Kordonda...
Kaybolmalıyız binlerce yüzün arasında
Binlerce yüzün alımlı ve yalnız karamsarlığında
Bir mahkumun volta atışına benzemeli yürümemiz
Saatlerce hiç konuşmadan,
İşlemeli kaldırım taşlarına odaklanarak
Doğacaksın!
En temiz yanın olan gözyaşlarınla
Büyüyeceksin!
Bilmediğim bir çocuklukta
Karanlık...
Vardiyasız çalışan bir işçi gibi kızgın bu akşam
Ötüp duran penceremde burnundan soluyor.
Bir elinde sarı bir sokak lambası
Ötekinde de rüzgardan bağlaması
Çalıyor da çalıyor.
Hoşça kal boşluklarıyla ün yapmış dün'üm
Hatırlarsan yandıkça sönmeye yüz tutan bir sigarayla uğurlamak istemiştim seni sabaha
Kendi düşlerime düşmanmışım gibi inadına gitmedim senden
Gidemedim işte...
Sevgiliyle birlikte yavaş yavaş yitip giden "Belki"'lerime isyandı çünkü seni gökyüzünde bekleyişim
Elbet gelecekti bugünüm
Bu gece
Eski şiirlerde
Kıvrandıkça gıcırdayan
Uyutmayan
Ve rutübet kokulu
Tıkırında olmayan bir nesneyim.
Sesim alabildiğine monoton.
Zamanım öldüresiye akıcı.
Kemerim olabildiğine kirli.
Satılır dururum mağazalarda.
Hatta kuyumcularda bile...
Umutsuz şekilde bir kalemin başında
Çıldırasıya bekledim.
Öylesine bekledim ki mürekkep kağıdı kıskanır
Öylesine bekledim
Öylesine bekledim ki dostlar
Dağların sabrı taşar.
Beyaz bir sayfaya hasret bir sabahın başında
Sesine uyku kaçmış bir adam misali
Daha erken dedim kaleme.
Sivrilip diklendi ansızın.
Dedim yorgunum!
Boydan boya bir kafestir mutsuzluk
Ufak tozlu bir penceresi vardır
Ne kaçabilirsın eşiğinden
Ne de içine girebilirsin
Delirten de bir ezgisi vardır
Ne uyuyabilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!