'Ayrılalım' dediğimde ne kadar kolay gelmişti oysa...
Güneşsiz günlerin,
24 saatlik gecelerin, beni beklediğini;
Nerden bilebilirdim ki?
Yorulmanın ne demek olduğunu ve
Bu zamana kadar hiç yorulmadığımı anladım, yokluğunda...
Gözünaydın!
Sonunda hayallerin de beni terketti ardından...
İçimde, sana kalan bir şey yok artık;
Senden kalan bir şey de...
Diyemiyorum!
Ama diyebilmeyi öyle çok isterdim ki...
Belki bu hikayenin de sonuna geldik.
En azından sonun başlangıcına...
Aslında bu sorularla kafa karıştırırken,
İçimdeki ses çoktan sonucun ne olduğunu söyler gibi:
Yine sonuncu olduğumu...
Düşünme hızım azalıyor.
Düşünme zamanım artıyor.
Düşünürken geçtiğim yollar sabit!
Vakit kaybısın artık!
Eskiden çok kısa zamanda,
Bilen demiş:
'Bocalıyorsun, vazgeç' diye...
Dinlenmeyip gelinen noktada ise,
Bilmeyene söylemiş:
'Sadece tabutumla girerim yerin dibine' diye...
Yokluk varsayımlardan ibarettir.
Kuralları bellidir, en başından...
Gerekenin olup olmamasıdır.
Ya vardır ya yoktur!
Varlık da daha çok var sanmaktır...
Gel-git aşkınla,
3 kişilik tek gidiş biletlerin vardı sadece;
Üçgen kalbinde!
İç acılarımın toplamı 180'ni geçmişti!
43 çarpı 182 bölü 2 kadar,
Her rakı-balık yapışımda, geliyorsun aklıma...
Aslında her sade rakı içişimde de geliyorsun:
Şunun yanında bir de balık olsa diyorum,
Balığı sevmeyişin geliyor aklıma,
Sen geliyorsun!
Çoklar bazen yetmez insana...
Çok sevmek mesela!
Zarar verir belki sevilene,
Eger ki içinde saygı yoksa!
Sen gökyüzünü,
Aydınlık bir şehre;
Karamsar bir düşünceyle bakmakla,
Kendini buna alıştırmakla,
Yanıbaşında olanı bile göremez olursun..
Karanlıktır çünkü!
Oysa o ordadır...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!