir...' Azerbaycan’ın haykıran bir yüreği vardı; Bahtiyar Vahapzade! O yürekle bir daha bir araya gelmiş gibiydik.
Sohbetle birlikte, “Bahtiyar Vahapzade’nin Bestelenmiş Şiirleri” F.Ü. Öğretim Üyesi Güldeniz Ekmen Agiş tarafından seslendirilecekti!
VE TARİHİ YÜRÜYÜŞ!
Unutulmayacak hatıralar vardır. İçerisinde yaşadığımız şehri taçlandıran hatıralar. İşte o hatıraların en güzelini Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarında bir daha ‘şairlerin omuz omuza verdiği’ yürüyüşte yaşadık. 1992 tarihinden bugünlere kadar istisnasız bir büyük ‘edebi toy’ ve ‘edebi sofra’ olarak yapıla gelen Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarının 16.’sına Sayın Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ında katılmış olmalarıdır.
08 Kasım 2008 Günü Saat 12.00’de Elâzığ Eski Belediye Önünden Öğretmenevi’nin önüne doğru yapılan yürüyüş ne kadar manalı/ ne kadar anlamlıydı! Anadolu, Elâzığ’da bir efsaneyi yaşıyordu. Ne diyorduk şiirimizde;
“Versin omuz omuza dağ yürüsün
Ersin muradına Türk, çağ yürüsün
Divan durdu binler yıl ses bayrağım
Yarsın sen, yar hilale bağ yürüsün
Bahara nişan düşen su yürüsün
Bitsin zeval vakti, kemal yürüsün
Bulut bulut ağlasın yıldırımlar
Turan menzilinde âlem yürüsün
Muhtaç olduğum kan, kudret yürüsün
Yakar Huda’dan ki, nusret yürüsün
Âmin der yürekler hep bir ağızdan
Zafer alaylı meydanlar yürüsün
Dilim Yunus, elim Sinan yürüsün
Fetihlerin ruhu iman yürüsün
Adil yüzlü, kerim sözlü bey hey!
Çağlara yeniden, ferman yürüsün!
Öğretmenevi’nin önünde büyük bir zevkle, büyük bir huşu içerisinde açılışta şairlerimizi; Tarık Özcan’ı, Yahya Akengin’i, Çingiz Alioğlu’nu dinledik! Elâzığ’la bütünleşen gaye ve ufuk insanı Elâzığ Valisi Muammer Muşmal’ı, Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu’nu dinledik. Ve de, Bakû’de Elmas Yıldırım, Bişkek’te Cengiz Aytmatov’u anma programlarında birlikte olduğumuz Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı dinledik ve ruhen de ‘dinlendik’ diyebilirim!
BAHTİYAB VAHAPZADE CADDESİ!
“Dünen Rusça idi reklâm, ışıklar/ Bugün İngilizce dürtülür göze/ İtin de diliğne hörmetimiz var/ Ancak, Öz dilimiz yaramır biz”diyen edebiyat dünyamızın yiğit sesi Azeri şairimiz Bahtiyar Vahapzade’nin artık Elâzığ’da da ismini taşıyan bir caddesi vardı.
Elâzığ ismi ile Türk Dünyasını birleştiren isimler caddelerde, sokaklarda, parklarda yaşayacak. Akmola ismi, Elmas Yıldırım, Cengiz Aytmatov ve Bahtiyar Vahapzade isimleri Elâzığ insanının hafızasında ebediyen yaşayacak!
08 Kasım 2008 Akşamı F.Ü. Atatürk Kültür Merkezinde binin üzerinde sanat ve edebiyat dostunun katıldığı şiir akşamı ne kadar muhteşemdi, anlatmak imkânsız gibi! Ancak o anı yaşayanlar, o ruhani iklimle bütünleşenler için diyebilirim ki, Elâzığ tarihinin en nazende saatleriydi! 32 şairin katıldığı şiir akşamında, Türk Dünyasını birlikte solukladık. Ve hele, Esat Kabaklı’nın musikimiz için apayrı bir güzellikte soluklanma imkânı verdi.
Gümülcine’den şair ve yazar İbrahim Baltalı şöyle diyorlardı; “Yaklaşık 1800 km yol kat edip, ilk defa Anadolu coğrafyasının bu kadar derinliklerine indim. İlk başta tedirgindim. Ancak daha sonra buralarda köklerimin çok sağlam topraklarda ve güvenli yöneticiler elinde olduğunu görünce rahatladım. Bu sebepten dolayı kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum.”
Bu teşekkür tabiatıyla, Türk dünyasının dört bir yanından gelen şair, yazar ve ediplerimizin ortak hissiyatıydı. Bugünleri, Elâzığ’ın özellikle de tanıtımında çok önemli bir fırsatın değerlendirildiği müstesna günler olarak değerlendiriyorum. Emeği geçen herkese minnet duygularımı özelikle belirtmek isterim.
Kayıt Tarihi : 10.11.2008 18:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!